"Uyum yasalarının" yazılı basın, sesli ve görüntülü yayın organlarını nasıl etkilediğini ve ifade özgürlüğünde nasıl bir değişiklik yarattığını yeniden gözden geçirmekte yarar vardır.
Ancak öncelikle Anayasa değişikliğinden başlanmalıdır. Yıllarca tartışma konusu olan 1982 Anayasası'nın 17 Ekim 2001 tarihli Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 3 Ekim 2001 kabul tarihli 4709 sayılı yasayla 34 maddesi değiştirildi. Bu değişiklikten sonra Meclise gönderilen uyum yasalarının gerekçelerini Anayasa'da yapılan değişiklikler oluşturmuştur.
Yapılan değişiklikle artık temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmayacaktır. Anayasanın 13 ve 14. maddelerinde yer alan ve sürekli eleştirilere konu olan tüm haklar ve özgürlükleri sınırlandıran "genel sınırlama" kaldırılmış, "her özgürlüğün, kendi özel maddesinde belirlenen sınırlama sebeplerine dayalı olarak sınırlanabileceği" ilkesi getirilmiştir.
Bundan sonra temel hak ve özgürlükler, Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen nedenlere bağlı olarak sınırlandırılabilecek ve bu sınırlandırmalar ise yasalarıyla düzenlenecektir. Artık tüm hak ve özgürlüklerle ilgili "genel sınırlandırma" geçerli değildir. Anayasa değişiklilikleri temel hak ve özgürlüklerin korunması ve güvence altına alınması yolunda önemli bir adım olmuştur.
Düşünce ve ifade özgürlüğü için diğer bir yenilik ise, Anayasanın 26 ve 28. maddelerinin değiştirilmesidir. Yasayla "dil yasaklanmasına" olanak sağlayan 28.maddede yer alan "Kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dilde yayım yapılamaz" şeklindeki yasaklama "düşüncelerin ifade edilme biçimleri" çerçevesinde temel hak ve özgürlüklere aykırı görüldüğünden maddeden çıkarılmıştır. Ancak 28 inci maddede yapılan bu değişiklik dışında başkaca bir değişiklik yapılması öngörülmemiştir.
Anayasanın 31. maddesine yapılan bir değişiklikle kamu tüzel kişilerinin elindeki araçlardan yararlanma hakkının sınırlarının ancak "milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak ve sağlığın korunması" nedenleriyle daraltılabileceği hükme bağlanmıştır. Anayasanın 31. maddesinin ikinci fıkrası "Kanun, milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak ve sağlığın korunması sebepleri dışında, halkın bu araçlarla haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamu oyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz" şeklinde değiştirilmiştir.
Anayasadaki değişikliklerden sonra sıra Ulusal Program gereğince çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması yoluyla Anayasa ile yasalar arasındaki uyum çalışmalarına geçilmiştir. Uyum yasaları olarak adlandırılan değişikliklerden birincisi 6.2.2002 kabul tarihli 4744 Sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"dur (19.02.2002 günlü 24676 sayılı RG). Türk Ceza Kanunu'nun 159 ve 312. maddeleri, Terörle Mücadele Kanunu'nun 7 ve 8. maddelerinde değişiklik yapmıştır. Bu maddelerde sayılan suçların özü değişmemiş sadece cezalarında indirim yapılması ve cezaların hafifletilmesi tercih edilmiştir.
Buna göre; TCK. nun 159. maddesinde, Anayasal kuruluşları tahkir ve tezyif suçunun bir yıldan altı yıla kadar olan ağır hapis cezası, bir yıldan üç yıla kadar hapis olarak değiştirilmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasındaki Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına ve Türkiye Büyük Millet Meclisi kararlarına alenen sövenler için öngörülen ağır para cezası kaldırılmış, 15 günden 6 aya kadar olan hapis cezası korunmuştur.
TCK.nun 312. maddesindeki ağır para cezaları kaldırılmış, maddenin 2.fıkrasında yer alan sosyal sınıf, ırk, din, mezhep ve bölge farklılığına dayanarak halkı birbirine karşı düşmanlığa, kin beslemeye tahrik suçunun oluşması için ayrıca eylemin "kamu düzeni için tehlike yaratabilecek şekilde" olması suçun unsuru olarak maddeye eklenmiştir.
Terörle Mücadele Kanununun 7. maddesinin 2. fıkrası da değiştirilmiştir. Bu değişiklikle örgütle ilgili propaganda yapanların cezalandırılması için "terör yöntemlerine başvurmayı özendirme şartı" getirilmiştir. 2 inci fıkradaki "örgütle ilgili propaganda yapanlara" şeklindeki düzenleme, "terör yöntemlerine başvurmaya özendirecek şekilde örgütle ilgili propaganda yapanlara" şeklinde değiştirilmiştir. Maddedeki hapis cezası değişmemiş ve aynen korunmuştur. 50 milyon liradan 100 milyon liraya kadar olan ağır para cezası ise on kat artırılarak, 500 milyon liradan 1 milyar liraya kadar ağır para cezasına yükseltilmiştir.
Terörle Mücadele Yasasının 8. maddesinin - üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle maddede düzenlenen propaganda suçunun işlenmesi halinde ilgili radyo ve televizyon kuruluşunun Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararıyla yayından men edilebileceği süre, 1-15 gün aralığından 1-7 gün aralığına indirilmiştir. Son paragrafta ağırlaştırıcı sebep konusunda yapılan değişiklikle de cezaların "üçte birden yarıya kadar arttırılacağı" yönündeki hüküm yerine "üçte bir oranında arttırılacağı" belirtilmektedir.
Ancak daha sonra TMK. nun 8. maddesi, altıncı uyum yasası ile tamamen yürürlükten kaldırılmıştır. (EÖ/BB)