*Fotoğraf:AA
Etik ilkelerden sorumlu yargı; yankı odaları yaratamaz.
104 emekli amiral, Montrö Anlaşması ve bir Tuğamiral’in bir tarikat evinde sarık ve cüppe ile fotoğraflarının ortaya çıkması üzerine kamuoyuna 4 Nisan 2021’de bir açıklama yaptı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Türk Ceza Kanunu'nun 316. maddesinde yer alan "Devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma" suçundan soruşturma başlattı. 10 amiral sabaha karşı gözaltına alındı, dört amiral de ifade vermek için emniyet müdürlüklerine davet edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Buna ifade özgürlüğü diyemeyiz.” dedi “demokrasiye saldırı” olarak değerlendirdi. İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, AKP Genel Başkanvekili ve birçok Hükümet yetkilisi tepki gösterdi. TBMM Başkanı "darbe çağrışımlı" olarak tanımladı. Yürütme ve Yasama organı soruşturma başlar başlamaz ve/ya hükümet yanlısı tepkilerden dolayı ceza soruşturması başlatıldı.
Hemen yüksek dereceli yargı organları Yargıtay ve Danıştay görüş açıkladı
Yargıtay Başkanlığı 05.04.2021’de resmî web sitesinde resmi basın açıklaması yaptı.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olup bütün erkler yetki ve güçlerini Anayasa ve yasalardan almaktadır.
Demokratik hukuk düzeninin korunması, yargı kurumlarının en temel görevidir. Anayasal ve yasal bir yetkiye dayanmayan ve milletin iradesini hedef alan hiçbir güç ve oluşum kabul edilemez.
Geçmişte yaşanılanlar göstermiştir ki; darbe, muhtıra ve vesayet hevesi olanlar, milletimizin engin feraseti ve eşsiz kahramanlığı ile bertaraf edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliğine, anayasal ve demokratik düzen ile bireysel hak ve özgürlüklere yönelik her türlü müdahaleye karşı; yargı yetkisini Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız şekilde kullanan yargı kurumları, yasalar çerçevesinde gereğini takdir ve ifa edecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”[i]
Danıştay Başkanlığı 5 Nisan 2021 tarihli “Basın Duyurusu” ile düşüncelerini açıkladı: “Anayasamızda ve kanunlarımızda Devlet organları ile bunların görev ve yetkilerinin neler olduğu gösterilmiştir. Egemenlik kayıtsız ve şartsız Millete ait olup, Türk Milleti bu egemenliğini yetkili organları eliyle kullanır. Hukuk ve demokrasiye aykırı girişimleri çağrıştıran ifade ve üslup ile, Devlet organlarının egemenlik yetkisine müdahale edilmesi, demokrasiye ve hukuk devletine zarar vermektedir.
Yakın geçmişte hukuka ve demokrasiye darbe vurmak isteyenler, bugün yargı mercileri önünde hukuka uygun şekilde yargılanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal kurum ve değerlerine, temel hak ve özgürlüklere yönelik bu tür girişimlere karşı, yargı kurumları hukukun üstünlüğünün ve demokratik değerlerin korunması yönünde üzerine düşeni, yargı yetkisini kullandığı Millet adına yasalara uygun olarak yerine getirmeye devam edecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”[ii]
Yargıtay ve Danıştay’ın başlatılan bir soruşturma nedeniyle görüş açıklaması etik ilkelere uygun mudur? Değildir, peki nedir?
Yargıtay etik ilkelere çok düşkündür. Örneğin “arka planı” başlığı altında diyor ki: “Yargıtay, yargının temel öğeleri olan “yargı etiği, şeffaflık ve yargıya güven” temalarına büyük önem ve öncelik vermektedir.” Yargıtay Cumhuriyet Savcıları Etik Davranış İlkeleri ve Yargıtay Personeli Etik Davranış İlkeleri 19 Ekim 2017’de kabul edilmiştir. Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun önerisi üzerine, 8 Aralık 2017 tarihinde Yargıtay Büyük Genel Kurulu tarafından onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir.” ve yürürlüktedir.
Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri Başlangıç kısmında; Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi’nin “halkın güvenini sağlamada kilit rol” oynadığı vurgulanmıştır.
Yargıtay Etik İlkeleri, şeffaf ve hesap verebilir bir yargının en üst standartlarını gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Ayrıca bu konuda sorumlu olan organ da Bangalore Yargı Etiği İlkeleri’ne uyumlu olarak “Yargı etiğinde yüksek standartların yaşatılması ve geliştirilmesinde temel sorumluluk, kurumsal olarak yargıya ait OLDUĞUNDAN…”
OLDUĞUNDAN kelimesini büyük harflerle yazan Yargıtay yargı etiğinden sorumludur.
Dolayısıyla yargı hizmetlerinin etik, şeffaf ve topluma karşı hesap verebilir olmasında yargı organı sorumludur ve bu konuda hesap vermek zorunda olan organdır.
Bu ilkeler “arka plan” başlığı altında 24 Aralık 2020 tarihinde yapılmış olan “Yargı Etiği Dersi Çalıştayı 2” duyurusu altında Yargıtay resmî web sitesinde ulaşılabilir bilgilerdir. [iii] “Paylaşılan Dokümanlar ve Linkleri” arasında “UNODC Hâkimlerin Sosyal Medya Kullanımına İlişkin Bağlayıcı Olmayan Kurallar” ise 7’nci sırada yer alıyor. [iv]
Sosyal medya kullanımında hakimler için “bağlayıcı olmayan” bu kurallar nedir?
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) tarafından “ceza adalet sistemlerinin dürüstlüğünü ve hesap verebilirliğini teşvik etme amaçlı tedbirler alma taahhüdü” nedeniyle Doha Deklarasyonunun uygulanmasında üye devletlere yardımcı olmak üzere Nisan 2018’de Avusturya’nın Viyana kentinde Yargıda Dürüstlük Küresel Ağı kurulmuştur. Bu ağ, adalet sisteminde dürüstlüğün güçlendirilmesi ve yolsuzluğun önlenmesinde yargı sistemlerine destek olan bir platformdur. Platformun açılış toplantısı sonunda Yargıda Dürüstlük Deklarasyonu kabul edilmiştir. Bu Deklarasyonda bağlayıcı olmayan, bir dizi uluslararası uzman tartışmalarından çıkan metinler ve tavsiyelerden oluşan ön sonuçlar kabul edilmiştir ve bu sonuçlar Yargıtay resmî web sitesinde yayımlanmıştır.
Hakimler, Yargıtay ve Danıştay için bağlayıcı olmayan kurallardan sadece bazıları nelerdir?
“Hâkimlerin Riskler ve Fırsatlarla İlgili Farkındalıkları ve Sosyal Medya Kullanımı” başlıklı bölümden iki not: “Hem vatandaş olarak hem de yargı görevlerinde, hâkimlerin hizmet ettikleri topluluklara katılması önemlidir. Bu türden bir katılımın giderek daha fazla çevrimiçi aktiviteler içerdiği bir dönemde, hâkimlerin sosyal medyaya uygun bir şekilde dâhil olmaları yasaklanmamalıdır. Bunun birlikte, bu tür yargısal katılımın kamu yararı halkın yargıya ve genel olarak yargının dürüstlüğüne olan güven ihtiyacı ile dengelenmelidir.”
Daha da önemlisi dijital deliller için önce hakimlerin dikkat etmesi gereken bir kural: “Hâkimler genel olarak sosyal medya hakkında en azından, karar verebilecekleri davalarda delil üretebileceği hususu dahil olmak üzere, temel bir bilgiye sahip olmalıdır.”
Sosyal Medyada İçerik ve Davranış bakımından hakimlerin tutumu ne olmalıdır?
Mahkemelerin itibarı, yargının tarafsızlığı ve adil olmak ile ilgili mevcut ilkeler, eşit olarak sosyal medya iletişimleri için de geçerlidir. Hâkimler, çevrimiçi ortamda yargı bağımsızlığına, dürüstlüğe, mesleğe yaraşırlığa, tarafsızlığa veya halkın yargıya olan güvenine zarar verebilecek görüşler bildirmek veya kişisel bilgi paylaşmaktan kaçınmalıdır. (…)
Önlerine gelmesi muhtemel davalar için sosyal medya paylaşımı yapılabilir mi?
Hakimler için konulan kural: “Sosyal medya, özel paylaşımlara (direkt mesaj gibi) da olanak tanır ve hâkimler sosyal medya siteleri veya mesaj servisleri aracılığıyla taraflarla, temsilcilerle veya halkla önlerindeki davalar veya önlerine gelmesi muhtemel davalar hakkında özel paylaşımlarda bulunmamalıdır.”
Hakimler kullandıkları dilde ve tonlama da neden ihtiyatlı olmalı mıdır?
“Hâkimler sosyal medya platformlarındaki tüm etkileşimlerinde, kullandıkları dil ve tonlama konusunda ihtiyatlı ve profesyonel olmalıdır. Sosyal medya içeriğinin her bir maddesini (gönderiler, gönderilere yorumlar, durum güncellemeleri, fotoğraflar vs.) ve yargının itibarına etkisinin ne olabileceğini düşünmek faydalı olabilir. Aynı ihtiyat, başkaları tarafından yüklenen sosyal medya içeriğine tepki verirken de geçerlidir.”
Başkalarının haysiyetine hakimlerin saygısı…
“Hâkimler başkalarına haysiyetli ve saygılı davranmalı, sosyal medyayı onların endişelerini küçümsemek için kullanmamalı ya da yasaklanan herhangi bir ortamda ayrımcılık yapan açıklamalar yapmamalıdır.
Sosyal medyada açıklama yapan “kanıt kurallarına tabi” hakimlerin hali….
“Sosyal medyanın tarafları çevrimiçi araştırmayı ve mahkemenin önündeki kanıtların parçası olmayan şeyleri keşfetmeyi çok kolaylaştırdığı kabul edilmektedir. Farklı yargı mercilerinin kanıt kurallarına tabi olarak, hâkimler tarafları, şahitleri veya diğer kaynakları ve onların dijital yaşamlarını özel olarak araştırma konusunda dikkatli davranmalıdır; çünkü bu potansiyel olarak hâkimin dava konusunda kararını etkileyebilir (veya böyle bir etkisi olduğuna dair bir algıya yol açabilir.)”
Yargının tarafsızlığına olan güveni sarsan açıklama yapılır mı?
“Hâkimler, kürsüye çıkmadan önce yayınladığı herhangi bir dijital içeriğin (Judges should consider whether any digital content antedating their ascension to the bench), halkın hâkimlerin tarafsızlıklarına ve genel olarak yargının tarafsızlığına olan güvenine zarar verebileceğini dikkate almalıdır. Eğer böyle bir içerik bu riskleri barındırıyorsa, hâkimler bu içeriği kaldırmayı düşünebilir. Bu içeriği kaldırmanın doğru olup olmadığı ve bunun nasıl yapılacağı konusunda tavsiye almaları gerekebilir.
Hakimler belli olaylarda belli yorumcuları takip etmekten ve “yankı odaları” yaratmaktan kaçınmalı mıdır?
“Hâkim ilgi alanlarını takip etmek için sosyal medya platformlarını kullanabilir. Kendi “yankı odaları”nı (echo chambers) oluşturmaktan kaçınmak için çeşitli konu başlıkları ve yorumcular takip edilmeye değer olabilir. Bununla birlikte, bir hâkim halkın hâkimlerin tarafsızlıklarına ve genel olarak yargının tarafsızlığına olan güvenine zarar verebilecek belirli müdafaa gruplarını, kampanyaları ya da yorumcuları takip etmekten veya beğenmekten kaçınmalıdır.”
Yargıda yargı etiğinden sorumlu olan Yargıtay ve Danıştay’dır. “UNODC Hâkimlerin Sosyal Medya Kullanımına İlişkin Bağlayıcı Olmayan Kurallar” bakımından “bağlayıcı görmedikleri” ilkelere uymayan Yargıtay ve Danıştay Başkanlığı 104 Emekli Amiral hakkındaki soruşturma açılır açılmaz hemen açıklama yaparak Yürütme organının düşündüğü gibi düşündüklerini kamuoyuna açıklamışlardır.
Adaletin gerçekleştirilmesi kadar, gerçekleştirildiğinin görülmesi de çok önemlidir. Etik ilkeler bakımından hakimler “yadırganabilecek ve taraflılık görüntüsü verebilecek durumlardan ve halkın yargıya olan güvenini sarsacak nitelikteki davranışlardan” kaçınmalıdır. Yargıtay Etik İlkelerine göre “Hâkim, önündeki veya önüne gelmesi muhtemel bir dava hakkında, bilerek ve isteyerek, yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açık biçimde adil olma niteliğini makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak aleni veya zımni herhangi bir yorumda bulunamaz.”
Başka etik ilkeler yok mudur? Vardır. Türk Yargı Etiği Bildirgesi yerinde durup duruyor.
Örneğin bu Bildirgeye göre toplumda, herhangi bir olay ile ilgili olumlu veya olumsuz bir kanaat oluştuğu durumlarda dahi tarafsızlıklarını korurlar. Korumamışlardır!
Yargıya güvenin sağlanması ve sürdürülebilmesi için bağımsız olmak kadar, bağımsız görünmenin de önemli olduğu bilincindedirler. Tarafsız hareket etmekle yetinmez, objektif bir bakış açısıyla tarafsızlıklarına ilişkin her türlü kuşkuyu bertaraf edecek bir duruş sergilerler. Yargıya güvenin sağlanması ve sürdürülebilmesi için tarafsız olmak kadar, tarafsız görünmenin de önemli olduğu bilincindedirler.
Basın açıklamaları bağımsızlık ve tarafsızlık hakkındaki bu yargı ilkelerine uygun değildir ama bilinçli olarak yapılmıştır!
Sosyal medya başta olmak üzere, kitle iletişim araçları vasıtasıyla yapacakları yorum, değerlendirme ve paylaşımların kolaylıkla amacını aşan sonuçlar doğurabileceğini ve tarafsızlıkları sorgulanır hale getirebileceğini öngörerek hareket ederler. Böyle bir öngörü yoktur, bu yargı ilkesinin aksine hareket etmişlerdir!
Yargıtay ve Danıştay Başkanlıkları sosyal medya kullanımına ilişkin bağlayıcı olmayan kurallara göre davranmışlar, Yürütme organının 104 emekli amiral hakkındaki görüşlerine uygun düşen ve yargının etik ilkelerinde esneklik sağlayan kendilerine has ifade özgürlüğü haklarını kullanmışlardır!
Basın açıklaması yapılmakla sadece tek bir yargı etik ilkesine uygun davranılmıştır.
Yargıtay ve Danıştay Başkanlıkları oldukları gibi görünmüş ve göründükleri gibi olmuşlardır. (Fİ/RT)