hekimler yalnız alo184/sabim'den yakınmıyor, aynı zamanda şikayet edilmelerini de istemiyorlar.
ankara tabip odası 17 aralık 2012'de "hekimi şikayet edince kan şekeri düşer mi?" başlıklı bir basın açıklaması yaptı.
bu basın açıklamasında alo184/sabim'le ilgili olarak önerileri de sıralanmış. bir meslek örgütü olarak hekimler adına ve onlar için yapılan önerileri şöyle:
- sabim ve bütün uzaktan şikayet mekanizmaları derhal kaldırılmalıdır.
- bir sorunla karşılaşan vatandaş, şikayetini sorunun olduğu yerdeki ilk amire iletmelidir.
- sorunun o anda ve o noktada çözülmesine gayret edilmelidir.
- gelen şikayetler, yetkililer tarafından akıl ve vicdan süzgecinden geçirilmelidir.
- sağlık kuruluşunun yetersizliğinden ve sağlık sisteminin çarpıklığından kaynaklanan sorunlarda yetkililer mağdur hastaya mertçe bu nedenleri itiraf edebilmelidir.
- hiçbir yetkilinin, "aman benim başım belaya girmesin" düşüncesiyle hekimi ve sağlık çalışanını taciz etmeye, kurban etmeye hakkı yoktur.
- başhekimler, kurum yetkilileri sorunu çözmeye çalışırken hekimi incitecek, "kendileriyle meslektaş olmaktan utanır duruma düşürecek" her türlü tutum ve davranıştan kaçınmalıdır.
- yetkililer gerçekten mağdur olmuş hasta ile kendine haksız bir öncelik sağlamak için başka hastaların hakkına tecavüz eden, bu amaçla türlü yollara başvuran kişinin ayrımını yapabilmelidir.
bu önerilerin arasında haklı ve yerinde olanlar var, ancak "hizmetin denetimi" sorununu yalnızca "şikayet" temelinde ele alması ve kavram olarak bile "sağlık hakkı ve hasta hakları"ndan söz edilmeyişi kanımca en önemli eksiklerden ve bakış eksikliklerinden birisi.
hekimlerin meslek örgütleri resmi açıklamalar yaptıklarında hem her zaman "hak temelli" yaklaşmalı, hem de "görevlerinin gereğini, bunların uygulanmasındaki kural ve ilkeleri" göz ardı etmemelidir.
iki hafta önce ayrıntılarıyla anlattığım gibi "başvuru hakkı" hem temel bir insan hakkıdır, hem de hasta haklarının önemli bir bileşenidir.
dolayısıyla kuralları belirlenmiş, etkin, doğru ve hızlı işleyen, bir başvuru mekanizması her hizmet için olduğu gibi sağlık hizmeti açısından da gerekli ve önemlidir.
hekimlerin meslek örgütü, tıpkı bakanlığın bu konuda yaptığı gibi bu hakkın etkin kullanımını göz ardı edecek yaklaşımda olmamalı, sorunu yalnızca kendileri açısından düşünmemelidir.
ayrıca "şikâyet ve başvuru mekanizmalarını etkin bir şekilde işletmek", meslek örgütlerinin kendi yasasından kaynaklanan bir görevidir de.
denetim var mı?
sağlık kurumlarının günümüzdeki denetimi yalnızca idari ve mali konularla sınırlı olarak, o da dolaylı olarak, maliyeti ve personel politikaları temelinde yapılmaktadır.
hizmetin etkinliği ve sonuçları ise asıl olarak "hasta hasta yakını şikâyeti temelinde" gerçekleştirilmektedir.
asıl amaç olması gereken "iyileştirme, sağlık ve sağlılık" konusunda denetimi sağlayacak izlemelerin gerektiği biçimde ve yeterince izlendiği söylenemez. bu noktada yalnızca "mal praktisi" azaltacak bazı yöntemler, o da çok etkin olmayacak biçimde uygulanmaktadır.
uygulanan sağlıkta dönüşüm programının işleyişinde de, "iso standartları getirilmiş olsa bile" gerektiği şekilde yapılmamaktadır. bunları ortaya koyan örnekler çoktur.
her hizmet alanında olduğu gibi bir hizmetin doğru, yerinde, gerekli ve kurallara uygun verilmesinin denetimi yalnızca şikâyet yoluyla yapılmamalıdır.
işbirliği ve katılımcılık eksik
sağlık hizmetinin de "hak temelli bir yaklaşımla" izlenmesi, hizmet sırasındaki olağan, sürekli ve düzenli denetimi, eksiklerin saptanarak çözümlenmesi, kişisel nedenlerden kaynaklananların eğitim başta olmak üzere ilgili kişiyle doğrudan ilişki, destek ve dayanışma yaklaşımı içinde giderilmesi gereklidir.
tıpkı cezaevlerinde olduğu gibi (ama oradaki gibi görüntüyü kurtarmak amacıyla değil gerçekten bir izleme yapılmalıdır) sağlık hizmetlerinin demokratik biçimde, açıklık ve şeffaflık temelinde izlenmesi; hasta hakları birimlerinin "sağlık bakanlığı ve hastane yönetiminin bir uç birimi olarak" değil, gerçek sivil bir yapı olarak ve öncelikle hizmetin etkin biçimde ve hak temelli uygulanmasını izleyecek şekilde örgütlenmesi; bu yapılanma içinde sağlık hakkı ve hasta haklarını gözeten ve savunan örgütlerle birlikte hekimlerin mesleki ve özlük örgütlerinin de bulunmalarını sağlanması gereklidir.
düzenli ve sürekli izleme eğer etkin bir şekilde işleyen başvuru mekanizmalarıyla birlikte gerçekleştirilirse o zaman hem hak ihlâllerinin, dolayısıyla mağduriyetlerin olmadığı bir sağlık hizmetinden söz edebiliriz.
o koşulda yaşanan sorunların gerçek nedenleri de görünür hale geleceği için, hekimlerin yakındıkları sorunların çözümü de mümkün olacak; söz ettiğim basın açıklamasının sonunda bir talep olarak ortaya konulan "şikayetlerin 12 katı olduğu açıklanan teşekkürlerin bir an evvel hekimlere ve sağlık çalışanlarına ulaştırılması" için aracıya da "gizlenmesine" de gerek kalmayacaktır.
çünkü sevgili nusret fişek hocanın dediği gibi işini gerektiği gibi yapan bir personelin teşekküre gereksinimi kalmayacak, sağlığına kavuşan insanların varlığı onlara yapılmış en güzel teşekkürlerden birisi olacaktır.
kaldı ki bu ülkenin insanları "gerçekten kendileri için çalışan sağlık mensuplarına" her zaman sahip çıkmış, onlara gereken değeri vermiş, bunu da her yolla ifade etmekten çekinmemiştir. (ms/hk)