Silahtan sandığa : Kolombiya'da M-19'un barışı

Kolombiya tarihine baktığımızda çok farklı barış süreci deneyimleri ile karşılaşıyoruz. Son yıllarda özellikle toprak reformu için mücadele eden FARC (Fuerzas Armadas Revolucionarias de Colombia - Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) ile devlet arasında imzalanan barış anlaşması ve silah bırakma kararı büyük ses getirmişti.
Yarım yüzyılı aşkın süredir silahlı mücadele veren FARC anlaşma sonrası siyasi bir partiye dönüşse de silah bırakan gerillalara yönelik suikastlar ve tekrar silahlanma kararı alan komutanlar sebebiyle barışın başarısı da tartışılır olmuştu. Öte yandan ELN (Ejército de Liberación Nacional - Ulusal Kurtuluş Ordusu) de son on yıllarda birden fazla kez Kolombiya Devleti ile masaya oturmuş, ancak herhangi bir sonuç elde edememişti.
Her ne kadar bugünlerde adı pek anılmasa da M-19 gibi örgütlerin de geçmişte son derece dikkat çekici barış süreçleri var. Örgüt ismini yolsuzluk iddiaları ile gündeme gelen bir seçime karşı verilen 'silahlı' bir tepkiden alıyor. M-19, 1980'lerin sonlarına doğru silah bırakarak parlamenter bir harekete evrilir. Bu sürecin lideri örgütün karizmatik ismi Carlos Pizarro Leongomez'dir. Silahını bırakır bırakmaz başkanlık seçimine adaylığını koyan Pizarro'nun toplumda yarattığı yankı anketlere de yansır. Sonunu da bu 'popülerliği' getirir; seçimlerden çok kısa bir süre önce öldürülür. Ancak M-19'un diğer isimleri, o günlerden bugünlere ülke siyasetinde önemli roller alırlar. Bunun en çarpıcı örneği eski bir M-19 militanı olan mevcut Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro. Kendisinin geçtiğimiz 1 Mayıs'a M-19 bayrağı ile katılması ülke gündemine oturmuştu.
İşte bu sebeple M-19'un yaşadığı barış süreci, her açıdan farklı görülebilecek bir tarihsel izlek sunuyor. Pizarro'ya suikast düşünüldüğünde şüphesiz kanlı, hatta 'başarısız' olarak değerlendirebileceğimiz bir barış süreci. Ancak ülkenin tarihinde başkanlık koltuğuna oturmayı başaran ilk sol kanat isim, düşünüldüğünde 'başarılı' olduğunu söyleyenler de var.
Belki bize 'başarılı' veya 'başarısız' gibi keskin bir yanıt vermeyecek olsa da, M-19'un evrimi ve yürüttüğü barış süreci ufuk açıcı olabilir. Gelin Pizarro suikastı üzerinden giderek şiddetli bir toplumsal mücadele tarihine sahip Kolombiya'nın barış süreçleri tarihindeki bu sürecin detaylarını inceleyelim.
Farklı bir yol
Bir mücadelenin araçlarındaki değişimleri konuşmadan önce, o mücadeleyi yaratan atmosferi tanımak gerekiyor. 'Sondan' bahsetmeden önce ise kabaca 'başlangıcı' konuşmalıyız.
Tam adı Movimento 19 de Abril yani 19 Nisan Hareketi olan örgütün kuruluşu 1970 yılındaki başkanlık seçimlerine dayanıyor. 19 Nisan'da düzenlenen seçimlerin 'reformcu' olarak görülen adayı Gustavo Rojas Pinilla, sonuçları 'şaibeli' bularak protesto eder. Bu durum özellikle kimi genç ve şehirli kesimlerde ciddi bir hayal kırıklığı yaratır. M-19 da bu hayal kırıklığının bir sonucu olarak ortaya çıkar.
Örgüt ideolojik ve toplumsal taban olarak Kolombiya'daki diğer önemli gerilla hareketlerinden daha farklı bir çizgi benimser. Köken itibariyle Sovyetler Birliği'ne daha yakın olan Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri (FARC) oldukça kitlesel bir harekettir. Siyasi olarak kendini Marksist-Leninist olarak tanımlayan ve Küba modeline daha yakın Ejercito de Liberacion Nacional (ELN) de ciddi bir etki alanına sahiptir. Ancak M-19, diğer örgütlerden daha 'şehirli' bir tabana sahiptir. Ayrıca siyasi olarak her iki modeli de reddeden, daha geçişken modeller öne sürer. Bu sebeple M-19'u siyasi spektrumun kategorik olarak sol yanında tanımlasak da genel itibariyle popülist söyleme sahip Bolivarcı bir hareket olduğunu söyleyebiliriz.
Anonim ilanlar ve müzeden çalınan kılıç
M-19, kuruluşundan itibaren ülke çapında ses getiren sansasyonal işlere imza atar. Her şeyden önce örgüt, resmen kuruluşunu ilan etmeden önce 1974 yılında gazetelere dikkat çekici ilanlar verir: “Parazitlere ve kurtçuklara karşı, M-19'u bekleyin”, “Unutkanlık ve hafıza kaybına çare, M-19'u bekleyin” ya da “Yaralarınızı M-19 iyileştirecek, bekleyin” gibi basit fakat kesinlikle göz alıcı ifadeler süreli yayınlarda boy gösterir.
Anonim olmanın gizemiyle dikkatleri üzerine çeken M-19'un kuruluş eylemi, gerçekten de ses getirir. Latin Amerika'nın ünlü devrimci figürlerinden Simon Bolivar'ın (1783-1830) kılıcı, 'Türk' lakaplı Álvaro Fayad (1946-1986) komutasındaki gerillalarca müzeden çalınır. Örgüt daha sonraki propagandalarını bu kılıcı kullanarak yaparlar. Kılıç barış sürecinden sonra, 1991 yılında tören eşliğinde iade edilecektir.

Barış masasında eylem
M-19'un aktif mücadele dönemi çok uzun olmasa da, silah bıraktığı tarihe kadar isminden söz ettiren pek çok eylem gerçekleştirir. En büyük eylemlerden birinin barış masasının ilk kurulduğu tarihten sonra gerçekleşmiş olması da önemlidir.
Nisan 1983’te Kolombiya’da Belisario Betancur hükümeti ile M-19 çeşitli barış görüşmeleri konusunda anlaşır. Ancak örgütün lideri Jaime Bateman Cayon, Panama’da düzenlenecek barış görüşmelerine giderken bir uçak kazasında ölür. Yine de taraflar gerilla hareketinin gelecekte silahsızlandırılması planında ve ateşkeste mutabakata varır. Ancak ordu bu anlaşmaya yanaşmayarak M-19’un lider kadrosuna bir dizi saldırıda bulunur: 22 Ağustos’ta örgütün önemli isimlerinden Ivan Marino Ospina’nın öldürülüşü gibi. Bunun üzerine ‘Betancur’un ülkedeki barış arzusuna ihanet ettiğini’ gerekçe gösteren M-19’un 35 kişilik bir gerilla grubu, başkent Bogota’daki Adalet Sarayı’nı ele geçirir, yaklaşık 300 avukat, savcı, hâkim ve yargıcı rehin alır. Görüşme talepleri sonuçsuz kalınca ordu şiddetli bir operasyon düzenler, herkes katledilir.
Silahtan sandığa hızlı geçiş
Dağılan masa, M-19, başına geçen karizmatik lider Pizarro ile birlikte yeniden kurulur. FARC'ın içerisinden kopup M-19'un kuruluşuna katılan isimlerden biri olan Pizarro önderliğinde örgüt Kolombiya hükümetiyle 1989 yılında bazı garantilerin verilmesi kaydıyla silah bırakmayı kabul eder. Böylece hükümetin genel affıyla birlikte siyasi partiye dönüşerek ismini Demokratik İttifak – M19 (AD-M19) olarak değiştirir.
Pizarro'yu bu karara iten nedenlerden biri de son yıllarda toplumsal tabanda edindiği popülarite ve destek zeminidir. Zaten silah bırakma anlaşmasının hemen ardından 1990 seçimlerinde Kolombiya Devlet Başkanlığı'na adaylığını açıklar. Özellikle hitabetiyle Kolombiya toplumunun beğenisini kazanan Pizarro'nun kampanya videosu da gayet net bir mesaj taşır: Silahını belinden çıkartıp Kolombiya bayrağına sarar, daha sonra halka seslenir.
Anketlerde oldukça başarılı bir grafik çizerken Pizarro paramiliterlerden, uyuşturucu kartellerinden ve sağcı gruplardan yoğun ölüm tehditleri alır. Kampanya sırasında uçakla Bogota'ya dönerken uçakta tetikçi Gerardo Gutiérrez tarafından vurulur.. Fakat tetikçi de uçaktaki korumalar tarafından vurulur. Suikastın ardından hayatını kaybeden Pizarro'nun cenazesi, Bolivar'ın kılıcını çalma eyleminin gerçekleştirildiği Quinta de Bolívar'a götürülür.
Pizarro'nun ölümü Kolombiya toplumunda büyük bir şok etkisi yaratır. Seçimlerde M-19'u Antonio Navarro Wolff temsil eder ve Pizarro'nun yokluğuna rağmen yaklaşık %13 gibi hatırı sayılır bir oy alır. (M-19 döneminde bir çatışmada bacağını kaybeden Wolff, daha sonra siyasi hayatına devam edecek, Sağlık Bakanlığı, Valilik, Senatörlük gibi görevler alacaktır).
Devlet başkanı M19 bayrağı ile 1 Mayıs alanında
M-19'un 'geçiş' dönemi Pizarro'nun suikastıyla birlikte kana bulansa da örgütün kadroları bir şekilde ülke siyasetinde rol oynamaya devam eder. Bugün itibariyle en önemli isim elbette 2022 yılında Kolombiya Devlet Başkanı seçilen Gustavo Petro. Sol tandanslı devlet başkanı görmeye alışık olmadığımız, ABD'nin ve paramiliter güçlerin söz sahibi olduğu bir ülke olan Kolombiya'da Petro'nun başkanlığı her şeye rağmen tarihsel bir olaydır.
Henüz 17 yaşındayken M-19'a katılan Petro, kod adı olarak Gabriel García Márquez'in Yüzyıllık Yalnızlık romanından esinlenerek 'Aureliano’ ismini seçer. El Pais’te yer alan bir habere göre ‘M-19’un Petro’yu zeki olduğu için örgütlediği’ söyleniyor ve ‘sıska ve yüksek seviye miyop oluşu nedeniyle’ farklı görevler verildiği ima ediliyor. Başkanlık dönemi boyunca sık sık gündeme gelen M-19 mirası hakkında Petro, özellikle örgütün eylemlerine yer yer eleştirel yaklaşır. Ancak kendi yorumladığı şekilyle mirasını sahiplenir. Öyle ki Petro, geçtiğimiz 1 Mayıs gösterilerine elinde M-19 bayrağı ile katılır. Bu da haliyle ülkenin özellikle muhafazakar kanadından tepki toplar.
Kolombiya'daki barış süreçlerini incelerken indirgemelere yaslanan sığ yorumlar yapmaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü başarılı ve başarısız gibi adlandırmalar yeterli olmayabilir. M-19 örneğinde Pizarro'nun ölümü şüphesiz bize bu barış sürecinin kılçıksız olmadığını gösteriyor. Ancak kimileri çıkıp uzun vadede 'başarılı' olduğunu, çünkü M-19'un, suikasttan otuz sene sonra da olsa Petro'yu bir şekilde başkan yaptığını ileri sürebilir. Evet, Kolombiya her ne kadar daha özel bir yere sahip olsa da Latin Amerika siyaseti, özellikle son 20-30 yıldır eski gerilla kökenli devlet başkanlarına oldukça alışık. Önemli olan biyografik bir kökene sahip olmak değil, o kök ile kurulan ideolojik ve siyasi ilişki.
Diğer tarafın Kolombiya devletiyle ile masaya oturan herkes, M-19 gibi bir sürecin içerisinden geçmiyor. 1980'lerde aynı şekilde Betancur yönetimiyle bir barış müzakeresi yürüten FARC, kademeli olarak 'siyasi partileşme' adımı atar. İlk adım olarak hem Kolombiya Komünist Partisi hem de FARC'dan önemli isimlerin katılımıyla Union Patriotica (UP) isimli legal bir parti kurulur. UP'nin deneyimi başlı başına bir yazı konusu olmayı hak ediyor. Zira bu ‘düze çıkma’ hamlesi kanlı biter, hareketin pek çok ismine suikast düzenlenir, özetle barış süreci fiilen ‘ihanete’ uğrar.
Bu noktada sular bulanıklaşıyor. Seyreltmenin ise tek bir yolu var, o da kişisel ideolojik yaklaşımlarla yola devam etmek. Aksi takdirde 'başarıyı' ve 'başarısızı' görmek her zaman o kadar kolay değil.
Bize düşen ise mümkün oldukça çok örneği inceleyerek önümüzdeki pusu dağıtmaya çalışmak.
Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler
Kolombiya'nın barış süreçlerine dair daha fazla bilgi arayanlar, YouTube'da yayınlanan Kolombiya'da Barış Süreçleri serisine göz atabilir.
https://youtu.be/ONpV3YJPJQA?si=wCC5sjuzwxAhsT7z
https://www.oigahermanohermana.org/article-ya-viene-ya-llega-espere-103613583.html
https://universocentro.com.co/2022/08/28/el-circulo-de-la-espada-de-bolivar/
https://pepecomenta.com/f/50-a%C3%B1os-del-m-19-enero-17-1974
https://www.senalmemoria.co/articulos/m-19-de-la-guerra-la-paz
https://www.senalmemoria.co/piezas/carlos-pizarro-fallecimiento
(KA/Mİ)
Gaspın meclisi: Knesset’in temelindeki Arap köyü

Filistin direnişine silah taşıyan bir Başpiskopos: Hilarion Kapuçi

Kızıl Woodstock: Doğu Berlin 1973

ELN lideri García: Hükümetin ‘barış iradesi’ dediği teslimiyettir

Farklı renkte bir ‘altın’: Kuş dışkısı için savaş
