Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Güney Tuna'yı Avcılar parkında ve Ambarlı'da meydanda döven altı polisin işkence suçlamasıyla yargılanmasını kabul etti.
Tuna'nın avukatı Efkan Bolaç'ın bianet'e verdiği bilgiye göre, savcı, bu polislerden ikisini, Samet Durmaz ve Muhammet Bağcı'yı gözaltı işlemlerini yapmayarak Tuna'yı bıraktıkları, dolayısıyla işkenceyi gizledikleri için ayrıca "görevi kötüye kullanmak"la da suçluyor.
Savcı, hayati tehlike doğurduğu için polislere yarı oranında artırılmış ceza istiyor; bu polislerin 4,5-18 yıl arası hapis cezası istemiyle yargılanması anlamına geliyor.
Savcı, Tuna'yla ilgili işkenceyi görmezden gelen Avcılar Devlet Hastanesi'ndeki doktor Ergin Ertan'ı da "sahte evrak düzenlemek"le suçluyor.
İddianameyi önceki gün (4 Aralık) kabul eden mahkeme, ilk duruşma tarihini henüz belirlemiş değil.
Tuna'nın ve arkadaşlarının anlatımlarına göre, polisler 3 Ekim'de Avcılar'da parkta oturan Tuna'yı parkta, sokakta, polis aracında ve polis merkezinde dövdü.
Bolaç: Polisler hemen açığa alınmalı
Bolaç, polislerin işkence yaptığının, Ambarlı meydanındaki MOBESE kameralarının kaydettiği görüntülerde sabit olduğunu, İstanbul Valiliği'nden ve Emniyet Müdürlüğü'nden altı polisi derhal açığa almasını beklediklerini söyledi.
Mersin'de, geçen hafta, karakoldaki kamera görüntülerinde iki kişiye işkence yaptığı görüntülenen polislerden ikisi açığa alınmıştı.
Resmi mekan dışı işkenceye dava
Bolaç, bu davanın, polislerin yetkilerini artıran 2007'deki yasa (PVSK) değişikliğinden beri, resmi gözaltı merkezleri dışındaki polis şiddetine işkence suçlamasıyla açılmış ilk dava olduğunu, bu nedenle ayrı bir önem taşıdığını da vurguladı.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) yasa değişikliğinin yapıldığı Haziran 2007'yle Haziran 2009 arasını kapsayan raporunda, kayda geçirebildiği 416 işkence vakasının 168'inin resmi mekan dışında, sokakta gerçekleştiğini saptamıştı.
İşkencenin tanımı açık
Türkiye'nin de onayladığı Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Sözleşmesi'nin tanımına göre, işkencenin nerede gerçekleştiği, psikolojik mi, fiziksel mi olduğu, mağdura verdiği zararın boyutu işkencenin saptanmasında önemli değil. Tanım şöyle:
"İşkence, bir kimseye karşı, kendisinden itiraf almak veya üçüncü kişi hakkında bilgi edinmek, kendisinin veya üçüncü kişinin yaptığı veya yaptığından kuşkulanılan bir eylem nedeniyle cezalandırmak veya kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla veya ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya resmi sıfatla hareket eden bir başka kişi tarafından veya bu görevlinin veya kişinin teşviki veya rızası veya muvafakatiyle işlenen ve işlendiği kimseye fiziksel veya ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren herhangi bir edimdir." (TK)