Yazarımız Julia Green hayatı savaşla, bombalarla altüst olmuş bir çocuğun gözünden romanına hayat veriyor.
Sıradan bir günde Isabella ve en yakın arkadaşı Marta okul çıkışı eve giderlerken her zamanki gibi tren istasyonunda ayrıldılar. Az sonra büyük bir patlama sesiyle işin rengi değişti. Isabella o anda Marta’yı ve ailesini düşündü. Onların güvende olması için dua etti.
Çok şanslıydı ve eve ulaşmayı başardı. Eve geldiğinde yalnız babası evdeydi. Annesi ve ablası evde yoktu. Baba çok endişeliydi. Patlama sesleri hiç durmuyordu. Isabella babasına göre daha iyi görünüyordu. Birkaç gün annesine ulaşamadılar. Sonra bir gün annesi onları arayıp Roma’yı terk etmeleri gerektiğini söyledi. Roma’dan kalkan son trenle Isabella ve babası tüm sevdiklerini geride bırakarak bilinmeyen bir yolculuğa çıktılar.
Modern şehir hayatından sonra ıssız yaşam
Isabella ve babası bu yolculukta birçok acıya tanık oldular. Günler sonra İskoçya’da terk edilmiş ve hiç bir şeyin olmadığı dedesinden kalma eve vardılar. Elektrik, su, yiyecek hiç bir şey yoktu. Isabella için alışması zor bir durumdu. Modern şehir hayatından sonra bu ıssız yerde yaşamak ve tüm bunlarla mücadele etmek çok güçtü…
Ancak şanslıydı, hayattaydı ve bomba sesleri yoktu. ‘’Bir çocuk için çok kötü bir durum. Onun yerinde olmak istemezdim. Keşke hiç bir çocuk bunları yaşamasa.’’ Zamanla yaşadığı yere alışmaya başladı. Babası annesine ulaşmak için kasabaya gitti. Isabella günlerce babasının gelmesini tek başına bekledi. Bu arada yıllar önce salgın hastalıktan ailesini kaybeden Kelda ve Rowan kardeşlerle tanıştı. Bu çocuklar yıllarca tek başlarına yaşamışlar ve deneylerde kobay olmamak için insanlardan saklanmışlar.
Isabella Rowan’dan hayatla mücadele etmeyi, imkânsızlıklar içinde yaşamayı ve hayatta kalmayı öğrendi. Babasının döneceğine hep inandı ve umudunu hiç kaybetmedi. Babasının yokluğunda Holly, Billiy ve Luke adlı çocuklarla tanıştılar. Bu çocuklar da salgın hastalıktan etkilenmeyen ve saklanmak zorunda olan çocuklardı. Isabella Holly’den kano kullanmayı öğrendi. Burada yaşadıklarını arkadaşı Marta’ya mektuplar yazarak anlattı. Fakat bu mektupları hiç bir zaman gönderemedi. Arkadaşıyla vedalaşmak için tüm mektup sayfalarını küçük parçalar halinde yırtıp köprüden nehir suyuna bıraktı. Ancak Marta Isabella için her zaman en iyi dostu olacaktı.
Savaş
Savaş yaşamlarının tam ortasına kırlangıç hızıyla girmişti. Her şeyi değiştirmişti. Babası bir gün eve döndü ve annesinin ve Gabriella’nın güvende olduklarının haberini Isabella’ya verdi. Günler sonra gemiyle annesi ve ablası onların yanına geldiler.
Rowan, Kelda, Isabella baba, anne ve Gabriella hep birlikte sil baştan yeni bir hayata başladılar. Hayat onlar için sadece ihtiyaçlarını karşıladıkları, özgür ve mutlu oldukları bir hayattı. Birbirleriyle yardımlaştılar, paylaştılar ve birbirlerini iyileştirdiler. Yeni bir hayata merhaba…
Benim yorumum; ne yaşarsak yaşayalım, hayatta kalmak için mücadele etmemiz gerekiyor.
Kitap: Kırlangıç Bayırı Çocukları
Yazar: Julia Green
Çeviri: Azade Aslan
Yayınevi: Günışığı Kitaplığı
Okuma Yaş Grubu: 8-12 yaş
(YBT/ SYZ/AÖ)