Gaspın meclisi: Knesset’in temelindeki Arap köyü

Geçtiğimiz günlerde çarpıcı bir fotoğraf karesi yayınladı: İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu, işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilere ait bir evde, Siyonist rejimin kolluk kuvvetlerine bir ziyaret gerçekleştirdi.
Tulkerim kentinde, ‘askeri sebeplerle zorla evden atılan’ Filistinlilere ait bu evde çekilen fotoğraf, birçok yönden çarpıcıydı: Yerleşimci-sömürgeci ve ırk ayrımına dayanan bir apartheid devleti olmakla suçlanan bir devlet ve onun savaş suçlusu lideri, Filistinli aileye ait koltukların üzerinde oturuyor ve diğer askerlerle gayet rahat bir sohbet ediyor. Duvarlarda ise alelacele yerleştirilmiş İsrail bayrağı ve diğer bazı askeri flamalar var.
Tüm tarihleri zorla yerinden edilme ve anahtarlarla şekillenen bir halkın verdiği mücadele daha iyi anlatılamazdı. Fakat mesele Filistin’deki etnik temizlik olunca ‘beterin beterini’ bulmak çok zor olmuyor. Öyle ki kendine ‘İsrail’ adını veren varlığın altındaki her kanlı taşın bir hikayesi var. Bu mekânlar arasından belki de en çarpıcı olan Siyonist ‘İsrail’ yönetiminin temsil edildiği yapı Knesset, yani ‘Büyük Meclis’.
‘İsrail Parlamentosu’ olarak bildiğimiz bina, Kudüs’te Siyonist rejiminin idari kalbi olarak inşa edilen bölgede yer alıyor. Oysa aynı bölge İsrail’in kendini bir devlet olarak ilan ettiği tarihlere kadar ‘Şeyh Bedir’ isimli bir Arap yerleşimidir.
Gelin, gasp edilen bir toprak parçası üzerinde yükselen bir meclisin tarihini anlatan yakın geçmişe seyahat edelim.

Bugün, Siyonist işgalin ilk halkası olarak görebileceğimiz Batı Kudüs’te bulunan Şeyh Bedir, tarihi oldukça eskilere dayanan bir Filistinli Arap köyüdür. Filistin, İngiliz Mandası altındayken başlayan 1947-1948 Savaşı’nda köyün kaderi değişir. Siyonist paramiliter güçler, Filistin’in büyük bir bölümünde olduğu gibi burada da Arapları zorla yerinden etmeyi planlayan kanlı bir etnik temizlik stratejisi çerçevesinde Şeyh Bedir’i işgal ederler.
Şeyh Bedir, diğer bir Filistinli yerleşimi olan Lifta ile birlikte, kitlesel yerinden edilmelerin ilk örneklerindendir. Ocak ortasında köye giren Haganah ve Lehi isimli Siyonist paramiliterler önce bir panik hali yaratır. Silah seslerinin yükseldiği Şeyh Bedir’de geri dönüşü olmayan bir göçü başlatmak isteyen Siyonistler, muhtarın evini hedef alırlar. Köyün muhtarı Hacı Süleyman Hamini’nin evini ‘hava güvenliğini’ bahane ederek havaya uçururlar. Taş duvarlara yerleştirilen patlayıcıların infilak etmesiyle ev toza döner, diğer evler ise şok dalgasıyla sarsılır. Bunu gören köylüler, nesillerdir yaşadıkları evleri bir gecede terk ederek mecbur yollara düşerler.[1]
Gittikleri yerlerde gördükleri kendi başlarına gelenlerin daha da beteridir. Zorla evlere giren Siyonistler, değerli eşyaları çalıp türlü taciz ve zorbalıkla Filistinlileri yerlerinden ederler. Nitekim bu süreç Nakba olarak bildiğimiz, Filistin tarihi için kritik bir dönemeç sayılan kitlesel etnik temizlik ve zorunlu göç dönemi ile devam eder.

Devlet olarak harcı kan ve gasp ile karılmış İsrail’in en büyük korkusu haliyle Filistinlilerin kendi yurtlarına ‘geri dönüş’ ihtimalidir. Bu sebeple Filistin coğrafyasında etnik temizliği hızlı bir ‘mekânsal temizlik’ takip eder. Önce kan akar, sonra kanlı duvarların üzerinden buldozerler geçer. Bugün hala kan-buldozer ikilisi Filistin’deki soykırım savaşının ayrılmaz parçasıdır. Şeyh Bedir de birkaç önemsiz kalıntı hariç yok edilir.
Fakat Şeyh Bedir’i diğer yüzlerce yerleşimden ayıran özellik, temeli üzerinde İsrail’in idari merkezinin yükselmesidir. Bugün, Siyonistlerin ‘Givat Ram’ adını verdiği bölge, hızlı gelişen Batı Kudüs’ün merkezi konumundadır. Siyonist İsrail devletinin önemli yatırımcılarından olan James de Rothschild tarafından finanse edilen Knesset binası, eski Şeyh Bedir’in üzerine inşa edilir. Onu kongre merkezleri, caddeler, bakanlıklar, üniversiteler ajanslar, oteller gibi yapılar takip eder…

Şeyh Bedir’in duvarlarını ara ki bulasın. Ancak bir hafıza ve bir mücadele buldozer darbeleri ile silinebilseydi, muhtemelen tarihi yazmak da okumak da epey kolay olurdu. Filistin mücadelesinin köşe taşı olan gasp ve geri dönme hakkını merkeze yerleştirmeden yapacağımız yorumlar her zaman havada kalacaktır. Şeyh Bedir gibi yüzlerce yerleşimin hikâyesine baktıkça ABD Başkanı Donald Trump’ın ‘çılgın’ Gazze projesini de, Netanyahu’nun Tulkerim’deki pozlarını da anlamlandırmak mümkündür.
Dipnot:
[1] https://palestineremembered.com/GeoPoints/Jerusalem_528/Story38878.html
(KA/VC)
Silahtan sandığa : Kolombiya'da M-19'un barışı

Filistin direnişine silah taşıyan bir Başpiskopos: Hilarion Kapuçi

Kızıl Woodstock: Doğu Berlin 1973

ELN lideri García: Hükümetin ‘barış iradesi’ dediği teslimiyettir

Farklı renkte bir ‘altın’: Kuş dışkısı için savaş
