Meksika'daki Oaxaca direnişini yerinden izleyen akademisyen arkadaşım Bilgesu Sümer, yerli halka neden direndiklerini sormuştu. Temsilcilerin kendisine verdiği cevap halkın haklı direnişi özetler gibiydi: Onların bize reva gördükleri adaleti yeterince gördük, artık kendi adaletimizi istiyoruz!
Bugün Diyarbakır'ı Oaxaca'nın arzusuna ortak eden halkın kendi adaletini istemesinden başkaca bir şey değil. Bunun için KCK davasıyla birlikte eskimemiş bir dileği çoğaltır gibi, yine ve yeniden yüksek sesle haykırmanın zamanı: Artık sizin adaletinizi istemiyoruz. Kendi adaletimizi istiyoruz!
Çünkü sizin adaletinizde;
İdamlar, infazlar, katliamlar var.
Sizin adaletinizde, yakılmış köyler, yıkılmış kasabalar, asker ve korucularınızca tecavüze uğramış kadınlar var.
Sizin adaletinizde, coplanmış, kurşuna dizilmiş, solcu diye yaşı büyütülüp idam edilmiş çocuklar var.
Sizin adaletinizde, bırakın canlısına, ölüye bile işkence var.
Sizin adaletinizde, zamanaşımıyla korunan katiller var.
Sizin adaletinizde, cop var, tazyikli su var, biber gazı var...
Sizin adaletinizde, anadiliyle sanatını icra etmek isteyenlerin sürgünü var.
Sizin adaletinizde, tekçilik, tahakküm ve toptan inkar var.
Sizin adaletinizde, sanata, edebiyata, bilime ve dine ve vicdana saygısızlık var.
Sizin adaletinizde, sizden olmayana zulüm var.
İsterseniz kusura bakın, ancak bu gerçeği değiştirmiyor. Maalesef sizin adaletinizde inatçı bir faşizm var.
Biz, sizin bu kokuşmuş, çağın gerisinde kalmış, halkın ve hayatın gerçekleriyle örtüşmeyen adaletinizi istemiyoruz. Kürt kardeşlerimizi serbest bırakın.
İzin verseniz de vermeseniz de biz kendi adaletimizi istiyoruz.
Vicdanları kanatmayan, halkın ve hayatın gerçeklerine uzak düşmeyen, hakkın gözetilerek yerine getirildiği adaleti, kendi adaletimizi istiyoruz. Sizin haklı ile haksızı ayırmayan, katilleri dışarı salan adaletiniz sizin olsun. Biz hukuk kurallarına uygun düşen evrensel adaleti, kendi adaletimizi istiyoruz. Kürt kardeşlerimizi serbest bırakın.
12 yaşındaki Uğur Kaymaz'a 13 kurşun sıkan katilleri temize çıkaran, Kemal Türkler'in katillerini zamanaşımıyla kollayan, Susurluk'un karanlık güçlerini hakka ve hukuka uygun yargılayamayan, hücre evi diye solcu öğrencileri katleden polisleri aklayan, Hrant Dink'in gerçek katillerini koruyan adaletiniz sizin olsun.
Cemaat ve devlet ideolojisine sırtını dayamış adaletinizi istemiyoruz.
Biz kendi adaletimizi, inandığımız halkın ve hakkın ve kimsenin itiraz etmeyeceği adaletimizi istiyoruz. Kürt kardeşlerimizi serbest bırakın diyoruz.
Gücümüzü, "Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez" diyen Monteigne'den, "Devletin hazinesi adalettir" diyen Konfüçyus'tan, "Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır" diyen Hz. Muhammed'ten, "İyi olmak kolaydır, zor olan adil davranmaktır" diyen Victor Hugo'dan ve en önemlisi adalet için mücadele veren ve bu uğurda bedel ödemeyi göze alan halktan alıyoruz.
"Adalet mülkün temelidir" sözünün altında karar kıyıcılar olan sizler de şayet katilleri değil, memleketi korumak ve kollamak da geç kalmak istemiyorsanız bir de Timurlenk'in, "Memleketler kılıçla alınır, lakin adaletle muhafaza edilir" sözüne kulak veriniz. (FA/EÖ)