Sylvia Galmot’un sergisi ve kadına uygulanan şiddet!
Bu hafta geçen yıldan kalan iznimi kullandığım için sözde tatildeyim, hiçbir yere gidilemeyen bir “tatil”, halbuki yakın arkadaşım olan Chantal’ın Lot bölgesindeki bahçeli, kırsal kesimdeki evine gitmeyi tasarlamıştım ama 100 km sınırlaması olunca Paris’te kaldık.
Metroya binmek yerine Paris’i maskemi ve güneş gözlüklerimi takmış bir halde yürüyerek gezmeye karar verdim. Eski Adalet Sarayı’nın önüne geldiğimde ince siyah, beyaz, devasa kadın resimleri görünce merakla durdum ve anlamaya çalıştım. Saydım 28 kadın fotoğrafı vardı, yakından baktıkça bir çoğunu tanıdığımı fark ettim.
Fotoğraf sanatçısı Slyvia Galmot değişik kesimlerden gelmiş ama ortak özellikleri kadına karşı şiddet mücadelesinde yer alan 28 kadının portresini çekip tarihi Adalet Sarayı‘nın demirlerine aşarak yeni bir manifesto şekli bulmuş.
Mart 2018’de de “Paris bir kadındır” adıyla bir sergi açmıştı Sylvia Galmot ve genel olarak kadın portrelerinde çok çok başarılı.. En çok da Parisli kadını konu almış. Ama bu yıl mart ayında başlayan Adalet Sarayı’nın önündeki sergi başka bir boyutta.
Paris Match dergisine verdiği söyleşide Sylvia Galmot şunları söylüyor: “Bütün diğer kadınlar içinde umut kaynağı olan bu kadınların portrelerini çekip buraya astım, çünkü adalete güveniyorum.”
Fotoğraflar siyah beyaz, neden 28 olduğuna gelince, kadınların 28 günde bir adet görmesi sembolü kullanılmış.
Kimler bu kadınlar? Hayatın değişik kesimlerinden geliyorlar: Oyuncu, doktor, psikiyatr, akademisyen, hakim, avukat.
İçlerinde yakın arkadaşım, kadın doğumcu, Lübnan kökenli Ghada Hatem var, Ghada’nın Paris’in Saint Denis banliyösünde kurduğu Kadınlar Evi (Maison des femmes de Saint Denis) şiddete uğramış kadınları ağırlıyor ve onları hayata kazandırmaya çalışıyor.
Yine sinema oyuncusu Sandrine Bonnaire var kadında şiddete karşı başında ve sosyal medyada aldığı duruşuyla ve yine kadınlara el uzatan “La maison des âmes” in kurucuları arasında aynı zamanda
3 Eylül ile 25 Kasım arasında Fransa yapılan toplantılar (Grenelle) sırasında kadınlara eşlerince uygulanan şiddete çözüm aranmıştı, ama biz dayak yiyen kadın imajından çıkmak istedik, “çünkü hayat boyu ezilen olunamaz”, bu kabul edilemez diyor adalet bakanlığında önemli bir yeri olan yüksek hakim Isabelle Rome, onun fotoğrafı da 28’in içinde.
Korkulmayan zorba yenilmiş zorbadır
Sergide dayanışma önemli bir öğe olarak hep öne çıkarılıyor: Dominique Guillien İsenmann, Kadın dayanışması 3919 Derneği Başkanı da bunu şöyle ifade ediyor: “Diğeri sayesinde kurtulanabilinir” söylemiyle dayanışmanın önemini vurguluyor.
3919 şiddete uğrayan kadınların aradığı numara…
Bu kadınlardan Marie France Hirigoyen da şöyle diyor: Korkulmayan zorba yenilmiş zorbadır.
Psikiyatrist Marie France şiddete uğrayan kadınların yaşadığı etki altında kalma mekanizmasını ortaya döken yazılarıyla da tanınıyor.
Caroline Viğneaux avukatlığı bırakıp humorist oldu ve feminizm konusunu işliyor. 28 porteden biri de o: Feminizm sadece kadınların hikayesi değil, insanlığın hikayesidir diyor.
Adli Tıp profosörü ve SOS Kadın Derneği başkanı Liliane Dalığand’ın kadınlara şiddet üzenine önemli kitapları var: “Yaralı, umutsuz, tecavüze uğramış ve sessiz ; kabul edillip dinlendiğinde, elinden tutulduğunda şiddete uğrayan kadın özgürlüğün yolundadır.
Mart ayı boyunca bu sergiye ev sahipliği yaparak ve gençlikten sorumlu adalet kurumları ve hapishanelerde dahil olmak üzere bütün adalet kurumlarında eşitlik kahvaltıları düzenleyerek erkek şiddetine kadına karşı şiddete duyarlı hale getirmeye çalışıyor çalışanlarını Adalet Bakanlığı.
Yine aynı tarihlerde yani 8 Mart’ta ziraattan ve yiyecekten sorumlu bakanlık kadının tarımdaki yeri, bunun korunması ve kadının varolduğu mesleklerin propagandasının yapılması konularında çabalarını yeniledi.
İçişleri Bakanlığı tiyatro, fotoğraf yarışması ve eşitlik köyünün yapımı gibi projelerle kadına ilişkin prototipleri, o, yargıları kaldırmaya yönelik programlar düzenledi. Karakollarda eşinden şikayete gelen kadına nasıl davranılması gerektiği ve şikayeti nasıl değerlendirmek gerektiği konuları uzun uzun tartışıldı.
Yine ekonomi ve finanstan sorumlu bakanlık 2020-2022 döneminde 3. Kadın Erkek Eşitliği programıyla bu konuda hassasiyet geliştirmeye çalışırken, iş hayatında cinsiyet ayırımının daha iyi tanınması için eğitim programları teklif etti.
Bütün bunlar kadında şiddeti ortadan kaldıramıyor maalesef, ama önemli adımlar, önemli inisiyatifler. Bu sağlık krizi sırasında kadına yönelik erkek şiddetinin en az yüzde 45 arttığı söyleniyor. Güvenlik güçleri bu oranda daha fazla müdahaleleri olmuş.
Yine kadına şiddetle ilgilenen derneklerinden gelen bilgilere göre kadınlar kocalarının şiddetinin karantina döneminde çok arttığını eskiden haftada iki kere şiddete maruz kalırken karantinanın son haftalarında her gün dayağa maruz kaldıklarını ifade ediyorlar.
Komşuların bağrışlar ve ağlamalar üzerine polisi arayıp yardım isteme oranları da yüzde 25 oranında artmış yine bu dönemde.
3919 derneğinin sorumlularından Françoise Brié, fiziksel ve psikolojik ve seksüel şiddetin çok arttığını istenilmeyen , maruz kalınan hamileliklerden korktuklarını ifade ediyor.
Bütün bunlara rağmen umut olabilecek şeyler var tabi ki Paris bölgesinde şiddete uğrayan 60 kadar kadına yeni yerleşim yeri ve eşinden uzaklaşma olanağının bu örgütlenme ağlarının ifade ediliyor. Kapalı öğrenci yurtları da dahil olmak üzere. Marsilya’da ise bu sorunla karşılaşan 40 kadar kadın Marsilya spor takımının eğitim kamplarına yerleştirilmişler.
Yine de toplumda konuya bir hassasiyet başladığı kesin ama bu ne zaman daha etkili bir çözüme dönüşecek sorusunun şu an cevabı yok gibi!
Oyuncu Sandrine Bonnaire, yüksek hakim Isabelle Rome ve Oyuncu Alexandre Lamy serginin önünde…
Kadınlar Paris sokaklarındaFransa’da kadın haklarının savunucularından olan Simone Veil, kürtajın serbest bırakılmasını mecliste sağlık bakanı olarak savunurken birçok erkek milletvekili tarafından “orospu” diye yuhalanmıştı! Bu duvar afişi ona bir atıf : Özgürlük, yasallık , kadınlık Cesar film ödülünün tecavüz hükümlüsü Roman Polanski ye verilmesini protesto eden bir afiş! TIKLAYIN / César'lar: Artık Kalkıp Gidiyoruz, Haykırıyoruz, Canınız Cehenneme | |
Olympe de GougesOlympe de Gouges, Fransız devriminin ürünü olan insan hakları bildirgesini örnek alarak,v5 eylül 1791 kadın hakları ve vatandaşlık hakları bildirgesini yazdı ! Feminizmin ilklerinden kabul edilen Olympe aynı zamanda politik bir kadındı ve bunu 45 yasında Pariste giyotinle öldürülerek ödedi! Aynı zamanda siyahların köleliğine karşı da savaştı... | |
(ÇCŞ/ APA /DB)