Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine üç ay kala düşünülenin aksine, Sarkozy'nin hiç de seçimleri şimdiden kaybetmiş hali yok.
Sosyalist aday François Hollande özellikle işçi-emekçi kesimlerin güvenini kazanmaktan çok uzak. Bitmiş gözüyle bakılan Merkez Parti'nin (Modem) lideri François Bayrou'nun adaylığını açıklamasıyla birlikte önemli bir çekim alanı oluşturmaya başladığı görülüyor.
Aşırı sağcı, milliyetçi Marine Le Pen'in düşünceleri giderek daha da fazla yandaş buluyor, daha çok kişi tarafından kabul görüyor. Fransızların üçte biri Le Pen'in düşüncelerinde kendilerini bulduklarını açıklarken, kararsızların oranı hala yüzde 50'nin üzerinde.
Buna bir de oy kullanmama eğiliminde olanların kimin tarafından harekete geçirilebileceğinin taşıdığı belirsizlik eklenirse seçimin ortada olduğu söylenebilir.
Sol Cephe, ekolojistler ve solun solu devre dışı mı?
Sol Parti ve Komünist Parti ikilisinin oluşturduğu Sol Cephe'nin adayı Jean-Luc Mélenchon komünistlerin ve solun solunun oylarını toplayabilmiş durumda değil.
Fransa'nın kredi notunun düşürülmesinin, düzen partisi damgasını yiyen sosyalistlerden çok Bayrou, Le Pen ve Mélenchon'un işine yarayacağı yorumları yapılıyor.
Her üç lider de kendilerini sistem dışı olarak sunuyorlar, aynı temalar üzerinden kampanya yürütüyorlar ama aynı tip seçmene seslenmiyorlar. Ama seçime katılma eğilimi düşük olan işçi-emekçi seçmenin, ne kadarının sandık başına gideceği ve oylarının kime kayacağı belirleyici olabilir.
Solun solunun ve ekolojistlerin şimdiden elendiği söylenebilir. Yeni Antikapitalist Parti (NPA) ve İşçi Mücadelesi (LO) oy oranları binde 5'lerde geziniyor.
Ekolojistlerin adayı Eva Jolly'in oyu ise yüzde 3,5'larda. Şu andaki oy oranına bakarsak (yüzde 6,5) Sol Cephe'nin adayının da ilk dört içinde yeralması daha doğrusu seçim kampanyasına damgasını vurması olasılığı çok zayıf.
"Sarkozy'yi yenmenin yolu Hollande'dan geçiyor"
Sosyalist Parti'nin adayı François Hollande'ın en büyük avantajı "Sorkozy'i yenebilecek" tek kişi olarak görülmesi.
Sarkozy ile aralarındaki fark azalsa bile hala yüzde 30'luk bir oy ile birinci turun galibi görünüyor.
Sarkozy düşmanları Hollande etrafında bir araya geliyorlar. Mélenchon'un sol oyları toplayamamasının bir nedeni de hiç kuşkusuz bu. Solun solunun ve ekolojistlerin düşük skorları da bu durumun bir yansıması.
Merkez Parti'nin adayı Bayrou'nun da önündeki en önemli zorluk da bu. Bayrou'nun İkinci tura kalabilmesi için ya Hollande'ı elemesi gerekiyor ya da Sarkozy'e alternatif sağ aday durumuna gelmesi.
Sarkozy'nin yeniden başkan olmasını istemeyen sağ seçmenin, Hollande'a oy vermektense, Bayrou'ya yönelmesi psikolojik olarak daha kolay olabilir. Ama şu ana kadar sağdan Bayrou'ya kayma görülmüyor, buna karşılık Hollande'ın seçmeninin bir kısmı Bayrou'ya kayıyor.
Sarkozy'i aradaki mesafeyi kapattı ama...
Geçtiğimiz ekim ayında oy oranı yüzde 20'ler civarında dolaşan ve bir ara Le Pen'in ardına düşen Sarkozy, ocak ayında oylarını yüzde 25-26'ya çıkarak tehlikeli bölgeden uzaklaştı.
Sarkozy'nin zorluğu ikinci turda. Yeteri kadar yedek oy deposu yok. Aşırı sağın oylarının ne kadarının kendisine kayacağı belirsiz. Sandık başına gitmeyebilr de Marine Le Pen'e oy veren seçmen.
Ayrıca Marine Le Pen, ikinci tur için seçmenine şu veya bu aday için oy kullanma çağrısı yapmıyor. Buna karşılık Hollande'ın solun ve ekolojistlerin oylarının tümünü ve Bayrou'nun seçmenlerinin yarısının oylarını alacağı kesin.
Bu durumun farkında olan Sarkozy, hala adaylığını resmen açıklamadı. Bu durum seçim kampanyasının akışını etkiliyor. Programlar tartışılamıyor.
Sarkozy'nin kurmayları ağız dalaşı ile gündemi dolduruyorlar. Sosyalistlerden gelen her öneri, rakibini öldürmeyi hedefleyen tam bir karşı saldırıyla karşılaşıyor. Sarkozy "zor günlerin cesur lideri" rolünü oynayarak son bir ayda "yıldırım" harekatıyla seçimi kazanmayı hedefliyor.
Marine Le Pen sürpriz yapabilir mi?
Marine Le Pen'in oy oranı (yüzde 20) kampanyanın şu aşaması için çok yüksek. Aşırı sağın hiç bir adayı cumhurbaşkanlığı seçimlerine böylesine yüksek bir oy oranıyla başlamamıştı.
Bu durum aşırı sağ için bir koz.
Üstelik, "Milliyetçi Cephe'nin düşüncelerinde kendimi buluyorum" diyen Fransızların oranı, bir yıl içinde dokuz puan artarak yüzde 31'e yükselmiş durumda.
Kriz karşısında yaşanan günlük sorunları gündeminden hiç düşürmüyor Marine Le Pen ve sürdürdüğü populist söylemle çok etkili oluyor: Avro'yu bırakalım frank'a dönelim, Avrupa'dan çıkalım, sınırları kapatalım, yüksek gümrük duvarları inşa edelim v.b.
Fransızların günlük zorluklarından söz eden sadece Le Pen değil hiç kuşkusuz.
Herkes herkese sesleniyor şu aşamada.
Ama herkesin söylemini dinletebildiği kitle aynı değil. Çözüm önerileri de aynı değil.
Üretim ve tüketim konularında ayrı ayrı ulusal tercihlere göre hareket ediyorlar. Ama, temel olarak oy kullanmaya gitmeyi düşünmeyen kesim veya kesimleri harekete geçirebilecek olanın kazanacağı çok şey var.
Seçime katılma oranının yüzde 75'ten 85'e çıkması, 4 milyon yeni oya karşılık gelir ki, bu çok büyük bir rakam. Sarkozy adaylığını açıklamayı geciktirerek bu kitleye oynuyor. Ama Le Pen'de. (MSŞ/BA)