Savaşlar insanlığa yalnızca cephede zarar vermiyor, ikincil hasarlar ve bilinçli tahrip yoluyla da çevresel yıkıma neden oluyor.
Çevresel yıkım ve yaşam ortamlarının tahribi, düşmanların ortadan kaldırılması için bir savaş kazanma stratejisi olarak kullanılıyor. Dünyanın herhangi bir yerindeki çevresel tahribat tüm dünyayı derinden etkiliyor.
"Modern savaşlar"ın çevresel etkileri üç grupta toplanıyor: Savaşa hazırlık sırasında oluşan çevresel etkiler; savaş sırasında oluşan çevresel etkiler; savaştan sonra uzun erimde ortaya çıkan olumsuzluklar.
Hazırlık aşamasında oluşan çevresel etkiler
Savaşa hazırlık amacıyla yapılanların çevresel yansımaları, "ordu birimlerinin konuşlanması için çevrenin ordu gereksinimlerine göre yeniden düzenlenmesi, silah üretimi yoluyla oluşan kirlilik ve silahların test edilmesiyle askeri tatbikatların direkt etkisi" biçiminde görülür.
Başta havaalanları olmak üzere askeri üsler, genellikle ekolojik açıdan değerli geniş araziler gerektiriyor. Bu yerler, yerel sakinlerinin görüşleri alınmaksızın askeri kurumlara tahsis ediliyor.
Bu sırada, ormanlar başta olmak üzere tarımsal üretimde kullanılan alanlar ortadan kaldırılıyor, tüm doğal fauna tahrip ediliyor.
Orduların savaşlara hazırlığı için yapılan tank harekatları, bombalama ve saldırı tatbikatları, çeşitli talim ve eğitimler sırasında çoğunlukla gerçek silahlar kullanıldığı için doğal ekosistem büyük ölçüde yok oluyor.
Silah üretimi
Askeri endüstrinin çok ciddi bir kirletici kaynağı olduğu biliniyor. Üretim sırasında ortaya çıkan toksik atıklar; halk sağlığı ve çevre için bir düşman tehdidinden daha büyük etki yapıyor.
Günümüzde kimyasal, biyolojik, nükleer ve geleneksel silahların üretimi, depolanması ve test edilmesi için ayrılmış milyonlarca dönüm arazi toksik kirlenme nedeniyle yok olma tehdidinde. Şimdiye kadar üretilmiş milyonlarca ton eskimiş silah ve cephane de yok edilmeyi bekliyor.
Gerçek yıkım savaşta
Yirminci yüzyılda, savaştan etkilenen sivillerin sayısıyla birlikte savaş nedeniyle oluşan çevresel hasar miktarı da arttı. Savaşlarda ve çatışmalarda düşmanın ekonomik yeterliliğini ortadan kaldırmak amacıyla endüstriyel tesisler daha çok hedefleniyor. Bu saldırılarda ortaya çıkan endüstriyel kimyasallar, sivil halkı ve yaşamı etkiliyor.
Toprak için 7 bin yıl geçmeli
Savaş sırasında kullanılan modern silahlar, patlayıcı ve itici güçleri kadar içerdiği toksik kimyasallar yoluyla da öldürücü olabiliyor. Bu etki yalnızca cephedeki düşmanı değil, gerisinde yaşayan bütün halkı etkileyebiliyor.
Ağır bombardıman uçağından atılan bir bomba patladığında, yaklaşık 3 bin derece sıcaklık ortaya çıkıyor ve tüm flora ile faunanın yanı sıra toprağın daha alt katmanlarının da kavrulmasına neden olabiliyor. Aynı toprağın yeniden işlenebilir hale gelmesi için 100-7400 yıl geçmesi gerekiyor. Bunun gibi ortaya çıkan ekolojik felaketler etkilenen alanlardaki bitki ve hayvan kültüründe yıkıcı etkiler yaratıyor.
Doğal kaynakların tükenişi
Savaşta ortaya çıkan yıkımın giderilmesi kaynakları tüketirken, doğal kaynakların ve yaşam için gerekli olan maddelerin sağlanması sırasında da olumsuz etkiler ortaya çıkabiliyor.
Savaşlar sırasında yaşanan göç hareketleri de bu etkiler arasında. Savaşlar sırasında ölüm korkusunun yanı sıra, savaşın uzun süreli zararlarıyla da karşılaşan insanlar, güvenli alanlara doğru göç ediyorlar.
Bu, göç edilen bölgelerin kaynaklarında da zorlanma yaratıyor. Birçok yerde ekonomik ve sosyal yapı geri dönüşsüz olarak değişiyor.
Silahların kalıcı etkileri
Modern silahların uzun süreli etkileri, ilk andaki yıkıcı güçlerinden de büyük oluyor. Anti-tank toplarında kullanılan boşaltılmış uranyum mermerleri gibi cephaneler ve kara mayınları, onlarla temas eden her şey üzerinde uzun süreli etkiye sahip.
Birçok ordunun eski askerlerinde gözlemlenen kanser vakalarının nedeni olarak da, bu tür silahlar gösteriliyor. Bu tip silahlarda kullanılan zehirli ve radyoaktif uranyum solunduğunda, vücut için çok tehlikeli olabiliyor ve soluyan kişiye yaşamı boyunca radyasyon yaymaya devam ediyor.
Kara mayınları
Kara mayınları, çok ucuz ve yok edici olduğundan, yerel çatışmaların en popüler silahları arasında yer alıyor. Kızıl Haç verilerine göre, her ay çoğu çocuk bin ile 2 bin arasında insan kara mayınları nedeniyle ölüyor ya da sakat kalıyor.
Savaş çevreyi yıkıyor
Savaşlarda kullanılan toksik cephanenin neden olduğu uzun süreli yıkım, patlamamış silahlar, toprak ve manzaranın hasarının biyolojik ve fiziksel etkileri ile sosyal sistemlerin bozulması; savaş alanlarını ekolojik felaket alanlarına dönüştürüyor.
2. Dünya savaşında kullanılan nükleer silahlarla; kimyasal ya da biyolojik silahların etkilerine ilişkin örneklerden henüz yeterince sık söz edilmese de bunlara yönelik tahminler "kıyamet senaryoları" olarak nitelendiriliyor.
Bunları biliyor muydunuz?
* Sovyet Birlikleri 1992'de eski Doğu Almanya'yı terk ederken, 1.5 milyon ton cephane geri dönüş maliyetleri çok yüksek olduğu için yakıldı. Ortaya çıkan nitrojen oksitler, yüksek toksik kimyasal dioksitler ve civa gibi ağır metaller, filtresiz bir şekilde atmosfere yayıldı. Sovyet birlikleri, Doğu Almanya topraklarının yüzde 4'ünü kirletti.
* Berlin'in kuzeyinde Brandenburg'da çevresel hasar yaklaşık 10 milyar Alman Markı dolayındaydı. Batı Almanya, Rus kuvvetlerine çekilmeleri için 13 milyar Alman Markı yardım ödemişti.
* Yeryüzünde 1.700'ü Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ordusuna ait 20.000'i aşkın alan, geleneksel toksik askeri atıklarca kirletilmiş durumdadır.
* Halen 30.000 tonu aşkın ölümcül kimyasal silah yok edilmeyi beklemektedir. Bunların yaklaşık yok edilme maliyeti 65 milyar ABD Dolarını geçmektedir.
* Körfez Savaşı sırasında 6-8 milyon varil ham petrol Basra Körfezine yayıldı. 30.000 deniz kuşu bu olayda yok oldu. Çöldeki petrol kuyuları tahrip edildi. Ek olarak Mangrov ağaçlıklarının yüzde 20'si kirletildi, mercan kayalıklarının yüzde 50'si etkilendi ve yüzlerce mil sahil şeridi kirlendi.
* Irak'ın, Kuveyt petrol üretim tesislerini tahrip etmeye karar vermesi sonucunda günde 5-6 milyon varil petrol alevlerin içinde kaldı ve tonlarca kirletici gaz atmosfere karıştı. Suudi Arabistan ve İran'da yağlı kara yağmurlar ve 1.500 mil ötede Kaşmir'de kara kar yağışları oluştu.
* Irak'ta artık bırakılan boşaltılmış uranyumun, bu mermilerle en çok vurulmuş bölge olan Güney Irak'ta Basra çevresinde ortaya çıkan ölü doğumlardaki, doğumsal defektli çocuklardaki, çocukluk çağı lösemilerindeki ve diğer kanserlerdeki büyük artıştan sorumlu olduğuna ilişkin kanıtlar var.
Silah harcamaları ile kaçan fırsatlar
* Yaklaşık 4.8 milyar ABD Dolarını bulan iki günlük küresel askeri harcamalar, 20 yılı aşkın süredir yürütülen Birleşmiş Milletler Üçüncü Dünya Ülkeleri Çölleşmenin Durdurulması Hareket Planının maliyetine eşit.
* ABD Savunma Bakanlığının 1989 yılında ordu kullanımı için satın aldığı 2 trilyon varil petrol ile, ABD kamu transport sisteminin 22 yıllık gereksinimi karşılanabilir.
* Batı Almanya'nın 1985'deki 10.75 milyar ABD Doları bulan ordu harcamaları, Kuzey Denizinin Batı Almanya bölümünün temizlenmesinin hesaplanan maliyeti kadardır.
* 1980'de Etyopya hükümeti Eritre&Tigre'deki savaşta yıllık olarak 275 milyon ABD Doları harcadı. Aynı dönemde ülke için elzem olan çölleşme ile mücadele kapsamında bir yıllık ağaç dikimi ve toprak korunması için 50 milyon ABD Doları ayrılmıştı.
* F-16 savaş uçağının bir saatlik uçuşunda, Ortalama bir Amerikan araba kullanıcısının iki yıllık yakıtı harcanır.
* Eski Batı Almanya'da Hava kuvvetlerine ait jetler, tüm hava trafiğinden kaynaklanan hava kirliliğinin yüzde 58'inden sorumluydular.
Irak'ta 12 yılda 500 bin çocuk öldü
Körfez Savaşı'ndan bu yana, Irak'ta çoğu 5 yaşın altında 500 bin Iraklı çocuk öldü. Bu rakam, ABD'nin Japonya'ya attığı atom bombaları sonucu ölen insan sayısının üç katı. Hayatta kalabilen çocukların yüzde 23'ü gelişme ve büyüme bozukluğu gösteriyor.
Ayrıca, her gün Irak'ta olumsuz şartların etkisiyle ortalama 250 kişi hayatını yitiriyor.
Harper's Magazine'in Kasım sayısında Joy Gordon imzasıyla yayınlanan "Eskimiş Savaş" başlıklı yazıda, ABD'nin öncülüğünü yaptığı Birleşmiş Milletler'in (BM) de uyguladığı ambargo, "en öldürücü silahlardan bile daha tehlikeli" olarak nitelendirildi.
Irak halkının en hayati ihtiyaçlarından nasıl mahrum bırakıldığını rakamlarla ortaya koyan Gordon, "ABD yönetimi Irak'taki kitlesel katliamı yasal hale getirmek için BM nezdindeki girişimlerini artırarak sürdürüyor" dedi ve ekonomik ambargoyu bir "kitle imha silahı" olarak nitelendirdi.
* Bu habere kaynaklık eden yazıyı Çevre İçin Hekimler Derneği YK Sekreteri Dr. Kadir DADAN http://www.islandpress.org/eco-compass/war/war.html adresinden çevirmiştir. (BB/NK)