Bahçeşehir Üniversitesinde yapılan "İstanbul depreme hazırlıklı mı?" başlıklı panelin konuşmacıları Psikiyatr Dr. Murat Dokur, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Haluk Eyidogan, Jeofizik Mühendisleri Odası Şube Başkanı Murat Fırat, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi İstanbul Üniversitesi'nden Oğuz Gündoğdu, şehir plancısı Seda Kundak, Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür veTMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Afet Komitesi Sekreteri Mücella Yapıcı'ydı.
17 Ağustos depremi
17 Ağustos depreminin üzerinden dokuz yıl geçti. Kocaeli Gölcük merkezli deprem 7,5 büyüklüğünde gerçekleşti, büyük çapta can ve mal kaybına neden oldu. 17 Ağustos depremi, tüm Marmara Bölgesinde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi.
Resmi raporlara göre, 17 bin 840 ölüm, 43 bin 953 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü.
Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50 bin kişi hayatını kaybetti. Ağır-hafif 100 bine yakın kişi yaralandı. Ayrıca 133 bin 683 çöken bina yaklaşık 600 bin kişiyi evsiz kaldı. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilendi.
Bu nedenle Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir.
"Deprem gerçeği" konulu panelin konuşmacılarından Eyidoğan Türkiye'nin kent depremleri sürecine girdiğini belirterek başladığı konuşmasına şöyle devam ediyor:
"Kırsal alanlardan kente göç arttıkça depremin yarattığı risk de büyüyor. Yoğun göç alan bu bölgeler çoğunlukla deprem bölgeleri ve buralarda bölge planlama sisteminin iyi yapılmaması deprem yüzünden yaşanan kayıpların artmasına yol açıyor. Türkiye'nin yüzde 66'sı 1. ve 2. derece deprem bölgesi.
"Deprem riski altındaki bu yerler çoğunlukla sanayileşmiş, nüfuzu fazla olan, kentsel merkezler. Bu merkezlerin başında Marmara bölgesi ve İstanbul geliyor. 2025 yılında nüfusu 22 milyon olacak olan ve dünyanın sayılı mega kentlerinden biri olan İstanbul'un yüzde 18'i birinci derece deprem bölgesi. İstanbul kuzey Anadolu fayının batıdaki en karmaşık uzantısının hemen kuzeyinde büyüyen bir megakent. Marmara denizinde 7 veya daha büyük deprem olma olasılığı yüzde 44 ile yüzde 66 arasında."
Önlem alınmıyor
Jeoloji yüksek mühendisi Öngür, Marmara Bölgesinden geçen fay hatlarının ve zeminin sağlam olmamasının depremde yaşanacak kayıpların tek sorumlusu haline getirildiğini ancak sağlam olmayan binaların ve gerekli önlemlerin alınmamasının daha büyük bir sorun olduğunu belirtti.
Olasılığı ruhsal çöküntü oluşturuyor
Psikiyatr Dr. Murat Dokur ise konunun psikolojik boyutunu ele aldı. Türkiye'de yüzde 67 den fazla insanın, ailesinden birini depremde kaybedeceğini düşündüğünü ve bunun bireyler için büyük bir ruhsal çöküntü olduğunu belirten Dokur, bu nedenle, insanların kaygılarını bastırmak için olacak olan depremi inkar etme yolunu seçtiğini söyledi.
Kendi kendine çöken binalar varsa zaten...
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Gökçe, İstanbul'da yaşanacak olan muhtemel deprem karşısında binaların durumunu değerlendirdi.
Kendi kendine çöken binaların yapıların dayanıklı olmadığının bir göstergesi olduğunu belirten Gökçe sağlam olmayan binaların onarılmasını, yeni yapılacak binaların da deprem yönünden güvenliğinin sağlanmış olması gerektiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"Yapı denetim yasası, gerekli denetim hizmetini yapmayı engelliyor. Yasanın eksikleri var, proje denetçileri iyi seçilemiyor. Bilgileri eksik, ve tecrübeleri yetersiz. Ayrıca binaları güçlendirmek için yeterli kaynak da yok."
Kentsel dönüşüm projeleri de deprem odaklı değil
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Afet Komitesi Sekreteri Mücella Yapıcı, İstanbul depreme hazır mı sorusunu bir kez daha soruyor ve kentsel dönüşüm projelerine dikkat çekiyor.
2003 yılında 4 üniversite tarafından hazırlanan İstanbul deprem mastır planı içinde sözü geçen kentsel dönüşüm projelerinin, şuan İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından uygulandığını ancak, bunun bir rant projesine dönüştüğünü belirten Yapıcı yürütülen proje kapsamında yapılacak olan binaların depreme dayanıklı olmadığını ve yürütülen bu projede bölge sakinlerinin haberi olmadığını söylüyor.
"Sulukule kentsel dönüşüm projesi kapsamında yapılacak evler depreme dayanıklı, lüks yapılar ama buradan çıkarılarak Taşoluk'a gönderilecek olan Sulukule sakinleri için deprem riski devam ediyor. Taşoluk'ta TOKİ tarafından yapılan evler denetimsiz ve deprem yönünden riskli yapılar."
Yoksullar için risk daha fazla
İstanbul depremine belli bir kısım insanın hazır, belli bir kısım insanın ise hazır olmadığını, yapılan yeni lüks ve depreme dayanıklı evlerin zenginler için olduğunu belirten Yapıcı, yoksullar için deprem riskinin hala devam ettiğini söylüyor.
Ayrıca Küçükçekmece Kayabaşındaki en büyük kentsel dönüşüm projesinin, bölgedeki ekolojik dengeyi bozacağını ve buradaki su kaynağının zarar görecek olması nedeniyle susuzluk gibi önemli bir soruna yol açacağını ekliyor Yapıcı.
Tarlabaşı ve Fener Balat'taki kentsel dönüşüm projesinin ise bölgenin kentsel ve tarihi dokusuna zarar vereceğini belirten Yapıcı, dönüşümün deprem odaklı olmadığını, deprem bahanesiyle başlanan projeden belli kesimlerin rant sağladığına dikkat çekiyor.
Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Fırat da kentsel dönüşüm projesi kapsamında TOKİ'nin yaptığı konutların sosyal konut olmadığını bunların rant sağlamaya yönelik olduğunu söylüyor. Afet yönetimi hakkında da bilgi veren Fırat, deprem bölgesi olan bir bölgede yaşayanların bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini, eğitimin önce ailede sonra mahallerde olması gerektiğini belirtiyor.(EY/EZÖ)