Aynı toplumun ekmekten tütüne, elektrikten suya, sağlıktan ulaşıma yaşamını belirleyen mal ve hizmetlerin yatırım ve ticaretiyle ilgili bir yasa tasarısı daha kabul edildi.
Hem de Kemal Derviş, Deutsche Bank'ta Avrupa ve Japon Bankalarının temsilcilerine uygulanmakta olan programın yabancı yatırımcılara yarattığı avantajları anlatırken! Böylelikle, IMF'nin bir pazarlık konusu daha noktalanmış oldu.
Aslında, geçtiğimiz Cuma, Anayasa Komisyonu'nda kabul edilen Tahkim Yasa Tasarısı'nın Türkiye gündemindeki yeri yeni değil.
Türkiye, 1988'de Dünya Bankası ve WTO'nun tahkim kuruluşu olarak çalışan ICSID'e 3460 sayılı kanunla katılmış; 1991'de 10.6.1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkında New York Sözleşmesi'ni 3731 sayılı kanunla onaylamıştı.
Ne var ki, uluslararası tahkime konu olan davalar doğrudan Anayasa hükümlerinde bir değişikliği gerektirdiğinden ve de kamu hizmeti sayılan sektörleri içermediğinden Türkiye güncelinde yer bulamamıştı. Ta ki, IMF ile stand-by hazırlık çalışmalarının yapıldığı 1999 Haziran'ına kadar!
Doğrusunu söylemek gerekirse, o günlerde Türkiye kamuoyu sıkça değişen iç politikaya odaklandığından IMF'nin "Tahkim yok, para yok!" tehdidini pek önemsememişti. Oysa, stand-by doğrultusunda imzalanan Niyet Mektuplarında yer alan taahhütlerin hiç biri Tahkim Yasası kabul edilmeden uygulama alanı bulamazdı. Zaten, IMF de stand-by anlaşmasını tahkim şartı kabul edildikten sonra imzalamıştı.
Neden dayatıldı?
IMF'nin 1999 Haziran'ındaki stand-by görüşmeleri sırasında Tahkim Yasası'nı neden dayattığını anlamak için :
* Kapitalist sistemin sermaye birikimi yetersizliğinden kaynaklanan krizini küreselleşmeyle çözmeye çalıştığını;
* 1999 sonunda Seattle'daki "Millenium Road" toplantısının temel hedefinin sermayenin küreselleşmesini zorlaştıran engellerin temizlenmesi olduğunu
* Uluslararası sermayenin küreselleşmeyle birlikte değişen yatırım ilkelerini hatırlamakta yarar var.
Böylelikle, Anayasa Komisyonu'nda kabul edilen Tahkim Yasa Tasarısı'nın salt yabancı sermaye girişlerini düzenleyen bir yasa değişikliği olmadığı, uluslararası sermayeye hareket serbestiyeti kazandırma adına düzenlendiği görülecektir.
Kayırılmanın boyutları
Bilindiği gibi, küreselleşmeyle birlikte ulusötesi ve çokuluslu yatırımlarda "ulusal muamele" ve "en çok kayrılan/gözetilen ülke" ilkeleri geçerlidir. Buna göre :
* Anlaşmaya taraf olan ülke, anlaşma tarafı olan diğer ülkenin
yatırımcılarına ve onların yatırımlarına kendi vatandaşlarına sağladığından daha az avantajlı bir muamelede bulunmayacaktır . Buna kuruluş, işleyiş, genişleme, yönetim, kullanım, uygulama ve satış veya yatırımların diğer kullanım alanları dahildir.
* Anlaşmaya taraf olan her bir ülke, başka bir anlaşma tarafı olan ülkenin yatırımcılarına ve onların yatırımlarına , bir başka ülkenin yatırım ve yatırımcılarına uyguladığından daha az elverişli bir muamele uygulamayacaktır.
* Dahası, anlaşmaya taraf olan her bir ülke, başka bir anlaşma tarafı ülkenin yatırımcısına her bir olay bazında bu ilkelerden hangisi daha elverişli ise onu uygulamaya zorunludur.
* Anlaşmaya taraf ülkelerden biri bu ilkelere uymaması halinde ortaya çıkan uzlaşmazlıkların çözüm yeri ise, uluslararası tahkim mekanizmasıdır.
Uyuşmazlıkları kim çözecek?
Uluslararası tahkim, yatırımcının önceliklerini dikkate alan bir örgütlenme biçimidir. Kurulun üyelerinin hukukçu olması şart değildir. Genellikle, "Uluslararası Yatırım Uzlaşmazlıkları İçin Çözüm Kurulu" (ICSID) tarafından önerilen uluslararası firmaların üst düzey yöneticilerinden oluşmaktadır.
Geçtiğimiz hafta Anayasa Komisyonu'nda kabul edilen Tahkim Yasa Tasarısı işte bu kuralların Türkiye hukukuna uyumlandırılmasını sağlamak adınadır.
Daha açık bir ifadeyle, imtiyaz sözleşmeleriyle gerçekleştirilen ve kamu hizmeti sayılan yatırım ve ticaret anlaşmalarında çıkacak uyuşmazlıklar , ulusal resmi mahkemelerde değil ICSID'in önerdiği hakem heyetince çözülecektir.
Kabul edilen yasa tasarısının yabancılık unsuru esasına dayanması da zaten bu nedenledir. Yabancılık unsuru, hükümetin yabancı yatırımcıya karşı uygulayacağı herhangi bir kısıtlama nın, yerli yatırımcıyı kayırması durumunda uluslararası tahkime başvurma olanağı vermektedir.
Anahtar kavram: Yabancılık unsuru kazanmak
Yabancılık unsuru kazanmak içinse : Tarafların işyeri veya sürekli oturdukları yerlerin ayrı devletlerde olması, tahkim anlaşmasının dayanağını oluşturan sözleşmeye taraf şirket ortaklarından en az birinin ilgili mevzuat uyarınca yabancı sermaye getirmesi, hukuki ilişkinin bir ülkeden diğerine sermaye veya mal geçişini sağlaması yeterli.
Tahkim Yasa Tasarısı, Anayasa Komisyonu'nda kabul edildiğinde; tarih 15.Haziran.2001'di. Onbinlerce işçinin üretimden kaynaklanan haklarına sahip çıkmak için fabrikalarından kent merkezlerine doğru yürüyüşlerinin üzerinden 31 yıl geçmişti.
[email protected] türkel minibaş
(NU)