Ya Trump’ın baskısı altında Zelenski yerine Netanyahu olsaydı?

İsrailli gazeteci-yazar Gideon Levy tarafından kaleme alınan ve Haaretz’de yayımlanan bu makaleyi, Eylül 2024 bianet stajyeri Ege Tonga çevirdi.
Rüyamda, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin geçtiğimiz gün [28 Şubat] Oval Ofis’te oturduğu koltukta onun yerine İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu oturuyordu. ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance, başbakana tüm dünyanın gözleri önünde sert şekilde yükleniyor, ona Gazze’deki savaşı bitirmeyi reddederek 3. Dünya Savaşı ihtimaliyle kumar oynadığını söylüyorlardı.
“Daha fazla teşekkür etmelisin. Halkın ölüyor. Sonra bize ‘Ateşkes istemiyorum’ diyorsun. Bak, eğer şu an bir ateşkes anlaşması yapma şansın olsaydı, bunu hemen yapmanı söylerdim. Böylece artık kurşunlar havada uçuşmaz ve adamların ölmez. Ama ateşkes istemiyorsun. Ben ateşkes istiyorum. Elinde koz yok. Bizimle birlikteyken kozların var. Fakat bizsiz, hiçbir kozun yok. Ya bir anlaşma yapacaksın ya da artık biz yokuz.”
Rüyamda Trump, gerçekte Zelenski’ye ne söylediyse Netanyahu’ya da aynılarını söyledi. Bu, kelimesi kelimesine ona söylemesi gerekenler.
Ama bu bir rüyaydı ve Cuma günkü [28 Şubat] felaket sahne Netehyanu’ya karşı yaşanmadı. Muhtemelen, yaşanması gerektiği halde yaşanmayacak. Böylesi bir sahneyi hayal edin. Netanyahu Beyaz Saray’dan korku içerisinde ayrılıyor, yüzü Zelenski’ninki gibi solmuş. Ve sonraki gün kapıyı çalmak için tekrar geri dönüyor: Gazze’deki savaşı derhal bitirmeye ve tüm birliklerini Gazze Şeridi’nden çekmeye hazır. Tüm rehineler serbest bırakılıyor ve bir başka soykırımın önüne geçiliyor.
Böylesi bir konuşmanın yokluğunda İsrail, savaşı tekrardan alevlendirmeye doğru dört nala koşuyor. Daha korkunç bir ihtimal hayal etmek güç, üstelik bu anlamsız savaşın ikinci perdesi daha da korkunç olacak.
Yardıma muhtaç müttefik Zelenski’ye uygulanan bu zorbalık -Trump ve Vance gibilerin doğasında olan kötü niyetli istismar da dahil- emsali görülmemiş bir şey değildi. Yeni olan, bunun kameralar önünde yaşanmasıydı. 1994’te Kahire’de imzalanan Gazze-Eriha anlaşması sırasında Hüsnü Mübarek’in Yaser Arafat’a söylediği “İmzala, köpek!” sözü dışında, dünya liderlerinin veya kendini öyle sananların, himaye altındaki bir müttefike karşı kameralar önünde böylesine aşağılayıcı bir güç gösterisine şahit olunmamıştır.
İçerisinde eşitliğe, değerlere, uluslararası hukuka, insanlığa veya sadakate yer olmayan iç dünyasını bizlere gösterdiği için Trump’a teşekkür etmeliyiz. Sadece güç ve para, para ve güç. Bu bakış açısını bile seçici şekilde uyguluyor. Trump-Zelenski görüşmesi, aynı şekilde Netanyahu ile de gerçekleşmeliydi. Trump’ın Zelenski’ye savurduğu her bir söz, Netanyahu için de geçerli. Fakat, kimse böylesi bir senaryoyu kafasında canlandıramıyor. Belki de bunun sebebi Batı Şeria’nın altında değerli madenlerin bulunmayışıdır. Peki ya Trump’ın Gazze’deki “Riviera’sı” ne olacak?
Tek anladıkları dil kaba kuvvet olan İsrail ve Netanyahu için bu, durumu köklü şekilde değiştiren tarihi bir konuşma olurdu. Muhtemelen bu yaşanmayacak. Fakat, hayal ettiğimiz sürece neden büyük şeyler hayal etmeyelim? Beyaz Saray’da, konusu İsrail’in işgalini bitirmek olan bir konuşma düşünün. Aslında, işgal düşündüğümüzden daha hızlı sona ererdi. İşgali sona erdirmenin kalan tek yolu, böyle bir konuşmadır.
İsrail’in elinde, işgali devam ettirmek için Amerikan desteği haricinde hiçbir kozu yok. İnsanlar, işgal sebebiyle durmadan öldürülüyor. Bu, dünyayı tehlikeye atan bir gerilim noktasıdır. Dünyada bunu destekleyen hiçbir ülke yok. Dünyayı, en azından lafta, bu işgale karşıtlık kadar birleştiren başka hiçbir konu yok.
ABD’nin, desteklediği ülkeler kadar nefret edilmesine de sebep olan bu işgalden nasıl bir çıkarının olduğunu anlamak zor. Trump’ın standartlarına göre bile, böylesi bir konuşmanın neden yapılmadığını anlamlandırmak güç.
Rüyamda Netanyahu Beyaz Saray’a geldiğinde, korkunç ve tehlikeli bir insan olan Trump tarafından tıpkı geçen gün Zelenski’nin maruz kaldığı gibi tehdit ediliyordu. Ertesi sabah, Batı Şeria’daki Kiryat Arba ve Kiryat Sefer yerleşimleri kaldırılmaya başlanıyordu. Ne yazık ki bir rüya.
(ET/VC)
Fotoğraflarla Fransa’da 8 Mart
Bordeaux’da üniversite öğrencilerinden işgal eylemi

Doğa talanına karşı mücadelenin sergisi: "Kaz Dağları Direnişi"

KAYYIM REKTÖRE DİRENİŞ SÜRÜYOR
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin nöbeti 1000. gününde

Keder ve felakete saplanan İsrail, gerçekliği kaybetti
