"Şu eczane krizi de ne ki?" diye soran arkadaşlara tebliğlerin, kararnamelerin, binlerce sayfa ve her gün değişen mevzuatın içinden konuşmak çok zor oluyor. O yüzden başka bir yol denemeye karar verdim.
Geçen gün çalıştığım Türk Eczacıları Birliği'ne bir dilekçe geldi. Asgari ücretle çalışan bir vatandaş hem engelli hem de kronik hastalık sahibi bir çocuğun babası. Çocuğunun ilaçlarını yazdırmak için sürekli muayene ücreti ödüyor ama ilacı almak için eczaneye gittiğinde; bazen ilaç parasından daha çok para ödemek zorunda bırakılıyor. Bu nasıl oluyor? Sorunlardan biri bu.
Şimdi, hastanın gerçek reçetesindeki bazı rakamlara beraber bakıp açıklamaya çalışalım:
Resmi dökümü şöyle:
Ödemeniz gereken muayene katılımı: 79 TL. (Yani, hasta bundan önce birkaç kere özel ve devlet hastanesine gitmiş, orada parayı tahsil edecek kimse yokmuş, çünkü tahsil etmeye kalkarlarsa eski günlere geri dönülür, hastanede sıra olurmuş. O yüzden uyanık Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) demiş ki, reçete alan hastanın muayene katılımını eczaneden tahsil edelim. Hem yeni memur almaktan da kurtuluruz. İşte bu hastamız, sanırız hastalığı sebebiyle, birkaç kere doktora gidip gelmiş ama reçete almamış. Reçete aldığında da, sağlık ocağında 2, devlet ve üniversite hastanelerinde 8, özel hastanelerde 15 TL olan muayene ücretleri birikmiş birikmiş, 79 TL olmuş).
2 TL (E hani biz bunu daha demin ödemiştik demeyin. Yani, geçmiş ödemeleri yaptınız ama sizinle daha işimiz bitmedi. Bir de aile hekiminin yazdığı reçete için 2 TL rica edelim lütfen!)
Aldığınız ilaçlar için ödemeniz gereken toplam fark: 38,08 TL. (Yani, sizin aldığınız ilacın daha ucuzu var. Ben en ucuzunu öderim, kamuyu korumak zorundayım. O ilaç gittiğiniz eczanede olmayabilir, ne yapayım, başka eczaneye gidin. Ecza deposunda da kalmamış mı? O zaman başka ile gidin. Türkiye'de artık üretilmiyor mu? O zaman başka ülkeye gidin. Başka ülkede de mi üretilmiyor? O zaman mezara gidin kardeşim!)
Aldığınız ilaçlar için ödemeniz gereken katılım payı tutarı: 29,93 TL. (Yani, yanlış anlamayın, sizi ilaç fiyatlarına duyarlı hale getirmeye çalışıyoruz da ondan alıyoruz bu parayı. Devletin ilacınız için ne kadar ödediğini bilmek istiyorsanız, sizin ödediğiniz parayı beşle çarpacaksınız. Gerçi devlet o kadar paraya almıyor o ilacı. İlaç sanayicisinden yüzde 23 daha indirim alıyor. Olacak o kadar canım. Durun durun, yüzde 20 mi? Bir de fark ödemiştiniz az önce. O da ilaç parasının yüzde 34'ü ediyordu. Toplam? Yüzde 54. Ya siz, SGK'ya bir de sağlık güvence primi ödemiyor muydunuz? Sağlık dedikleri ne ki acaba? Onun içinde de ilaç yok mu? E nooldu sizin yüzde 20?)
Sonuç olarak reçete bedeli: 149.5 TL
Hastadan istenen para ise 165.81 TL.
Reçete dökümünün altında da şöyle yazıyor:
SGK, acil şifalar diler.
Şifa da SGK'dan olmadığına göre, Allah'tan herhalde...
Peki bunun "eczane krizi" ile ne ilgisi var? Şifayı da doktordan, eczacıdan değil, Allah'tan beklediğimize göre, yok aslında. Ama, SGK acil şifa dilemenin ötesinde hastalara şifa dağıtmak için ilaç fiyatlarını mı düşürüyor acaba sorusunun cevabını hala vermedik.
4 Aralık'ta ilaç fiyatları düştü, eczacılar buna karşı ayaklandı. Öyle mi? Bakalım:
Diyelim ki hekim size "Ateşikes" diye bir ilaç yazmış olsun. Eczacı bu ilacı 12 TL'ye satıyor olsun. Bir gün, devlet diyor ki, sen o diyelim 11 liraya aldığın ilacı artık 10 liraya satacaksın. 10 liraya satarken benim adıma hastadan çalışansa 2, emekliyse 1 lira alacaksın.
Sonra geliyoruz ikinci aşamaya: SGK'nın aklına "Ateşikes"in ucuz eşdeğeri olan "Mateşikes" geliyor. Onun fiyatı kaç liraydı? 5 lira mı? O zaman ben "Mateşikes" parası öderim ancak, diyor SGK. Yani reçetesiz hastaya 10, reçeteliye 8 lira, güvencesiz hastaya 10, güvenceliye 8 lira. Hatta SGK bir de arada bir atak yapıp, "ya hekimin yazdığıyla alakası yok pek ama bu Kurutasun piyasadaki en ucuz ilaç. Acaba sadece onu mu ödesem, hasta da onu kullanıversin canım" diyiveriyor.
Size ve reçetenize geri dönelim: 4 Aralık gününde hekimin size yazdığı Ateşikes'e SGK'nın ödediği bedel 10 lira değil 8 lira olmuş. Yani ilaca katılım payı olarak 2 lira değil, 1,5 lira ödeyeceksiniz. Aman, ne güzel mi dediniz? Güzel tabii.
Ama eczacı dedi ki, devlet bunun parasını ödemiyor. Çünkü bundan daha ucuz "Mateşikes" var. "Size ya Mateşikes vermek zorundayım, ya da aradaki farkı devlet adına almak"... Bu arada Mateşikes'e de SGK'nın ödediği bedel 9 lira iken 5 liraya düşmüş. Bu da ne güzel olmuş di mi? Bakalım, olmuş mu?
Şimdi, diyelim ki, ısrarcı bir insansınız ve illa da hekimin yazdığı reçeteyi istiyorum diye tutturdunuz. O zaman toplam eczanede ödeyeceğiniz bedel şöyle gerçekleşiyor: 1,5 TL katılım payı, ısrarla Ateşikes aldığınız için de aradaki 3 lira farkı ödeyeceksiniz. Kaç etti? 4,5 lira.
Tarih 4 Aralık değil de 3 Aralık olsaydı peki? 2 lira katılım payı, 1 lira da fiyat farkı ödeyecektiniz. Bu kaç etti? 3 lira. Hani ilaç fiyatları ucuzlamıştı?
E siz de "Mosyal Güvenlik" sahibi bir insansınız ne de olsa...
"Ateşikes" almak isteyen insanın durumunu bir de tabloyla anlatayım mı?
4 ARALIK ÖNCESİ | ATEŞİKES | MATEŞİKES | |
Perakende fiyatı | 12 | 11 | |
Kamu fiyatı | 10 | 9 | |
Katılım payı | 2 | ||
Fiyat farkı | +1 | ||
Hastanın ödeyeceği bedel | 3 | ||
4 ARALIK SONRASI | Perakende fiyatı | 10 | 9 |
Kamu fiyatı | 8 | 5 | |
Katılım payı | 1,6 | ||
Fiyat farkı | 3 | ||
Hastanın ödeyeceği bedel | 4,6 |
Ee bu tablo karşısında ne yapıyorsunuz? 4,6 lira fark, en az 2 lira muayene ücreti, bir de dolmuş parası verip, üstüne de hastanede sürünmek yerine, reçete yazdırmıyorsunuz, doğrudan gidip ilacı eczaneden alıyorsunuz. Böylece iyi bir yurttaş olarak sosyal güvenlik açığının azalmasına katkıda bulunuyorsunuz.
Peki bu tabloda eczacı neye karşı çıkıyor:
Birincisi, devlet adına çeşitli paralar toplamak zorunda bırakılmaya,
İkincisi, elindeki 12 liraya aldığı ilacın 10 liraya düşmesine,
Üçüncüsü, fakire, güvencesize pahalı, güvenceliye daha ucuz ilaç satıp, fakirin ilaç almasının zorlaştırılmasına,
Dördüncüsü, parası olanın reçetede yazan ilacı, olmayanın Mateşikes bile değil, hiç konuyla alakası olmayan Kurutasun alacağı günlerin yakın olmasına,
Ve sonuncusu da, çoğu için gelirleri giderlerini karşılayamamaya başlayacağından, kepenkleri indirmek zorunda kalmaya.
İşte mesele bu. Bilmem, bu sefer anlatabildim mi?(EB/BÇ)
* Ecehan Balta, Türk Eczacıları Birliği Uzmanı