sağlık için medya medya için sağlık

Sağlıkta Dönüşüm Program’ının başaramadıklarını görmek, anlamak ve göstermek gerekir.

Sağlık Hakkı Forumu’nda sonuç, sorunların çokluğu ve gidişin iyi olmadığı yolundaydı. Sağlık alanında hizmeti üretenler, hizmetten yararlananlar oradaydı. Ama planlayanlar, düzenleyenler, aslında sorumlu olanlar değildi. Çünkü orada dile getirilen gerçeklerle yüzleşemeyeceklerini biliyorlardı.

Anne ve babaların "çığlık" halini alan uyarı ve talepleri acilen yerine getirilmeli! "Doğuda-Batıda nerede olursa olsun tüm ülkedeki çocukların bizim olduğu bilinciyle davranmamız gerekiyor."

30. yıl buluşmamızı İÜ Merkez Binası'nda yapmaya karar verdik. Yıllar önce 16 Mart 1978'de "gecelediğimiz" mekanda, 22 Mayıs 2010'da bu kez "başka bir tarih"i yaşayacağız.

Tabip Odası seçimleri yalnız hekimlik ve sağlık ortamı açısından değil, ülkenin demokrasisi ve geleceği açısından da çeşitli işlevleri olabilecek bir toplumsal, sosyal olgudur.

Asistan Hekimler Bildirgesi: "Uzmanlık eğitimi, merkezi olarak standardize edilmelidir." Özlük hakları kısıtlıdır; çalışma koşulları özellikle süreleri itibariyle çok zordur. Yerleri yurtları belirsiz, yemeyen, içmeyen, uyumayan, sadece çalışan "köle"lerdir. Dahası "köprüden geçtikleri" bu dönem içinde herkese "dayı" demek, kendi görevleri dışındaki işleri de yapmak zorundadırlar.

Beşinci kez düzenlenen Dr. Füsun Sayek Eğitim Hastaneleri Kurultayı'nda yüzden fazla hekim sorunlarını ve taleplerini konuştu. Ortaya çıkan iki sonuç bildirgesi Türkiye'deki sağlık sistemine dair kapsamlı bir bakış sunuyor.

Bir anne, bir çocuk, bir kadın, bir insan dilini bilen ve anlayan bir sağlıkçı ya da hekim olmadığı için sağlık hizmeti almayı geciktiriyor ve bundan kaynaklanan geri dönüşümü olmayan olumsuzluk ve mağduriyetlerle karşılaşıyorsa, duracak, düşünecek, bekleyecek zamanımız yok demektir

Sağlık örgütleri Kamu Hastane Birlikleri Yasası'nın halkın sağlığını doğrudan olumsuz etkileyeceğini ileri sürerek tüm topluma "olağanüstü hal" çağrısında bulundu.

Günümüzde geçerli olan "hak temelli yaklaşım" sağlıklılığı hedefler. Burada yönetmelikte öncelendiği gibi "soyun" değil "üremenin sağlıklılığı" hedeflenmelidir.

Haberci ‘gerçek’ ve ‘istatistik’ arasındaki farkı bilmeli ve doğru bildirmeli. Haber bu şekilde sunulunca, söz konusu sorundaki "insan unsuru", "iş yeri sahibi ve yönetiminin", ayrıca da düzenleme ve denetimle görevli "otoritenin sorumluluğu" ortaya çıkmıyor.

Medya bu sorunları göstermeli, bu talepleri hem duyurmalı, hem de bunları yerine getirmeyenlere hesap sormalı. Toplumun ve hepimizin "sağlık hakkı" için... 14 Mart kutlu olsun...