"Çok hayalim vardı. Hayat bana sürekli hayallerimi ertelemem gerektiğini hatırlattı. İnsanların, özellikle kadınların yaşadığı o güzel şeyleri benim asla yaşayamayacağımı düşündüm. Çünkü önümde büyük bir mücadele vardı. Ama başardım. Davayı kazandım. Üniversiteden mezun oldum. Hatta bir üniversite daha okumak istiyorum..."
Karşımda, 14 yaşındayken iş insanı Serhat Serbes'in sistematik olarak istismar ettiği Şeyda D. var. Şimdilerde 20'lerin sonunda genç bir kadın. Mücadelesini, kararlılığını anlatıyor. Bir de sorusu var: "Suç Makinesi"ne dönüşmeden bu insanı kim durduracak?
Şeyda'nın mücadelesi iki yönlüydü hep: Bir yandan hukuki olarak adalet arıyordu, diğer yandan ise bu erkek ek olarak çevresi onu ve ailesini tehdit ediyordu.
İlk olarak şunu belirtmeliyim ki, Şeyda D. hukuki mücadelesini alnının akıyla kazandı. Serhat Serbes'in cezasını yani 13 yıllık hapis cezasını Yargıtay onadı.
Ancak, bu karara rağmen Serbes henüz tutuklanmadı. Yani cezası kesinleşmiş bir cinsel istismar faili halen serbest bir şekilde hayatına devam ediyor.
Serbes'in nerede olduğu ya da neden hala tutuklanmadığına dair bir bilgi yok. Bir iddiaya göre, çok güçlü bir aileden geldiği için polis ve bürokratlarla yakın ilişkileri var. Bu ilişkiler sayesinde tutuklanmaktan kaçındığı düşünülüyor.
Bu durum sadece Şeyda D.’nin değil, başka birçok insanın güvenliğini de tehlikeye atıyor.
Dava sürecine gelecek olursam…
Dava 2009 yılında, Şeyda D.’yi Serhat Serbes'in istismar etmesi sonucunda Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 2010 yılında hazırladığı rapor, Şeyda’nın ruh sağlığının bozulduğunu tespit etti. Suçun işlendiği tarihte 15 yaşından küçük olduğuna dair belgeler de mahkemeye sunuldu.
Mart 2016’da Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Serbes'e iki suçtan toplam 13 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Ancak bu karar, “Yargıtay tarafından onanıp kesinleşene kadar sanık tutuklanmayacak” denildi.
Şimdi asıl sorun geliyor. Sonunda Yargıtay kararı onadı fakat halen tutuklama kararı uygulanmadı. En azından Şeyda'nın avukatına gelen bilgi bu yönde.
Dava boyunca Serbes ve çevresi, Şeyda’nın ona kumpas kurduğu iddialarıyla onu karalamaya, özel hayatını didikleyerek küçük düşürmeye çalıştı. Ancak Şeyda’nın kararlı duruşu karşısında bu çabalar sonuçsuz kaldı. Serhat Serves., o dönem küçük bir kız çocuğu olarak gördüğü Şeyda’nın adalet mücadelesine yenildi.
Serhat Serbes'in tutuklanmamasına Şeyda D. ve İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı avukatı Eren Keskin tepki gösteriyor.
Eren Keskin, ayrıca Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 200 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
Keskin, davada müvekkilinin yaşadığı derin travmalara dikkat çekti ve bu süreçte Serbes'in siyasi ve ekonomik gücünü kullanarak müvekkili üzerinde baskı kurduğunu belirtti.
Keskin, dava sürecini şöyle özetliyor:
“Dava süreci uzun sürdü. İlk dava 2011’de açıldı, karar ise 2016’da çıktı. Yargıtay’a taşınan dava yıllarca devam etti ve ancak geçen yıl kesinleşti. Şeyda’nın ruh sağlığının bozulduğunu kanıtlayan iki ayrı rapor mahkemeye sunuldu. Bu süre zarfında Serbes'in rahat tavırları, sosyal medyada aktif bir şekilde görünmesi, onu halen tehdit etmeye devam eden çevresi Şeyda’nın mücadelesini daha da zorlaştırdı.”
"Adalete hep güvendim"
Şeyda, yaşadığı zorlukları anlatırken, uzun yıllardır verdiği bu mücadele sürecinde birçok kez pes etmeyi düşündüğünü, ancak hep ayağa kalkmayı başardığını söylüyor. Üniversiteyi bitirdiğini, yabancı dil öğrendiğini ve hem zihinsel hem de duygusal olarak kendisini iyileştirmeye çalıştığını belirtiyor:
"Başından beri bir çocukluğumun, hayatımın geri gelmeyeceğini biliyordum. Bu yüzden adalete güvenerek davayı sonuna kadar götürdüm. Sonunda kazandım ama hâlâ geçmeyen yaralarım var. Onları iyileştirmek için zamana ihtiyacım var. Ancak artık çocuk değilim ve kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum.”
"Cezasını çeksin"
Şeyda, aynı durumda olan kadınlara ve çocuklara da asla vazgeçmemeleri gerektiğini, tehditler alsalar bile adalete güvenmeleri gerektiğini söylüyor. Sonuç olarak, tek isteğinin Serhat Sesbes’in hak ettiği cezayı çekmesi olduğunu ifade ediyor:
"Adalete güvendim ve sonunda kazandım. Şimdi önüme bakıyorum ama hala kapanmayan yaralarım var. Onları iyileştirmek için zamana ihtiyacım var. Ancak artık çocuk değilim ve kendi ayaklarım üzerinde durmayı başardım.”
Özgür bir hafta olsun, şiddetsiz...
(EMK)