"Ya sorunun bir parçasısındır ya da çözümün. İkisinin ortasında bir şey yok. Bu kadar basit bu ve yine de çok zor." (1)
Ulrike Meinhof'un konkret dergisindeki yazıları ilk kez Türkçe'de, tek kitapta: "Protestodan Direnişe."*
Levent Konca, kitabın sunuş yazısında, bu yazıların onu tanımak için neden önemli olduğunu şöyle anlatıyor:
"Protestodan Direnişe, meclise giremediği için değil, kendini sokağa ait gördüğü için sokağa çıkan radikal bir muhalefetin doğuşuna ve aralarında Ulrike Meinhof'un da bulunduğu kendisi küçük ama etkisi büyük bir azınlığın yeraltında silahlı mücadeleye atılmasına da tanıklık ediyor."
1969'un sonu.
Öğrenci hareketlerinin öncüsü ve sözcüsü Rudi Dutschke silahlı saldırıya uğramış; ABD, Vietnam'ı işgal etmiş; "dört genç de Frankfurt'ta iki alışveriş merkezine yerleştirdikleri, gece yarısına ayarlı saatli bombalarla Vietnam'ı Federal Almanya'nın göbeğine, Batı Avrupa'nın finans merkezine "ithal etmişti." (2)
Eylemi yapan Gudrun Ensslin, Andreas Baader, Horst Söhnlein ve Thorwald Proll Almanya'da ve dahi Avrupa'da yeni bir dönemi başlattılar.
Ernesto Che Guevara'nın sözleri ile: "İki, üç, daha fazla Vietnam!" dönemini...
(RAF, Dutschke'nin vurularak yaralanmasının sorumlusu olarak yine Dutschke'yi gösteren ve "Dutschke'yi artık durdurun!" manşetini atan Bild adlı bulvar gazetesinin çıkarıldığı Axel Springer Verlag isimli grubun Hamburg'taki binasını da 19 Mayıs 1972'de bombaladı.)
Sokak gösterileri, slogan atmak, pankart açmak artık işe yaramıyordu onlara göre.
"Herkes havalardan bahsediyor, biz hariç"
Meinhof'u da etkileyen bu "fikir değişikliği" 1969'da konkret'te yayınlanan "Herkes havalardan bahsediyor..." başlıklı yazısına şöyle yansıdı:
"Ve ardından şu uğursuz polis devleti ziyareti geldi. O zaman bir yanılsamanın sonu geldi. Polis, Berlin'de göstericileri uzun zamandır yapmadığı kadar fena copladı. Hamburg'da İçişleri Senatörü Ruhnau önleyici tutuklamayı devreye soktu. Şakşakçı İranlılar, hiçbir polis engeliyle karşılaşmadan, Alman ve İranlı üniversite öğrencilerine saldırdı. Şah'ın terör rejimi hakkındaki gerçekler, dünya kamuoyunun gözü önünde açığa çıktı; aynı zamanda burada parlamento dışı bir muhalefet şekillenmeye başladı."
"Batı Alman sermayesiyle İran'daki terör rejimi arasındaki çıkar ortaklığı, üniversite öğrencilerinin kafasına - kelimenin gerçek anlamıyla - döverek kazındı. Kafalarına döverek kazınan, buradaki - metropollerdeki - muhalefetle Üçüncü Dünya ülkelerindeki muhalefetin işbirliği yapmak zorunda olduğunun bilgisiydi."
Ulrike Meinhof, şimdi birçok kişiye karmaşık/uzak/arkaik gelen "esas meseleyi" 1969'da konkret'in 4. sayısındaki makalesinde basitçe anlatıyor:
"Sınıf mücadelesi temelli parlamento dışı muhalefet."
Bu "mesele", Meinhof'un hayatında da o yıllarda "esas mesele" oluyor.
Tanınan bir gazeteciyken ve villasında çocuklarıyla birlikte üst sınıfa ait bir yaşam sürerken, "o pencereden atlaması" ve şehir gerillası olması başka nasıl açıklanabilir ki?
"O pencere": Arkadaşları Andreas Baader'i hapisten kaçırmak için plan yapar, daha önceden tanıştıkları gazeteci Meinhof ise planın sadece küçük ve "zararsız" bir parçasıdır. Baader'le röportaj talebinde bulunacak, gerisine karışmayacaktır. Kütüphanede buluşur Baader ile, tam konuşurlarken Baader'in arkadaşları içeri girer, polisleri "etkisiz hale getirip" Baader'i birinci katın penceresinden kaçırırlar. Meinhof o gün sadece oturup bekleseydi, şimdi bir gerilla ve önder değil, sadece muhalif bir gazeteciydi. Ama yapamadı, o da atladı pencereden, Baader'in peşinden. Bu an, onun "Ulrike Meinhof" olmasının dönüm noktasıydı.
Meinhof' un yazdığı RAF'ın ilk metni "Şehir Gerillası Anlayışı Üzerine", Eldridge Cleaver'den şu alıntıyla bitiyor:
"Ben şahsen bu ülkede yaşanan şeylerin çoğunun öyle uzun boylu tahliller gerektirmediğine kani oldum."
Sonrası Filistin, gerilla mücadelesi, çoğu zaman kaçak bir yaşam, silahlı eylemler, "onu evimde saklarım" diyerek devlete kafa tutacak denli büyük bir halk desteği...
"Karşı taraf" için tehlikeliydi
Ve tecrit.
"1 Şubat 1973'te Köln Cezaevi psikoloğu Prof. Jarmer, Ulrike Meinhof'un hapishane koşullarını şöyle yorumlamaktadır: 'Tutukluya dayatılan psişik yük, mutlak tecrit halinin kaçınılmaz kıldığı ölçüleri fazlasıyla aşıyor. Deneylerin gösterdiği gibi tutuklular katı tecrit uygulamasına sınırlı bir süre boyunca katlanabilirler. Tutuklu Ulrike Meinhof bu sınırı aşmış durumda, çünkü pratikte her türlü çevre algılamasından kopmuş durumda.'" (3)
1976'da hücresinde öldürüldü Ulrike Meinhof.
Yıllar sonra kurucularından olduğu Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) hakkında yazanlar, onları ideolojik olarak eleştirdiler; eylemlerini doğru bulmayanlar, hatta onlara "maceracı" diyenler oldu.
Ama hiç kimse dünyayı değiştirme ideallerinden ve cesaretlerinden kuşku duymadı.
Alman kadın rejisör Helma Sanders-Brahms şunları yazdı, Ulrike Meinhof için:
"O, Almanya'nın savaş sonrası dönemde sahip olduğu en önemli ve aynı zamanda en iyi yazan gazeteciydi, hala öyle. Yazdıkları netlik ve keskinlik açısından bugün hala, onun analizleri, o yıllar hakkında okuyabileceklerinizin en iyisi. Metinleri o kadar yoğun ki, hayata geçirilmek için ısrar ediyorlar. Okuyanlara, adaletsizliğe karşı mücadelenin zorunlu olduğunun ve maddi açıdan olmasa da, en azından ahlaki olarak mücadele etmeye değdiğinin garantisini veriyorlar. Onu karşı taraf için tehlikeli yapan buydu." (4)
Ulrike Meinhof kimdir?
Ulrike Meinhof, 1934 yılında Oldenbug'da doğdu. Marburg ve Münster üniversitelerinde felsefe, pedagoji, sosyoloji ve Alman dili ve edebiyatı okudu. 1956'da yasaklanmasının ardından üye olduğu Almanya Komünist Partisi'nden 1964 yılında ayrıldı.
1959-1969 arasında konkret dergisinin yazar kadrosunda yer aldı. Hessischer Rundfunk için radyo haberleri ve röportajlar hazırladı, 1994 yılına dek sansüre takılan ve gösterilmesi yasaklanan Bambule adındaki televizyon oyunun senaryosunu kaleme aldı.
1970'te yeraltına geçerek şehir gerillası örgütü Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun kurucuları ve önderleri arasında yer aldı. 1972'de yakalandı. Hücresinde asılarak öldürüldüğü 1976 yılına kadar Stammheim Cezaevi'nde tecrit koşullarında yaşadı. (AS)
* Ulrike Meinhof, "Protestodan Direnişe" (Die Würde des Menschen ist antastbar), Çev.: Levent Konca, Sel Yayıncılık, 2012, 181 sayfa.
(1) Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun birinci eylemci kuşağından, 9 Kasım 1975 tarihinde 33 yaşında açlık grevinde ölen Holger Meins'ın sözü.
(2) Levent Konca, önsözden.
(3) "Kızıl Ordu Fraksiyonu, Batı Avrupa'da Şehir Gerillası", Anne Steiner, Loic Debray, Çev.: Ruşen Çakır, Metis, 2000.
(4) "Ulrike: Vicdanlı ama öfkeli" Selami İnce, BirGün gazetesi.