Pek çok İnternet sitesinde yapılan "yılın en acayip şeyleri" oylamasında Semranım birinciliği kimselere kaptırmadan ilerliyor. Ardından Kurtlar Vadisi dizisinde Çakır karakterinin ölmesinden sonra yurdum insanının yaptıkları geliyor, hatırlarsınız insanlar Çakır için mevlitler okutup, helvalar döktürdüler, hatta gazetelere ilanlar verdiler.
Gerçekle kurguyu karıştırmak bu ülke insanlarının sıkça yaptığı hatalardan biri. Dizilerdeki karakterlerin özel hayatlarını kendi yatak odamız yerine koymak, reality showlardaki kadınlara ve adamlara evin küçük çocukları muamelesi yapmak bize has değil elbet, dünyanın başka yerlerinde de bunlar oluyor.
Ama sorun bizim bir dur noktamız olmaması.
En acayip Semranım
Herkes kendince listeler yaptı, ortaya çıkanlar da baştan ayağa popüler kültürle dolduğumuzu dosta düşmana kanıtladı. "Acayip" kelime anlamı olarak TDK sözlüğüne göre "Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, şaşılacak, şaşmaya değer, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı" demek. Yani sadece popüler kültürle ilgili değil aslında ama bizde hayat oldu bir popüler kültür, önüne geçmek ne mümkün!
Elbette yılın en acayipleri listesine girmesi normal Semranımın. Ama her şeyi inanılmaz bir hızla tükettiğimizi düşünürsek, çok da uzun sürecek gibi gelmiyor Semranım saltanatı.
Geçen seneleri hatırlatmak isterim sizlere, popüler kültür mantarlarımızı kelebek kadar kısa ömürleriyle ekranlarda gördük, adlarını ve hatta ailelerini ezberledik ama sonra bum! Bir daha ne gören oldu onları ne de duyan...
Sorarım Bayhan daha bu alemlere ayak basalı bir yıl olmadan nerelere kayboldu? Herkesi ekrana "kilitleyen" Firdevs ve Abidin nerede peki?
Önce moda acayiplikler
Memlekette yılın acayip şeyleri diye adlandırılanlardan bir demet sunmak isterim modaya uyup, sonra da kendi acayiplerimi sıralayacağım elbette.
Demetin papatya bölümünde Semranım'dan kaçırıldıktan sonra mankenlik teklifleri alan Zeynep adlı genç kadına kadar geniş bir skalada kadınlar var.
İbrahim Tatlıses'in "kötülük yapabilecek bir adam olduğunu" birlikteliklerinin dördüncü yılında (şükür mü demeli?) ancak anlayan Asena, canlı yayında "valla kız bişi olmuyo, bak ben yaptırıyorum" nidalarıyla botoks koltuğuna oturan Seda Sayan, "kırcan mı belimi" diye şarkı yapıp bir de bundan para kazanmayı başararak (bkz: sütaş reklamları) hepimizi hayretlere gark eden Ayşe Hatun Önal, neredeyse hamile kalma anını bile ayrıntılarıyla yazma raddesine gelen ve insanların kafasında "sırf yazacak konu bulmak için hamile kalmadıysa namerdim" düşünceleri oluşturan Ayşe Arman, her daim ve her şartta gündemdeki kadın Hülya Avşar da farklı kategorilerden listeye girenler arasında.
Güldünya'nın gülüşsüz dünyası
Benim listemde de elbette bu isimler var ama naçizane bence yılın en acayip şeyi Güldünya Tören'in öldürülmesi...
Ne ilk ne de son "töre/namus" cinayeti, daha doğrusu kadın katliydi ama devletin insanına verdiği değerin en net örneğiydi. . Bitlis'ten İstanbul'a kadar takip edildi kardeşleri tarafından, "törenin emrettiğini" uygulamak 17 yaşındaki kardeşi F. Tören'e düştü.
Yol ortasında yağdırdı kurşunları ama ölmedi Güldünya. Dayandı, direndi, hastanedeydi. Bakırköy Devlet Hastanesi'nde, adli bir vakadan gelmişti hastaneye, başında bir polis olmalıydı ama olmadı.
Güldünya Tören 28 Şubat 2004'te hastanedeki odasına giren biri ya da birileri tarafından beynine sıkılan iki kurşunla ağır yaralandı, beyin ölümü gerçekleşti ama vücudu direnmeye devam etti, sonuçta fişi çekildi.
Devlet, adını taşıyan hastanesine silahlı ellerini sallaya sallaya bir takım adamların girip, bir kadını öldürmesini engellemedi, engelleyemedi.
Güldünya ne dünyayı gördü ne de gülebildiğini, öldü... O öldüğü sıralarda biz yine televizyonlarda birilerini evlendirmeye çalışıyorduk, meşguldük yani...
Erkek "acayip(lik)ler"
Acayip şeyler listesi uzun malum, erkekler tarafında da fena acayipler yok aslında. Demetin diken tarafı da iyi yani. Kurtlar Vadisindeki Çakır durumu elbette akıllara zarar.
Tan Sağtürk'ün "baletler arasında da eşcinseller var, tıpkı futbolcularda olduğu gibi" lafının üzerine mahalle arasında plastik topla futbol oynamış herkesin de dahil olduğu "biz şöyle böyle değiliz" tartışmalarının çıkması, bu yetmezmiş gibi Beşiktaşlı futbolcu Emre Aşık'ın Fenerbahçeli Marcio Nobre'yi kalçalarından kontrol etmesi, İbrahim Tatlıses'in Asena'yı protesto etmek için ağzına bant yapıştırarak, kağıtlara yazı yazmak suretiyle yaptığı basın toplantısı, Tamer Karadağlı'nın bir otel odasında Rus seks işçileriyle beraber olurken şantaj için görüntülerin kaydedilmesi, Karadağlı'nın sanki mevzuda hiç payı yokmuş gibi "ben adaletle işbirliği yaptım" demesi, Uzan familyasının çiftlik evlerindeki ultra lüks klozet için "idrar tahlili" yapıyor iddialarının çıkması (oysa tuvaletin taharet bölümü biraz fazla marifetli sadece), eş durumundan bir dönemin "first lady"si Özer Çiller'in aslında alternatif tıbbın önde gelen isimlerinden olduğunu bir gazetenin televizyon reklamlarından öğrenmemiz listenin erkek tarafı...
Baba-oğul Bush'lar
Benim erkekler listemin başında ise iki baba oğul var.
İlk baba oğulum George Bush ve George W. Bush ve dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri ve Amerikalılar, Irak ve Iraklılar.
2004'ün en çok izlenen filmlerinden biriydi Michael Moore'un Fahrenheit 9/11'i. Amerikalılar da izlediler, ortalık birbirine girdi, dünyanın ve Amerika'nın her yerinde insanlar Amerikan halkına Bush'un ne menem bir şey olduğunu anlatmaya çalıştılar.
Ama ne filmler ne de aile öyküleri sandık başına giden Amerikalıları Bush'u seçmemeye ikna edemedi. Dört yıl daha Başkan Bush ve hayatını "petrol şirketlerinin hisselerini" takip ederek geçiren Baba Bush ve adı petrol tankerlerine verilen Dışişlerinin yeni patronu Condoleezza Rice yılın en acayip şeylerinden elbette.
Rice'in erkeklerin listesinde olması bir hatadan değil, kendisinin Michael Jackson vari bir şekilde erkekleşmeye çalışmasından...
Baba-oğul Kaymazlar
Ahmet Kaymaz tam da iki satır yukarıdaki Amerikan başkanı ve şürekasının neden olduğu savaşın mekanından, Irak'tan petrol alarak ailesine bakmaya çalışan 31 yaşında, gencecik bir Kızıltepeli adam.
Irak'a doğru yeni bir sefere hazırlanırken, tankerini temizlerken ya da ne yapıyorsa onu yaparken, üstelik 12 yaşındaki oğlu da yanındayken "dur ihtarına uymadığı" gerekçesiyle kurşuna dizildi.
Uğur'un kısmetine 13 kurşun düştü... Yaygın medya başlarda yer vermedi Kızıltepe'de olanlara, olay kayıtlara "çatışmada iki terörist ele geçirildi" diye geçti. Ne zaman ki, Sabah gazetesinden Umur Talu işin üzerine gitmeye başladı, egemen yaygın medya da "haber"i gördü.
İddia 12 yaşındaki Uğur'un üç kilo 600 gram ağırlığındaki, 87 santimlik bir silahla sekiz el ateş ettiği yönündeydi, yerseniz...
Soruşturma sürüyor, şimdilerde ailenin PKK milisi olduğu iddiaları var. Savcılık makamı iddiayı kanıtlarsa Uğur Kaymaz'ın annesi, Ahmet Kaymaz'ın eşi Makbule Kaymaz örgüt üyeliğinden, oğlunu ve eşini öldürenlerden daha fazla ceza alacak.
Nice acayipliklere diyemeyeceğim; sadece mutlu yıllar, merhaba 2005! (ÇM/BA)