113 kadın ve LGBTİ örgütü bir araya gelerek “Barıştan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Kadın ve LGBTİ örgütlerinin ortak barış deklarasyonu, bugün İstanbul'da Taksim Hill Otel’de kamuoyuyla paylaşıldı. Ankara, Muğla ve Bursa'da da eşzamanlı toplantılar düzenlendi.
KA.DER Başkanı Gönül Karahanoğlu, Eşitlik İçin İzleme Kurulu’ndan Gökçeçiçek Ayata, Türk Tabipler Birliği Kadın Komisyonu’ndan Prof. Dr. Şahika Yüksel, Barış İçin Kadın Girişimi’nden Prof. Dr. Nükhet Sirman, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan avukat Çiğdem Hacısoftaoğlu, Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği’nden Zelal Ayman, Kadınlara Hukuki Destek Merkezi’nden Çiğdem Aydın ve İstanbul Feminist Kolektif’ten Filiz Karakuş toplantıda söz alarak kadınların barış talebini dile getirdi.
1 Eylül Barış Günü'nde beyaz giyinen kadınlar, üzerinde Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Rumca ve Arapça "barış" yazan mor kurdelalar dağıttı.
Toplantıda, savaşın kalıcı etkileri, toplumsal travmaları ve kadına yönelik şiddeti nasıl arttırdığı vurgulanırken, kadın bir gerillanın çıplak bedeninin sergilenmesi ve iki ayrı tecavüz davasından yargılanan ve Türkiye’nin AİHM’den ceza almasına neden olan Musa Çitil’in Diyarbakır’a komutan olarak atanmasının bu savaşın nasıl sürdürüleceğinin göstergesi olduğu ifade edildi.
“Biz seçimimizi savaştan yana yapmadık”
Hacısoftaoğlu’nun okuduğu 113 örgütün ortak deklarasyonunda şu ifadelere yer verildi:
“Biz bu ülkenin kadınları, barış istiyoruz. Savaşın, çatışmanın kıyıcılığını daha kaç kuşak yaşayacak? Telafisi olmayan bunca acıyla ne yapacağız? “Seçime beş kala iktidarın ‘dondurduğunu’ ilan etmesiyle çözüm süreci ortadan kalktı. Savaş dili eskisinden de beter biçimde geri döndü. Kanı yerde kalmayacak dedikleriniz, bizim çocuklarımız. Feda edebileceğinizi söyledikleriniz, bizim çocuklarımız, bizim yakınlarımız. Öldürdükleriniz, bizim çocuklarımız. “Nasıl bir Meclis, nasıl bir ülke istediğimizi oylarımızla anlattık. İrademiz hiçe sayıldı. Bombalamalar, yangınlar, misillemeler sardı etrafımızı. Bir ayda onlarca insanımız öldü. Onların yasını tutmak yerine yeni kayıpların korkusunu duyurdunuz. Biz seçimimizi savaştan yana yapmadık. Yürürlükteki antidemokratik hukuka bile uymayan bir olağanüstü hal rejimine oy vermedik. Ne bombalara, ne misillemelere ne infazlara ne de sabotajlara ihtiyacımız var. “Biz kadınlar, bir savaş ve çatışma ortamını kabul etmeyeceğimizi buradan ilan ediyoruz. Silahlı, silahsız tüm taraflara 'artık bir durun' diyoruz. Haklı haksız tartışmasını bir kenara bırakarak, 'o başladı, bu başladı' demeden DURUN! Öldürmeye değil, yaşatmaya çalışın! Biz kadınlar ölümün değil, yaşamın tarafındayız. Silahları susturun! Diyalog ve müzakereler başlasın! Demokratik çözüm yolları hayata geçirilsin! Ki barışa dair umudumuz, beklentimiz hayat bulabilsin. Barış için gerçek adımlar atılsın ki bu ülkenin çocuklarının bir geleceği olabilsin. “Biz kadınlar barıştan asla vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir savaş çığırtkanlığına, kışkırtıcılığına prim vermeyeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki ayrımcılığın ortadan kalkması, adaletin tesis edilebilmesi hepimiz için eşit ve özgür bir yaşam, ancak barış ortamında mümkündür. Biz, yok sayılmanın, yok edilmenin anlamını hayatlarımızdan, verdiğimiz mücadeleden iyi biliriz. Barış için ısrar edeceğiz.” |
“Kabul etmiyoruz”
Deklarasyonun okunmasının ardından, kadın örgütlerinden temsilciler söz aldı.
Gönül Karahanoğlu: Hangi ideolojiden olursa olsun, biz tüm kadın örgütleri buradayız ve akan kanın durmasını istiyoruz. 7 Haziran’da ortaya konan milli iradenin hiçe sayılarak ülkenin çatışma ortamına sürüklenmesini kabul etmiyoruz. Herkesin önce silahları bırakmasını ve sorunların diyalogla çözülmesini talep ediyoruz.
Şahika Yüksel: Savaşla barış, kapıyı açıp kapamak gibi biten bir şey değil. Barış sağlandıktan sonra savaşın toplumsal etkileri uzun süre devam eder. Savaş, gelecekte toplumsal uyumu bozucu, toplumsal travmaları kışkırtıcı bir süreç yaratır. TTB’deki arkadaşlarımız önümüzdeki haftasonu Diyarbakır’a giderek olay yerlerini ziyaret edecekler ve değerlendirmelerini paylaşacaklar.
Zelal Ayman: Savaşın ataerkil şiddeti arttırdığını hep söyledik. Şiddet ne kadar artarsa kadınlara yönelik şiddet de o kadar keskinleşip artıyor. En son kadın bir gerillanın bedeninin çıplak bir şekilde sergilenmesi bunu gösterdi. 2013’te bir müzakere sürecine girdik ve çatışmasızlık dönemi yaşandı. Bunun Türk ve Kürt halkları için ne kadar önemli bir rahatlama yarattığını gördük. Ama şu anda süreç sekteye uğradı ve biz kadın örgütleri olarak, çatışmasızlık sürecinin yeniden başlamasının dışında bir çözüm olmadığını düşünüyoruz.
Çiğdem Aydın: Çoğunluğu erkek politikacıların bizi getirdiği bu savaş ortamı sadece kan dökmek, ölüm değil, aynı zamanda insanların psikolojisini işyerinde, günlük yaşamda her açıdan gerginleştiren bir durum. Toplumsal olarak hastalanıyoruz. Savaşın bitmesini ve müzakereye oturulmasını, silahların ortadan kalkmasını istiyoruz. Buradan gidilebilecek bir yer, bir çıkış yok.
Filiz Karakuş: Öncelikle diyalog başlamasını ve masada çözümü istiyoruz. Bu savaş kadın üzerindeki baskıyı arttırdığı gibi, kadın bedeni de yağmalanarak sürdürülüyor. Biliyoruz ki Diyarbakır’a komutan olan Musa Çitil, 90’larda iki tecavüz davası nedeniyle yargılanmış, Türkiye bu nedenle AİHM’den ceza almıştı. İktidar, bu davranışlarla savaşın nasıl süreceğini gösteriyor. Çözüm, kalabalıklaşmak ve barışın sesini her kesimden yükseltmekle mümkün. (ÇT)
İmzacılar: Adalar Vakfı Kadın Çalışma Grubu, Adalet Eşitlik ve Özgürlük İçin Kadın Grubu, Adana Kadın Da(ya)nışma ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM), Adıyaman Kadın Yaşam Dernegi/ AKAYDER, Ankara Feminist Kolektif, Antakya Yeşilpınar Kadınları Yardımlaşma Dayanışma Derneği, Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği, Ataşehir Kent Konseyi Kadın Meclisi, Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Koordinasyonu (AKL TK), Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi, Bağımsız Kadın Derneği (Mersin), Barış için Kadın Akademisyenler, Barış İçin Kadın Girişimi, Batman Selis Kadın Danışmanlık Merkezi, Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD), Çukurova Kent Konseyi Kadın Meclisi, Didim Kibele Kadın Derneği, DİSK/Genel-iş İstanbul Kadın Komisyonu, Engelli Kadın Derneği (ENG-KAD), Erktolia, Erzincan Katre Kadın Oluşumu, Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Çalışma Grubu, Ev Hanımları Dayanışma ve Kalkındırma Derneği/ EVKAD, Femin & Art Uluslararası Kadın Sanatçılar Derneği Genel Merkez ve Şubeleri, Filmmor, Gündem Çocuk Derneği Kadın Grubu, Günebakan Kadın Derneği, Hevi Lgbti Derneği, İHD İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu, İHD Kadın Sekreterliği, İstanbul Feminist Kolektif, İstanbul Lgbti Dayanışma Derneği, İzmir Amargi, İzmir Çiğli Kadın Emeğini Değerlendirme Dayanışma ve Kültür Evi Derneği (ÇEKEV), İzmir Kadın Dayanışma Derneği, KA.DER Ankara, KA.DER İzmir, Kadıköy Kent Konseyi Kadın Meclisi, Kadın Çalışmaları Derneği, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadın Eğitim ve İstihdam Derneği (KEİD), Kadın Emeği Kolektifi, Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) Platformu, Kadın Girişimciler Derneği (Kagider), Kadın Yazarlar Derneği, Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği, Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi, Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), KAMER Vakfı Diyarbakır Merkez, Kaos GL, Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği, Karya Kadın Derneği, Kayseri Kadın Dayanışma Derneği, KESK Kadın Meclisi, Kırmızı Biber Derneği, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, Lambdaistanbul Lgbti Dayanışma Derneği, Mavigöl Kadın Derneği, Menteşe Kent Konseyi Kadın Meclisi, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Muğla Kadın Dayanışma Grubu, Muş Kadın Çatısı, Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi, Petrol-İş Kadın Dergisi, Sosyalist Feminist Kolektif, SPoD Lgbti, TMMOB İstanbul İKK Kadın Komisyonu, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) Kadın Komisyonu, Türk Kadınlar Birliği, Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik Kadın Sağlığı Kolu, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, Van Kadın Derneği/ VAKAD, Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi (Yaka Koop), Yaşamevi Kadın Kooperatifi. |