Öncelikle şu soruyu sormak gerek: Star TV kimindi? Neden TMSF'nin eline geçti?
Son seçimlerde en keskin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) muhalifi ama bir saman alevi gibi parlayıp sönen popülist-nasyonalist Genç Parti'nin (GP) Başkanı Cem Uzan'ın kurucusu ve sahibi olduğu Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı Star TV'ye, Uzan'ın yaklaşık 240 şirketiyle birlikte bir gecede resmi makamlarca el konuldu.
Uzan grubu Erdoğan'a muhalefeti çok pahalı ödemişti. Türkiye'de yasalarla teminat altına alınmış olan üstelik de ideolojik düzlemde hayati bir önem verilen mülkiyet hakkı, hem yasalara hem de meşruluğa aykırı bir şekilde bir operasyonla çiğnendi ve devlet Star grubuna el koydu. Bu operasyon salt Star grubuna yönelik değildi. Tüm medya işverenlerine hatta tüm işveren kesimineydi: "Bana karşı çıkma yoksa seni mahvederim..."
Meseleye özelleştirme tekniği ve hukuku açısından bakıldığında Avukat Fikret İlkiz'in bianet'e yaptığı değerlendirmeler yeterince açık. Bu alandaki yasal boşluk ve muğlaklığın yanı sıra elindeki gayrimenkul ve şirketleri bir an önce satıp paraya çevirmek isteyen TMSF ile radyo ve televizyon yayınlarını düzenleyen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) yapı, amaç ve statülerinde de önemli çelişkiler var.
Doğan Grubu: Oligopol'den monopole
Rekabet, anti-tröst gibi bir dizi kavram ve kurumun yerleştirilmeye çalışıldığı bu ülkede zaten bazı istatistiklere göre medyanın yaklaşık olarak yüzde 60'ını denetleyen Doğan grubu Star TV'yi de satın alarak, oligopol konumdan monopole geçmenin önemli bir adımını atmış oldu.
Salı günkü medyada henüz görmedim ama İkitelli çevresinde, başı sıkışınca ilk önce başvurulacak sihirli sözcük kulislerde duyuldu: "Milliyetçilik Doğan grubuna da lazım". Grup, açık artırmada Kanadalı bir şirketle yarışıp kazandığı için bu satın alıma yurtseverlik adı altında milliyetçi bir sos da ekliyor. Bu grup zaten petrol şirketinin bir ürününü "Yurtsever petrol" diye reklam ediyor. Bu da "Yurtsever medya" olsa gerek!
Meselenin en önemli boyutu siyasi ve doğrudan siyasi iktidarı ilgilendiriyor: Hükümet ve hatta devlet, medyada tekelciliğe karşı çıkmak istiyor mu? Bugüne kadar ki uygulamalar bu soruya olumsuz bir yanıt vermemize neden olmuş durumda. AKP iktidarı oligopol oluşturan bir kaç medya grubuyla arayı iyi tutarak kamuoyunda olumlu bir imaj sağlamaya çalışıyor.
Erdoğan'ın çeşitli konulardaki zaten cahil ve dar perspektifli danışmanları medya konusunda da şöyle düşünüyor olsalar gerek: "Doğan grubu genelde hükümet yanlısı, e Star'ı da alırlarsa o da hükümet yanlısı yayın yapar, biz de tek bir grubu denetim altında tutarak birden fazla medya organının olası muhalefetini önlemiş oluruz!" Bu parlak mantığın es geçtiği önemli bir nokta var: Kendi başına güç/iktidar olamaya teşne bir medya grubu, hükümete karşı tutum almaya kalktığında bunu bir değil 3 televizyon kanalı ile yapacaktır.
Çoğulculuk ve emek?
Star TV'nin Doğan Grubuna satışının medya alanında çokseslilik/çokrenklilik ve/veya çalışanlar açısından getirdikleri ve götürdüklerine baktığımızda, elde var sıfır. Doğan Grubu zaten bu ülkenin en büyük medya grubu olarak genel yayın politikalarında kamu çıkarını değil özel çıkarı savunuyor, toplumu değil devleti savunuyor, muhalefeti değil çeşitli iktidarları destekliyor. Bu eğilim Star TV ile daha da geniş bir alana yayılacak.
Şimdiki Star çalışanları endişeli. Medya alanına girişi ile meslekte sendikaya karşı acımasız bir savaş verip kazanmış olan Doğan Grubunun zaten Star çalışanlarına bir umut vaat ettiği yok.
Doğan Grubunun bir yetkilisi Star TV'nin "Sanat kültür eğlence spor" ağırlıklı bir yayın yapacağını belirtiyor. Bu özel alanların isimlerinin hiç bir önemi yok. Bu dört alanda Kanal D ya da CNN Türk'ün ana politikalarından farklı bir yayıncılık anlayışı söz konusu mu? Bu konuda hiç bir umut verici işaret yok.
Bu hengamede bir de Deniz Baykal kalkmış "memnuniyetini" belirtmiş . Türkiye her alanda zaten Deniz Baykal'ın değerlendirme ve yönlendirmeleriyle yaşamını sürdürüyor değil mi? Baykal'a göre, Star TV'nin hükümetin denetiminden çıkıp "adı sanı belli ve Türkiye'nin en büyük medya" kuruluşuna geçmesi olumluymuş. Neden ki? Türkiye'nin en büyük medya kuruluşu sanki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yanlısı mı? TMSF üzerinden hükümet kontrolü ile Doğan grubunun organik çıkarları açısından bakıldığında grubun hükümete bağımlılığı arasında çok mu fark var?
Son 2 nokta: Bu 306.5 milyon dolar Doğan grubu tarafından nakit olarak ödenecekmiş. Devlet acaba bu fırsatlardan yararlansa, hem vergi geliri açısından hem de iş dünyasında şeffaflığı geliştirmek adına bu kadar yüksek meblağların köken ve kaynaklarını araştırsa ne kadar iyi olur değil mi?
Her işlem ve olguda benim temel kriterim kamu çıkarı, yurttaş yararı. Star Uzan'dan TMSF'ye TMSF'den Doğan grubuna geçti. Bunda kamunun çıkarı ne? Yurttaşın yararı ne? (RD/EK)