Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (UNDP) projelerinden biri olan "Demokratik Yönetişim" çerçevesinde Ankara'da "Kadınların Yerel Siyaset ve Karar Almaya Katılımının Arttırılması" başlığı altında yapılan toplantıya İzmir-Konak Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı olarak katıldım.
Yurtiçi ve yurtdışından kadın parlamenterler, yerel yönetim ve kadın kolları, STK temsilcileri, akademisyenler, yerel yöneticiler, yaygın medya temsilcileri, BM Türkiye Ofisi temsilcileri, Kadın Forumu ve proje paydaşları katılımcı listesini oluşturuyordu.
Açılış konuşmalarında kadınların için siyasete katılımının talep edilmesi gereken bir hak olduğu vurgulandı.
Hak, "fırsat ve sorumluluklardan eşit olarak yararlanmak" şeklinde tanımlandı. STK'ler arası koordinasyon ve işbirliğinin önemi, kadın adayların finanse edilmesinin gerektiği söylendi.
İsveç örneği
AB Komisyonu Adalet ve içişleri eski üyesi, Eşitlik İşleri Avrupa ilişkileri ve Dış Ticaret İsveç eski Bakanı Anita Gradin toplumsal cinsiyet eşitliğinin, sosyal yapı içinde kadın ve erkeğin eşitliği anlamına geldiğini; bunun İsveç'te sağlandığını; örneğin yeni kurulan şirketlerin yüzde 31'inin kadınlar tarafından kurulduğunu anlattı.
UNDP Türkiye Proje Sorumlusu Aslı Şahin, yaptıkları kamuoyu araştırmasının sonuçlarını paylaştı.
Beş seçmenden birinin desteklediği partinin kadın sorunlarına yaklaşımından memnun olmadığını, siyasetin erkek işi olarak görüldüğünü; eğitim seviyesi, ilgisizlik, siyasi donanım eksikliği, desteksizlik (manevi-ekonomik) ve en önemlisi siyasi partilerin işleyişinin kadınların siyasete olan ilgisini azalttığını söyledi.
Bu sorun kadın birlikteliği, ekonomik güçlenme ve erken yaştan itibaren alınan eğitimlerle ve siyaset akademileriyle aşılabilir, dedi.
Reklamlardaki "İşim evim" diyen kadın
KA-DER Ankara Politikalar Sorumlusu İlknur Üstün, BM'ye göre, kadın milletvekili sayısında kritik eşiğin yüzde 33 olduğunu; Türkiye'de ise bu oranın yüzde 9 olduğunu belirtti.
Üstün, "erkekler kulübü gibi çalışan siyasi partilerin kadının yerini mutfak olarak gördüklerini, medyanın da bunu pompaladığını" söyledi.
"Kocasını öperek işe yollayan kadının, havlusunu, çarşafını, perdelerini koklayıp okşayarak 'evimde mutluyum ben' dediği reklam filmi"ni anımsatan Üstün "Yani kadın değil karar mekanizmalarında, siyasette yer almak, işe bile gitmemeli. Oysa kadın sorunu kadınların değil, toplumun sorunudur" diye ekledi.
"Kadınlar siyasete katılsın ama karım değil"
HABİTAT için Gençlik Derneği Genel Koordinatörü Başak Saral "Erkeklere, 'kadınlar siyasete katılsın mı?' diye sorulduğunda 'evet' diyorlar. Peki 'Karınız siyasete katılsın mı?' sorusuna cevapları nedense 'hayır' oluyor" dedi.
"Yerelde olumlu rol modellerin (kadın parlamenterler, muhtarlar) ön plana çıkarılarak görünür olması, yol açıcı olacaktır."
DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, "Erkek siyasetçiler seçimlerde 'kadınla kaybederiz' diyorlardı. Evet, kaybedeceklerdi ama erkek iktidarını" dedi, "fermuar sistemi"nin yani listelerde bir kadın bir erkek şeklinde sıralamanın olması gerektiğini aktardı.
Kahve arasında Bayındır'a "Burada ve parlamentoda farklı siyasi partilerden milletvekili olabilmiş kadınlar var. Ancak hepsi farklı görüşleri nedeniyle, farklı yerlerde oturuyorlar. Parlamentoda ortak paydada buluşup bir araya gelebiliyorlar mı?" diye sordum. Parlamentoda kadın vekillerin bir araya gelemediklerini üzüntüyle öğrendim.
Sık sık dile getirilen, etkin kampanyalarla kadının daha etkin roller alabileceği ve KA-DER'in Genel Seçimler öncesi yürüttüğü "bıyıklı kadınlar" kampanyasının çok etkili olduğuydu. Ayrıca şöyle bir kampanyadan da söz edildi.
"Sokaklarımız çamurlu, çünkü kadın belediye başkanımız yok... Işıklar yetersiz, taciz var, pazarlar temiz değil, çünkü kadın belediye başkanımız yok..."
Medya için öneriler
İsveç Televizyonundan Judith Ek medyaya dair önerilerde bulundu. "Patron desteği, baş redaktörün kadın olması, haber yapılırken kaç kadın kaç erkekle görüşüldüğüne dair sayım yapılması, her konudaki kadın uzmanların listesine sahip olunması, haber odasında her kademede kadın olması..."
Dört ayrı gruba ayrılarak yapılan çalıştayda, "Basında Kadın" tartışıldı. Yaygın medyada, kadının magazin yönünün ön plana çıkarılıp, önemli bir konunun bile "sabun köpüğü" haline getirildiği konuşuldu. Örneğin Güldal Mumcu'nun Meclis Başkan Yardımcılığı değil ayakkabıları, kıyafetleri haber oluyor.
Radikal Gazetesinden Murat Yetkin toplantı başladıktan sonra, bir not yollayarak katılamayacağını belirtince tepki topladı.
Posta Gazetesinden Yazgülü Aldoğan "Toplumda ne varsa gazetelerde de o vardır" dedi.
"Sağ üst köşede mutlaka bir güzel kadın vardır. İkinci sayfa magazin sayfası. Sonra mağdur kadın haberleri... Ekonomi sayfasında kadın yoktur ama TÜSİAD Başkanı kadın olduğundan var. İç politikada zaten kadın yok. Sağlıkta uzman olarak kadın yoktur görüntüsü vardır, sporda Süreyya ve Elvan'dan başkası yok. Arka sayfa güzeli de satış için vardır." Bu sözler tepki topladı ama gerçekleri dile getirdiğini de herkes biliyordu.
Bu toplantıda beni en çok etkileyen gençler oldu. Daha büyük yaş gruplarıyla çalışmaya alışık olduğumdan, gençlerin heyecanı, bilgi birikimi, dinamizmi beni çok mutlu etti.(LŞ/EZÖ/EÜ)
* Latife Şencan, sosyolog.