Gezegenlerinde aşk gibi yoğun duyguların ozon tabakasını deldiği yolundaki kanı yüzünden dünyaya gönderilen üç uzaylı lezbiyenin görevi hislerini köreltip kalplerini kırdırmaktır.
1950'lerin bilimkurgu filmlerinin özelliklerini günümüze adapte eden romantik komedide uzaylıların New York'a inmesi birçok garip olayın birbirini takip etmesine sebep olacak, en çok da bir kırtasiye dükkanında çalışıp yalnız yaşayan lezbiyen Jane'in hayatını renklendirecektir.
Pembe Hayat Derneğinin düzenlediği 2. KuirFest kapsamında 23 Ocak Çarşamba akşamı saat 19'da Kızılay Büyülü Fener Sinemasında gösterilecek eğlenceli yapımı ergenlik çağında Evanjelist aile ve çevrenin baskısına rağmen cinsel dürtülerini doludizgin yaşayan biseksüel Daniela'nın hikayesi takip edecek.
Lezbiyen kültü
Bir lezbiyen kült filmi olma yolundaki Uzaylı Lezbiyen Ruh Eşini Arıyor 50'li yılların ilkel efekt, dekor ve kostümlerini siyah beyaz görüntülerle harmanlıyor.
Dünyalıların aşka ve daha birçok şeye bakış açısını, davranış ve alışkanlıklarını uzaylılarınkiyle çakıştırıp bizi bu konuda düşünmeye sevk ediyor.
Her ne kadar Zots gezegeninden gelen kadınların dazlak kafalarını, acayip kıyafetlerini, itici ses ve konuşma tarzlarını ilk etapta garipsesek de bir süre sonra dünyalılara tuttukları ayna sayesinde bu varlıklar gerçeğe farklı bir yönden bakmamıza imkan tanıyorlar.
Bir psikologla haftalık görüşmeleri aracılığıyla tanıdığımız Jane tüm imkansızlık ve uyumsuzluklara rağmen kendinden çok değişik, uzaylı Zoinx'le iletişime geçtiği gibi romantik bir ilişki kurmayı da becerecektir.
Görevlerinin tam olarak ne olduğu anlaşılamayan ve genelde bir arabada sohbet ederken gördüğümüz iki ajan seyirliğin acayipliğine katkıda bulunup Amerika Birleşik Devletleri'nin klişeleriyle dalga geçilmesini de sağlıyor; Clay Drinko'nun müziğinin saçmalık dozunu artırmadaki rolünü de inkar etmemek lazım.
Filmin yönetmeni genç Madeleine Olmek senaryoyu da şahsen yazmış; daha önce çektiği iki kısa metrajlıdan sonraki ilk filmi olan mevzubahis komediyle Outfest, Frameline LGBT ve Honolulu Rainbow film festivallerinde çeşitli ödüller kazandı.
Orijinal adıyla Codependent Lesbian Space Alien Seeks Same'de bir vitrin-buzdolabının içinde dönen pastaların uzaylı kahramanlarımızı duygulandırıp ağlatması eserin absürditesi konusunda yeterli ipucu olacaktır sanırım.
Dinî baskı çağımızda faydasız
KuirFest kapsamında uzaylıların dünyadaki maceralarını ergenlik çağındaki Daniela'nın sıkıntıları takip edecek. Sundance ve MIX Kopenhag Festivallerinde ödüllendirilen Şili yapımı Asi ve Genç Marialy Rivas'ın ilk uzun metrajlı yapımı olmasına rağmen tıkır tıkır işleyen kurgusuyla gençlerin dünyasını birebir yansıtıyor;
bugünkü neslin yoğun olarak yararlandığı çağdaş iletişim aygıtlarını ve teknolojisini filme yedirerek seyirciyi albenili bir yolculuğa çıkarıyor.
Ailesi hem ekonomik, hem sosyal, hem de kültürel açıdan üst seviyede bir hayat sürdürmesine rağmen, babasının Evanjelist bir din görevlisi olması sebebiyle Daniela özellikle annesinin ağır baskısı altında büyütülmektedir. Fakat çağ internet çağıdır ve genç kızımızın ufku çoktan açılmıştır; ahlaksız bir davranışı yüzünden okuldan atılmasını müteakip ailesinin yüzkarası olma pahasına cinsel fantezilerini gerçekleştirmeye devam ettiği gibi seks hayatının yelpazesini de genişletir. Bir süre kullanmasına izin verilmeyen bilgisayarında günlüğü aracılığıyla özel hayatının ayrıntılarını tekrar teşhir etmekten imtina etmez, chatlerine aynen devam etmekle kalmayıp yakışıklı ama tutucu erkek arkadaşı Tomás'ı da ayartmayı başarır; cinsel keşiflerini Antonia'yla sürdürdüğü gibi lezbiyen ilişkiyi diğer beraberliğiyle paralelce yürütmekte de bir beis görmez.
Orijinal adıyla Joven Y Alocada'nın kahramanı Daniela olgun bir birey olma yolunda kısa zamanda çok yol almış ve yıpranmıştır; karşısına çıkan komplikasyonlar kendisiyle ilgili namus kavramını sorgulayıp radikal kararlar almasına sebep olur... (MT/ÇT)