Geçtiğimiz hafta sonu yapılan, ikinci tur Kanton* seçimleri cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin partisi UMP'nin yenilgisiyle sonuçlandı. Sosyalist Parti iki ile üç kantonda daha yönetimi ele geçirdi ama sosyalist bir dalgadan sözetmek mümkün değil.
Aşırı sağcı Ulusal Cephe (Front National), sadece iki kantonda seçimi kazanabilmesine rağmen, ortalama yüzde 11,6 oy alarak siyasi arenada önemli bir yer kazandı.
Aşırı sağ partiye oy vermek utanılacak bir durum olmaktan çıktı. Cumhuriyetçi dayanışma, Ulusal Cephe'nin adayına karşı olan adayın rengine bakılmaksızın desteklenmesi çağrıları da pek etkili olmadı.
Hem seçimlere katılma oranı yükselmedi, sabit kaldı (yüzde 47), hem de oyların Ulusal Cephe adaylarının karşında olan adaya yönelmesi gibi bir olguyla karşılaşılmadı.
Aşırı sağın önlenemez yükselişi
Kanton seçimlerinde, ikinci tura katılabilmek için, kullanılan oyların değil, kayıtlı seçmenin yüzde 12,5'inin oyunu alabilmek gerekiyor. "Aşırıların" seçilmesini engellemek için konmuş bu uygulama, bu kez tersine çalıştı. Aşırı sağın adayları, birinci turun sonunda, 1556 kantonun 266'sında sağın adayını, 126'sında da solun adayını eledi. Sekiz kantonda ise üçüncü aday olarak ikinci tura kaldı.
Sosyalistler ve genel olarak sol, seçmenini ikinci turda aşırı sağın adayına karşı oy vermeye çağırarak alışılmış "cumhuriyetçi dayanışma" içinde yer aldı. Ama sağda bu konuda tam bir karmaşa yaşandı. Cumhurbaşkanı Sarkozy, "ne cepheciler ne de sosyalistler" derken, Başbakan Cumhurbaşkanından farklı düşündüğünü hissettirdi.
Partinin bir kanadı Sarkozy'e sadık kalırken, bazı bakanlar açıkça, aşırı sağ-sosyalist düellosununun yaşandığı yerlerde sosyalist adaya oy vereceğini söyleyerek Sarkozy'e karşı tavır aldılar. Merkez sağ da "cumhuriyetçi dayanışma" içinde yer aldı.
İkinci tur sonucunda, Ulusal Cephe sadece iki kantonda seçimi kazanabildi. Carpentras-Nord'da yüzde 54,34, Brignoles'te yüzde 50,03 oyla. Bu iki kantonu izleyen 8 kantondaki oy oranları ise yüzde 49,28 ile yüzde 47,93 arasında değişiyor.
Böylece Ulusal Cephe, tarihinde ilk kez kanton seçimlerinde adaylarının seçilmesini sağlamakla kalmadı, bugüne kadar çevresinde oluşturulan kuşatmayı da kırdı.
Sol Parti "Ben de varım" dedi
Kullanılan oyların yüzde 50,2'sini toplayan sol kuşkusuz seçimin galibi. Onu yüze 18,6 ile UMP ve 16,3 ile merkez sağ izliyor. Aşırı sağın oy oranı ise yüzde 11,6. Yani ülke çapında sol çoğunlukta.
Komünistler ile Sol Parti'nin oluşturduğu Sol Cephe oyların yüzde 9'unu alarak sol yelpazede dikkate alınması gereken bir güç olduğunu kanıtlarken, Ekolojistler yüzde 8'lik skorla varlıklarını korudular.
Parlamento içi bütün partiler, 2004 seçimlerine göre oy kaybetmiş durumdalar. Sol 2004 yılına göre 1,4 puanlık kayba uğrarken, sağın kaybı 2,54 puan, merkez sağın kaybı 3,75 puan. Aşırı sağ oylarında ise 7,16 puanlık bir artış var.
Sarkozy artık sağın doğal adayı değil
Cumhurbaşkanı olduğundan bu yana ilk kez, Sarkozy'nin ikinci defa aday olması sağ içinde tartışılmaya başlandı. "Sağın doğal adayı" değil artık Sarkozy. Sarkozy'nin partisi içinde, Sarkozy sonrası iktidar mücadelesi şimdiden başladı.
Seçimlerin iki turu arasında, Ulusal Cephe'ye karşı alınacak tavır konusunda çıkan tartışmalar bu çatışmanın en belirgin işaretleri oldu.
Seçimlerden önce Sarkozy'nin açtığı "Fransız kimliği" tartışması merkezcilerle arasının açılmasına neden olmuştu, buna bir de seçimlerden hemen sonra açılmak istenen "İslam ve laiklik" tartışmasının eklenmesi işe tuz biber ekti.
Sadece merkez sağ değil, Başbakan François Fillon bile açıktan bu tartışmaya karşı çıktı ve Parti Genel Sekreteri ile arasında çok sert bir polemik yaşandı.
Sarkozy bugüne kadar genellikle destek gördüğü, destek görmese bile kendisine karşı sessiz kalan Katolik, Protestan, Ortodoks kiliseleri temsilcilerinin, Musevi, Müslüman ve Budist liderlerin de tepkisini çekti. Bu dört inanç dinin temsilcileri bir bildiri yayınlayarak bu tartışmaya karşı olduklarını açıkladılar.
Sarkozy artık sağın doğal adayı değil ama, bütün bunlar Sarkozy'nin adaylıktan çekileceği anlamına da gelmiyor. Sağda, Sarkozy'nin yerini alacak yeni bir adayın düşünü kuran çok, ama Sarkozy bütün kapıları kapatmış durumda.
Sağda ideolojik bir mücadele yok. Sarkozy'nin ideolojisi yok. Sarkozy, son derecede pragmatik ve fırsatçı bir tavırla seçimleri kazanacak bir aygıt (UMP) yarattı.
İktidara gelince, önce liberal uygulamalara dayandı. Bush yönetimine yakınlaştı. NATO'ya geri döndü. Geleneksel Arap yanlısı dış politikadan İsrail yanlısı politikalara kaydı.
Bunun sonucunda Fransa'nın Arap dünyasındaki tarihsel etkisini azalttı. Barack Obama'nın seçilmesiyle birlikte, biraz şaşkınlık geçirdi, yeni duruma ayak uydurmakta zorlandı. Mali krizin ardından korktu, korumacı politikalara çarketti.
Bu nedenle sağ içindeki mücadele, daha çok, 13 ay sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonraya yönelik. Yapılan, olası bir yenilginin ardından -bu günkü durum devam ederse kaçınılmaz görünüyor- yeni kralın kim olacağının mücadelesi. Bugünkü durum devam ederse elbet! (MSŞ/EÖ)
* Kanton, Fransa'nın idari sistemi içinde, 26 bölge, 101 departman ve 342 mahalleden (arrdondissement) sonra dördüncü sırada yer alan idari birim. Fransa'da toplam 4039 kanton var. Yetkili olduğu konular ortaokulların inşaatı ve finansmanı, karayolları, sosyal yardımlar ve küçük işyerlerine destek yardımları. Aslında görevleri bölgelerinkilerle çakışıyor. Bu nedenle, yeni kabul edilen yasayla, 2014 yılından itibaren, bölge ve kanton seçimleri birleştiriliyor.