Hapishanede sevinç ve hüznün birleştiği noktadır tahliye anları.
Sen yanı başındaki arkadaşını, dostunu, yoldaşını sokaklara uğurlamanın büyük sevincini yaşarken…
O tutsaklıktan kurtulmanın sevinciyle, ayrılmanın arkadaşlarını ardında bırakmanın hüznü bir arada yaşar.
Değişik zamanlarda çok farklı tahliye an’ları yaşadım.
Öyle sanıyorum ki, en zoru sevgilinden ayrılmakmış!
Yıllar önce altı aylık bir tutsaklığın ardından ömrümü Bayrampaşa Hapishanesi’nde bırakıp tahliye olmuştum.
Büyük bir kalabalıkla beni şebekeye kadar geçirmiş, oracıkta vedalaşıp, ayrılmıştık ömrümle.
17 Mayıs 2011’de de ömrüm beni ardında bırakıp sokaklara gitmişti.
Hiç değilse onun özgürlüğüne kavuşmasının sevinci bir başka olsa da...
On an onun yanında olmamanın ve hapishanede yalnız kalmanın yarattığı boşluğun bambaşka hüznüyle donattığını bire bir yaşadım.
Eskiden hapishanelerde tahliye uğurlamaları da bir başka olurdu.
Kısa ama keyifli uğurlama törenleri yapılırdı.
Marşlar, türküler söylenir, sloganlar atılırdı.
Şenliğe en son noktayı da tahliye olacak kişinin yapacağı veda konuşması koyardı.
Tahliye olacak kişi etrafını saran kalabalığa üzerine çıktığı sandalyenin üzerinde seslenirdi.
O an yürek atışları, kan dolaşımı hızlanır, heyecandan sesi titrer.
Ve çoğunlukla da, yardımına alkışlar, sloganlar koşardı.
O yıllarda tahliyecinin koğuş arkadaşları, yoldaşları hapishane ahalisine kaliteli sigara ikram ederdi.
19 Aralık katliamından sonra hapishanelerde birçok şey gibi tahliye törenleri de değişti.
Koğuş ve hücre kapılarının kilitli hali girdi araya.
Ve sadece koğuş ya da hücre sakinleriyle vedalaşma ile her koğuşun/ hücrenin sokaklara gönderdiği arkadaşının ardından tilili çekip sloganlarla uğurlaması kaldı geriye.
2010 Aralık’ında uzun tutuklulukla ilgili madde yürürlüğe konulduğunda Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishane’den tahliye olan Barış katıldığı bir radyo programında ayrılık anını anlatmış.
Yıllar sonra adımları özgürlüğe doğru yol alırken, ardında müebbet hapis cezası onaylanmış birini bırakmanın ağırlığını, zorluğunu dile getirmişti.
O zamanlar Kandıra 2 No’lu T Tipi Hapishane’deydik.
Barış’ı dinleyenler ömrüm gönderdiği mektubunda bu durumu tarif etmiş ve o an yazdığı dizeleri paylaşmıştı:
“Öyle ya / Bir kapı açılır/ Yürür gidersin/Zangır zangır üşür/Soğuk zindan/ Bilirsin/ Bir volkanik dağ/Bir yoldaş/ Tek kalacak/F Tipinde/Yüreğin nazlanır çaresiz/Dizlerin titremez/lakin / Yürür gidersin / Yalnız/ Ve sesiz/ Omuzlar/ Gölge bağrılan /Ağız sözleri/ Uçurum bakışlı/ Yeminler/ Zulanda/ Yürür gidersin öyle / Fütursuz” (İbrahim Çiçek, Kandıra 4 Ocak,2011)
Geçenlerde Ruken Heval örgüt üyeliği ve sahte kimlikten verilen hapis cezasını bitirdi ve tahliye oldu.
Tesadüf bu ya!
Tahliyeden bir gün önce konferans salonunda film gösterimi vardı.
Böyle bir an’da kim film izler ki?
Yıllar sonra ilk defa bir dostla, arkadaşla tahliye öncesinde böylesine kalabalık bir şekilde vedalaşma koşulunu yakalamıştık.
Sevgili Ruken bizleri hapishanede bırakacak olmanın üzüntüsü ve hüznüyle sık sık gözyaşlarına teslim olurken…
Bizler sevinç içinde onunla vedalaştık.
Her birimiz dışarı çıktığında bizim için yapmasını istediğimiz şeyleri bir biri ardına sıralayıp durduk.
Bu defa hakikaten çok şanslıydık!
Bir ara uzun süredir içeride olan ve daha önünde yatması gereken yıllar olan bir arkadaş gülümseyerek kulağıma eğilip:
“Eskiden tahliye olanların ardından ‘ben ne zaman gideceğim’ diye düşünüp, garip bir hüzün yaşar, üzülürdüm. Ama artık sadece seviniyorum” dediğinde…
Bir veda an’ını fotoğraf karelerinde ebedileştirip, keyifle koğuşa dönerken…
Dilimde ömrücanın dizeleri bir garip hüzünle girdim koğuştan içeri… (FE/EKN)
* Füsun Erdoğan, Gebze, Kadın Kapalı Hapishanesi