Türkiye kamuoyu, geçmişi 20 yıla dayanan suikastlarle kaybettiği aydın ve gazetecileri için artık adaletin yerine getirilmesini tartışıyor. Güneydoğu'da görev yapan onlarca gazeteci, 1992 yılında ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu'nun ortadan kaldırıldığı 1993 yılında infaz edildiler.
Mumcu için açılan "Umut Davası" süreci yakın zamanda açılan ikinci bir iddianameyle sürerken Diyarbakır, Batman ve çevresinde öldürülen Kürt medyası temsilcilerinin çoğu için adalet arayışı soruşturmanın ötesine bile gidemedi.
Mumcu dosyası ile diğer faili meçhul cinayet dosyalarını birleştiren ortak özellikse, cinayet emrini verenlerin ortaya çıkarılmaması, cinayete karışanların ellerini kollarını sallayarak yaşayabilmeleri.
90'lı yıllarda aralarında Hafız Akdemir'in de bulunduğu bazı gazetecileri öldürmekle suçlanan Hizbullah Örgütü'nde yaşanan son tahliyeler konuşulurken aydın cinayetleri ve bu gazetecilerle ilgili savcılıkların harekete geçmedikleri veya etkili soruşturma yürütemedikleri biliniyor.
"Bombayı yerleştiren dahi yakalanmadı"
Son olarak Mumcu Ailesi, 18 yıllık yargı sürecinde etkili soruşturma yapılmadığı ve cinayetin arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmadığını gerekçesiyle yargıçlar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Güldal, Özgür ve Özge Mumcu adına avukat Halil Sevinç'in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunda "Yakın geçmişte yaşadığımız 'zaman aşımı' olayının tekrar yaşanmaması için yürütülen soruşturmada ve yurt dışında bulundukları gerekçesiyle yargı karşısına bir türlü çıkarılamayan kişilere ilişkin yürütülen idari işlemlerde işi sürüncemede bırakan tüm sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını istiyoruz" denildi.
Dilekçede, "Umut Davası"nda bazı kişilerin cezalandırıldığı ancak olayın ardındaki gerçek faillerin, azmettiricilerin bulunup yargı önüne çıkarılmadığı ve araca koyduğu iddia edilen Oğuz Demir'in dahi yakalanıp yargı önüne çıkarılmaması eleştirildi.
Ayrıca şikayetin, "suçun asli failleri ve azmettiricileri hakkında yürütülen soruşturma ve kavuşturmada ihmali görülen yetkililer hakkında cezalandırılmaları" için yapıldığı belirtildi.
Ağar Emniyet müdürü, Demiral DGM başsavcısıydı
Mumcu öldürüldüğünde Süleyman Demirel Başbakan, Doğan Güreş Genelkurmay Başkanı, İsmet Sezgin İçişleri Bakanı, Erdoğan Şahinoğlu MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Ankara Valisi, Nusret Demiral Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısıydı. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Güldal Mumcu'nun soruşturmanın karşılaştığı "duvarları" yıkılmasıyla ilgili talebine "Çekemem, mümkün değil" demişti.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin listesine göre, 1992-93 yıllarında öldürülen gazetecilerin kimlikleri, çalıştıkları yayın kuruluşu, hedef alındıkları yer ve tarihlerine ilişkin liste şöyle:
Mehmet Sait Erten (Azadi gazetesi), Diyarbakır, 1992)
Halit Güngen (2000'e Doğru dergisi, Diyarbakır 18 Şubat 1992)
Cengiz Altun (Yeni Ülke gazetesi, Batman, 25 Şubat 1992)
İzzet Kezer (Sabah gazetesi, Cizre, 23 Mart 1992)
Bülent Ülkü (Körfeze Bakış gazetesi, Bursa, 1 Nisan 1992)
Mecit Akgün (Yeni Ülke gazetesi, Nusaybin, 2 Haziran 1992)
Hafız Akdemir (Özgür Gündem, Diyarbakır, 8 Haziran 1992)
Çetin Ababay (Özgür Halk dergisi, Batman, 29 Temmuz 1992)
Yahya Orhan (Özgür Gündem gazetesi, Ceylanpınar, 9 Ağustos 1992)
Hüseyin Deniz (Özgür Gündem gazetesi, Ceylanpınar, 9 Ağustos 1992)
Musa Anter (Özgür Gündem gazetesi, Diyarbakır, 20 Eylül 1992)
Yaşar Aktay (serbest gazeteci, Hani, 9 Kasım 1992)
Hatip Kapçak (serbest gazeteci, Mazıdağı, 18 Kasım 1992)
Namık Tarancı (Gerçek gazetesi, Diyarbakır, 20 Kasım 1992)
Uğur Mumcu (Cumhuriyet gazetesi, Ankara, 24 Ocak 1993)
Kemal Kılıç (Yeni Ülke gazetesi, Şanlıurfa, 18 şubat 1993)
Mehmet İhsan Karakuş (Silvan, 13 Mart 1993)
Ercan Gürel (HHA, 20 Mayıs 1993)
İhsan Uygur (Sabah gazetesi, İstanbul, 6 Temmuz 1993)
Rıza Güneşer (Halkın Gücü gazetesi, 14 Temmuz 1993)
Ferhat Tepe (Özgür Gündem gazetesi, Bitlis, 28 Temmuz 1993)
Muzaffer Akkuş (Milliyet gazetesi, 20 Eylül 1993) (EÖ)