Bu haftanın yazısına önce cinsel şiddet konusunda çözümcül ve çok önemli bir haberle başlamak istiyorum.
İstiyorum ki cinsel şiddetle karşılaşan tek bir kadın dahi kendisini yalnız hissetmesin; kendisine yardımcı olabilecek destek birimi olduğunu duysun.
Bir erkek size cinsel şiddette bulunursa arama motorlarının herhangi birine “destek birimi” yazdığınızda karşınıza konuyla alakasız on binlerce sayfa çıkar.
Araç destek biriminden tutun binaların projelerine ilişkin destek birimlerine kadar. Fakat, “cinsel şiddet destek birimi” yazarsanız biraz daha ileri adım atmış olursunuz ve Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin hazırladığı csdestek.org adresine ulaşırsınız.
İstanbul Sözleşmesi’nin de önemli maddelerinden olan “cinsel saldırı kriz merkezleri”, “cinsel saldırı sonrası destek birimleri” şu an ne yerel yönetimlerce ne de merkezi hükümet tarafından hayata geçirilmiş değil.
Bu sebeple Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği ihtiyacı gidermeye yönelik neredeyse bir rehber ve ilk adım niteliğindeki bu web sayfasını hazırladı.
Üstelik web sayfası sadece Türkiyeli kadınların değil, Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakılmış, Türkçe bilmeyen göçmen kadınlar için de bir kaynak.
Şunu vurgulamakta fayda var. Site cinsel saldırıya/şiddete uğradığınızda “ihbar” veya “şikayet”te bulunacağınız bir alan değil. Sitenin amacı, cinsel saldırıya uğradığınızda size yardımcı olabilecek kaynakları sunmak.
Bunun ilk adımı da bir yadım almayı isteyip istemediğiniz sorusuna cevap vermek olabilir. Site, İngilizce, Kürtçe, Arapça Farsça dillerinde hizmet veriyor.
Son dönemdeki mülteci hareketlerini düşündüğünüzde bu çok dilli yayının önemine değinmeye gerek yok elbette fakat; Türkiye gibi ataerkinin ve patriyarkanın güçlü olduğu ülkelerde kadın olmak ne kadar zorsa mülteci-göçmen bir kadın olmanın çoklu sorunlarına değinmeden olmaz.
TIKLAYIN - Yolları Hatay'da Kesişen Suriyeli İki Kadın
TIKLAYIN - "Bomba Yoksa Cennetteyiz; Bizim İçin Suriye Bitti"
Herkes heran göçmen olabilir
Mülteci bir kadınsanız mesela Doğu Karadeniz’de biraz sarışınsanız arkadanızdan “Oy Nataşa Nataşa”, “Madam kaç lira?” diye seslenebilme hakkını kendilerinde görürler.
Aynı bölgede Gürcü bir kadınsanız herkesin çalıştığı ücretin biraz daha altında ücrete razı olmak zorundasınız.
Mülteci bir kadınsanız Ankara’nın göbeğinde “şüpheli” bir şekilde yaşamınızı kaybettiğinizde “adli tıp raporu"nuz bile aylar sonra hazırlanır. Dosyanız kapatılır.
Trans ve mülteci bir kadınsanız darp edilme ihtimaliniz çok daha yüksektir, muhtemelen polise başvurduğunuzda transfobik söylemlere maruz kalırsınız.
Mülteci bir kadınsanız geri gönderme merkezlerinde şiddet görebilirsiniz; cinsel saldırıya uğrayabilirsiniz.
Urfa’da Suriyeli bir mülteci kadınsanız “Ülkesinde savaş var gelmiş buraya bizim erkeklerimizi ayartmaya çalışıyor” damgası yersiniz.
İstanbul’da mülteci Çinli bir kadınsanız sizi seks işçiliğine zorlayıp evinizi yakabilirler.
İstanbul’da Suriyeli bir çocuksanız defalarca cinsel saldırıya uğrayabilirsiniz.
Antep’te Suriyeli 13 yaşında göçmen bir çocuksanız kendinizden 20 yaş büyük bir erkekle evlendirilebilirsiniz.
Sakarya’da Suriyeli mülteci ve “güzel” bir kadınsanız eşinizle aynı fabrikada çalışan iki erkek eşinizin fabrikada olduğu zaman dilimini bilerek size cinsel saldırıda bulunabilir ve sizi, yanınızdaki bebeği ve karnınızdaki bebeği öldürme hakkını kendinde görür. Medya da cinsel şiddete uğramanızı "Suriyeli kadın güzelliği ile dikkat çekiyordu" diye haberleştirebilir; utanmadan.
İstanbul’da Bağcılar’da mülteci bir çocuksanız tekstilde herkes günlük 100-120 TL arası çalışırken siz 50-70 TL’ye çalışırsınız.
Mülteci bir ev işçisi kadınsanız sigortasız çalıştırılırsınız.
Mülteci bir kadınsanız "satılabilirsiniz", "kuma" olarak verilebilirsiniz.
Mülteci bir kadınsanız cinsel saldırıya uğradığınızda kimseye başvuramazsınız. Türkçe'yi iyi konuşamadığınızdan kendinizi ifade edemeyebilirsiniz.
Mülteci bir kadınsanız bir geri gönderme merkezinde işkence görme ihtimaliniz yüksektir.
Zengin bir ailenin evinde ev işlerine yardımcı olarak çalışıyorsanız patron sizi saatlerce darp edebilir sonra da pasaportunuzu alıp sizi başka başka şeylerle tehdit edebilir.
Mülteciyseniz hiç kimsenin oturmayacağı evlerde çok yüksek ücretlerle oturabilirsiniz. Ev sahibiniz de bu “iyiliğini” anlata anlata bitiremez.
Sonra bir gün bu ülkede “mültecilere sınırlara açmışlar” gibi bir duyum alan göçmen bir kadınsanız çocuklarınızı alıp bu ülkeden gitmek istersiniz...
Son bir cümle, bianet 2019 erkek şiddeti çetelesine göre, erkeklerin 2019'da öldürdüğü 328 kadından en az 19'u göçmen kadındı.
Yazının fotoğrafı
Manşet fotoğrafı Hacettepe Üniversitesi'nin Kasım 2019'da hazırladığı "Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması Suriyeli Göçmen Örneklemi Raporu"nu anlatan onedio.com'un haberinden.
Rapora göre, her 37 çocuktan biri, 5 yaşına ayak basmadan hayatını kaybediyor. Ölümlerin yüzde 81'i ise doğumdan sonraki ilk yılda meydana geliyor.
Şiddetsiz yeni bir hafta dileği ile...
(EMK)