Çağımızın hastalığı olarak adlandırabileceğimiz teknolojik ürünlerin hayatımızdaki yeri ve özellikle kendine özgü bir ideolojisinin olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, sürekli bir imge bombardımanı altında olduğumuz ve sloganlarla kendi gerçekliğimizi ve belki de benliğimizi ve bilincimizi her geçen gün biraz daha yitirdiğimizi yavaş yavaş değil hızlı ve şok bir anilikle kabullenmemiz gerekiyor.
Özellikle iletişim araçlarının bizim hayatımızı kontrol altında tuttuğu ve günlük programımızı bile düzenlediği gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Medya, uyaranı da var, öveni de...
Televizyonla başlayan, bilgisayar, cep telefonu ve İnternet'le devam eden son olarak da 3G teknolojisiyle bizi kuşatan iletişim teknolojisinin ve medyanın bizi nasıl yeniden yarattığını, bakış açımızı ve perspektiflerimizi nasıl kodladığını bilelim ya da bilmeyelim, farkında olalım ya da olmayalım, doğal bir felâket gibi bizi içine alıp istediği yere sürüklediğini görenler ve bizi uyaranlar yakın geçmişte, iletişim teknolojisinin tehlike ve tehditleri konusunda bizi uyarmış ve insanlık hafızasını ve hayatını bekleyen tehlikelere ve tehditlere dikkat çekmişlerdir.
Bununla birlikte iletişim teknolojilerinin faydasına inan ve adeta ona övgüler yağdıranlar da olmuştur. Bu konuda, en önemli vurguyu yapanlardan biri de, önemli iletişim kuramcılarından biri olan Marshall Mc Luhan'dır.
Global iletişim devrimi hakkında ilginç tespitleriyle dikkatleri üzerine çeken McLuhan'ın ilginçliği aslında tarihsel süreci yorumlayarak iletişimle kurduğu bağlantıdır. Tarihi süreçleri; Alfabe öncesi dönem, alfabenin keşfedildiği dönem ,elektrik ve elektroniğin keşfedildiği dönem olarak üç döneme ayıran McLuhan'a göre iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve yayılmasıyla birlikte insanların bir arada yaşayabileceği bir köy inşa etme imkânı doğmuştur ve insanlığı yeniden birleştirmiştir.
McLuhan: Sır kalmayacak, toplumlar gelişecek...
Küresel köy kavramının geliştirici olan, McLuhan, televizyonu, hiçbir şeyin sır olarak kalmadığı, gizliliğin ortadan kalkmasını sağlayan önemli bir buluş olarak görmüş ve toplumların, grupların değişiminin iletişim araçlarının ve biçimlerinin gelişmesiyle mümkün olacağına inanmıştır.
1966 tarihli bir röportajda kendisine "medya ve medyanın kültür üzerindeki etkilerine neden ilgi duyduğu" sorulduğunda Mc Luhan'ın yanıtı şu olmuştur:
"Medya çözümlemelerini son derece heyecan verici buluyorum çünkü insanları medya kadar çok etkileyen başka bir şey yok. Bu etkinin ölçütü şu soruda yatıyor: Kim medyadan etkileniyor? Günümüzde, en basit olayı bile herkesi etkileyebilecek bir hale getirecek yollar yarattık. Elektronik ortamların sonuçlarından biri de insanların bu ortama topluca dahil olmalarıdır."
"Küresel bir köyde yaşıyoruz ve sayımız durmadan artıyor.Aslında insanlar gazete okumuyorlar. Her sabah sıcak bir banyoya dalar gibi onların içine dalıyorlar. Büyük olmanın en hoş yanlarından biri küçük düşünme lüksüne sahip olmaktır. Araç mesajdır. Teknolojiler yalnızca insanların kullandığı icatlar değildir, insanları yeniden icat eden araçlardır. Anadil propagandadır. Ortam mesajdır" diyen McLuhan, iletişim teknolojisinin asıl niyet ve hedefinin altını kutsayarak çizmiştir.
Şunu unutmamak gerekir ki, anlamak, algılamak ve adlandırmak insan zihinsel sürecinin bir sonucu olmaktan çıkmış ancak elektronik sistemlerin ve dolayısıyla teknolojinin gelişmesiyle birlikte insan kendi vücudundan çıkarak bu elektronik dünyanın bir uzantısı haline gelmiştir.
Bilgisayar, TV, Internet gibi araçlarla birlikte normal algının elde edemeyeceği uyarıcıları teknoloji ile elde etmeye başlamıştır. Peki bu durumu bir kazanım olarak algılayan insanlık neyi kaybetmiştir? Bu sorunun cevabı nettir aslında; insanlık kendi gerçekliğini kaybetmiş ve teknolojinin ideolojisinin ve politikasının kurbanı haline gelmiştir.
Küresel Köy ile ideolojiler tabana...
Post modernizme baktığımızda bugün, metaforik olarak her şey eskiden olduğuna nazaran çok farklı ama bir o kadarda aynıdır. Bu noktadaki ağ coding-encoding ve decoding ağıdır. Bilginin oluşumunda iletişimin sağladığı algılama biçimimin temel nedenselliğini oluşturur. Extension of man ' konseptiyle birlikte, algının güçlenmesi ve yeni teknolojilerle birlikte insanın kontrol gücünü de arttırdığı iddia edilse de gerçekte bunun bir oyun olduğunu bilmekteyiz.
Şunu da unutmamak gerektir ki, Küresel Köy, politik olmasının yanında temel ideolojinin de tabana yayılması, doğu batı ikilemi ve keskinliğinin artması gibi durumlarla ilgili olarak da pek çok şey söylemektedir. Altını çizmek gerekir ki, Hybrid kültürün temelinde de 'Küresel Köy' vardır.
Altını çizmek gerekir ki; teknolojinin insanları nasıl birbirinin kopyası haline getirdiğini adeta dahili bir telefon hattı konumuna düşürdüğünü unutmamalıyız. Herkesin o hükümran ideolojinin bir uzatması, ilavesi ve eklemesi haline gelmesinin insanlığı nereye götüreceğinin bir kez daha irdelenmesi gerekmez mi?
İnternet'te bir dosyanın eklentisi olmak ya da televizyonda bir programın paralel telefonu konumunda olmanın neresi anlamlı eşitlikçi ya da küresel bir duruşun savunulabilir tarafı olabilir ki?
"Kölesel köy"leri artık mezra da olur...
Tüm bunları yan yana koyduğumuzda, teknolojinin dünyayı küresel bir köy haline mi yoksa aslında küresel dediğimiz şeyin temelinde yatan asıl niyetin, 'Kölesel Köy haline getirmek mi olduğunu binlerce kez daha düşünmenin faydalı olacağı kanısındayım. Uzak mesafeleri, yakınlaştırırken, beyin ve bilincimizin damarlarını da kısaltan ve işleyişini bozan, yönetmeyi kestirme yoldan halleden teknoloji ve onun patronları ve bu patronların sözcüleri ve yaygınlaştırıcıları kuşku yok ki, bir klan haline gelmiş ve insanlığın hayatını sömürmeye, onları birer alışveriş, ekran mahkumu, telefon ve bilgisayar tuşlarının kullanıcısı yaratıklara dönüştürmeye devam ediyorlar.
Postmodernizmin flat çocukları olarak bizler, teknolojinin ve özellikle de kitle iletişim araçlarının muhtaç haldeki bireyleri olarak hayatımıza biraz sakat, biraz kör ve çok fazlaca topal devam edeceğiz.
Çok iyi biliyoruz ki, iletişim teknolojilerinin politik ve ideolojik hedefinde, köy yaptıkları dünyayı yakın bir gelecekte mezra haline getirmek ve onu yakasından tutup, istediği yöne silkelemek var. (AB/EÖ)
* Adalet Bora, Bahçeşehir Üniversitesi, Sinema TV öğrencisi