Almanya sosyalist hareketinin öncü isimlerinden Rosa Luxemburg doğup büyüdüğü Polonya'dan, eğitimine devam etmek için İsviçre'nin Zürih kentine gitmişti. Rosa'nın doğduğu (d. 5 Mart 1871) Polonya'nın Zamosc kenti o dönem Rus İmparatorluğu'nun hâkimiyeti altındaydı ve Çarlığın egemenliğindeki topraklarda kadınların yükseköğrenim görmesi yasaktı. Başarılı bir ortaöğrenimin ardından fen bilimleri okumak ve özellikle de botanikçi olmak için 1889'da Zürih Üniversitesi'ne kaydoldu.
19. yüzyıl, ezilen ulusların ve proletaryanın kurtuluş ve iktidar mücadelesi verdiği bir yüzyıldı. Toplumun eğitimli aydın kesimleri bu kavgada genel olarak hak ve özgürlüklerden yana tavır alıyordu. Rosa da genç yaşında Polonya sosyalistlerinin kurduğu bir parti olan Proletariat'nın tarafındaydı.
Avrupa'nın birçok kenti gibi Zürih de o zamanlar Çarlık zulmünden kaçanların sığındığı yerlerdi. Rosa'nın, Zürih'te Güney Polonya'daki çarlığın baskılarından kaçıp gelen Leo Jogiches ile tanışması onun geleceğe dair hayallerini değiştirmesine yol açtı.
Rosa da tıpkı Leo gibi aklını ve enerjisini işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine vermeye başlamış, botanikçi olma hayali bir kenara itilmişti.
Rosa öğrenme ve kavrayış becerisi çok yüksek cüretli bir devrimciydi. Çok geçmeden Avrupa işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi yolunda adı geçen teorisyenlerden biri olarak tanınmaya başladı.
Her şeye rağmen matematik, zooloji, botanik, felsefe ve ekonomi öğretimi gördüğü Zürih Üniversitesi'nden 1898'de hukuk ve siyaset bilimi alanında doktora katına erişmiş olarak mezun olmayı da başaracaktı.
Rosa, mezuniyetinden iki yıl önce, 1896'da Londra'da yapılan Uluslararası Sosyalistler Kongresi'ndeki tartışma ve konuşmalardaki fikirleriyle de dikkat çeken bir isimdi. Kongre'de olduğu gibi yeri geldiğinde işçi sınıfının teorisyenliği ve önderliğini yapan sosyalistlerle tartışmaktan da çekinmiyordu. Örneğin, Polonya sorunu konusunda Marx ve Engels'in fikirlerinin şartlar değiştiği için güncelliğini yitirdiğini ifade ediyordu. E.Bernstein, Karl Kautsky başta olmak üzere Alman sosyalist hareketinin önde gelen birçok ismiyle de tartışmaktan çekinmedi. Yeri geldi benzer tartışmaları Lenin ile de yaptı.
Üniversiteden mezuniyetinden sonra R. Luxemburg da artık Berlin'de yaşamaya başlamıştı. Rosa kapitalizmin içinde bulunduğu durum ve sosyalist kurtuluşa dair makaleler, broşürler kaleme aldı.
Elbet Rosa salt bir teorisyen değil, 19. ve 20.yüzyıl proletarya hareketinin aynı zamanda bir eylem insanıydı. Alman emperyalistleri savaş çığırtkanlığı yaparken Alman Sosyal Demokrat Partisi de sosyal şoven bir tavır takınmış olarak savaşı destekliyordu. Büyük bir ayrışma yaşayan Alman komünistleri çetin bir sınavın içindeydi. Parti içinde Rosa dâhil sosyal şovenizme karşı mücadele yürütenler kendilerine "Spartaküsler" adını takmıştı.
Kırlardan hapishaneye uzanan bitki derleyiciliği
İnsan, her nerede, nasıl olursa olsun kendi içinde farklı uğraş ve yönelimlerine rağmen karakter olarak bir bütündür. Rosa Luxemburg siyasi kimliği ve kişiliği ile ön planda kabul görmüş bir devrimcidir. Ama onun botaniğe ve hatta zoolojiye ilgisi de onun hayatında hatırı sayılır bir yer edinmiştir. Bu yazıda asıl dikkat çekilmek istenen nokta da burasıdır.
Çünkü Rosa'nın henüz ana dili Lehçe'den, başka dillere çevrilmemiş çeşitli yazıları dâhil gün yüzüne çıkmamış ne tür belgeleri olduğunu tam anlamıyla bilmediğimiz gibi herbaryum çalışması da kendi toplumumuz açısından iyiden iyiye yeni farkına vardığımız bir özelliğidir.
Sosyal Demokrat Parti içinde, Almanya'nın savaşa başlaması halinde savaştan yana taraf olup olmaması konusunda tartışmalar hız kazanırken Rosa, 1913'ün ilkbahar ve yaz aylarını içeren dört aylık bir sürede bu sefer botanik tutkusu için harıl harıl koşuşturuyordu. Rosa, kırlarda, bahçelerde Berlin'in ağaçlık alanlarında büyük bir istek ve zevkle dolaşarak topladığı çiçek ve bitkilerle kendine ait bir herbaryum yapmaya başladı.
Herbaryum, bitkileri ve çiçekleri kurutma, presleme, onları bir defter ya da dosyada yapışık şekilde bir araya getirme; adı ve menşei hakkında kısa bilgiler verme çalışmasıdır. Rosa çiçeklerin Almanca ve Latince adını, renk ve kokularını, çiçek açtığı zamanı da notları arasına ekliyordu. Bazı bilgilerde yanılgıya düştüğünü anladığı zaman da üzerini çizerek düzeltme notu düşüyordu.
Rosa'nın üniversiteden sonraki son on beş yılı, siyasi kampanyalar, toplantılar gibi her türden pratik açısından yoğun geçen yıllardı. Berlin'de enerjisini arttıran ruhuna dinginlik katan doğayla baş başa olduğu günler ona ayrıca iyi geliyordu. Arkadaşı Hans Diefenbach'a ileride -30 Mart 1917- hapisteyken yazdığı mektupta söz konusu olaydan şöyle bahsetmişti:
"Üç-dört yıl önce çiçek kurutmaya saldırdığıma nasıl da seviniyorum; nasıl da tüm coşkum ve benliğimle dünyayı, partiyi ve işleri unutup sadece ve sadece gece gündüz içimi dolduran ihtirasın; dışarıda, bahar tarlalarında aylak aylak dolaşma, kucak dolusu bitkiler toplama ve eve dönüp bunları düzenleme, tanımlama ve defterlerime yapıştırmanın peşine düşmüştüm." [1]
Almanya, 28 Temmuz 1914'te savaşa tutuştuğunda tekellerin savaşına karşı konuşmalar yapan Rosa Luxemburg'u rehine niteliğinde hapsederek diğer tutukluları etkilememesi için tek kişilik hücrede tutar.
Rosa içeride siyasi ve sosyal bilimler yanında fen bilimleriyle de yakından ilgileniyordu. Herbaryum defterleri, bitki ve hayvan ansiklopedisi de yanındaydı. İçeride bitki ve hayvan coğrafya atlası çıkardı. Hücresinin avluya açılan yanında bir de mini bir çiçek bahçesi oluşturdu.
Havalandırmaya çıkarıldığında kendi kurduğu bahçede ortaya yerleştirdiği ahşap bir sıraya oturarak ruhunu ve bedenini dinlendiriyordu. Dışarıda başladığı Herbaryum çalışmasına da içeride devam etti. 10 Nisan 2015'te Kostja Zetkin'e yazdığı mektupta bitki koleksiyonunda 11. defterine başladığını ve ilk olarak "büyük kardelen"'i 5 Mart'ta yapıştırdığını yazıyordu.
Rosa'nın çalışmasını sürdürmesinde dışarıda mektuplaştığı dost ve yoldaşlarının (Luise Kautsky, Mathilde Jacob,Gertrud Zlottko, Clara Zetkin, Hans Diefenbach, Sophie Liebknecht...) kendisine yardımı büyük oldu. Rosa, küçük bitki dalı, yaprak ya da çiçekler istediği arkadaşlarını mektuplarıyla yer yer yönlendirdi ve çalışması hakkında onları bilgilendirdi de.
Rose Luxemburg'un mektupları
Rosa Luxemburg'un herbaryum çalışmasının onun ruhuna ve bilincine yaptığı etkiyi hakkıyla anlayabilmek açısından konuyla ilgili mektuplarından bazı pasajlar almak iyi olacaktır:
"Gönderdiğiniz çiçekler için size çok teşekkür ederim. Bana nasıl bir iyilik yaptığınızı bilemezsiniz. Çünkü gene çiçek kurutma ile uğraşabileceğim ki bu hem tutkum hem de iş sonrası en iyi rahatlama yolumdur. Size 1913 Mayısından itibaren yaklaşık 250 bitkiyi -hepsi de iyi halde- kurutarak kaydettiğim Botanik Defterlerimi gösterip göstermediğimi anımsamıyorum. Ama hepsi yanımda, aynı diğer atlaslarım gibi. Şimdi, özel olarak 'Barnimstrasse' için yeni bir defter hazırlayabilirim. Bilhassa gönderdiğiniz çiçekler elimde yoktu ve onları deftere ekleyebildim. Özellikle Altın Yıldız Çiçeğine (ilk mektubunuzdaki küçük sarı renkli çiçek) burada, Berlin'de benzerini bulamayacağınız Paskalya Çiçeğine çok sevindim. Bayan von Stein'ın iki Sarmaşık yaprağı da ölümsüzleştirilmiş oldular. Sarmaşık (Latincesi Hederahelix) defterimde eksikti; von Stein'dan olmasına da iki kat sevindim. Ciğer Otu'nun haricinde bütün çiçekler çok temiz baskı edilmişlerdi ki bu da çiçek kurutma işinde çok önemlidir." (Mathilde Jacob'a, Berlin, 9 Nisan 1915)
"Çuha Çiçekleri hücremi güneş ışığı gibi aydınlatıyorlar. (Fransızca adları: Chandelier!) Geldiklerinde çok tazeydiler. Enfes bir şekilde preslenebiliyorlar. Sümbül çok güzel, yosun da öyle! Mavi çiçeğin adı Mavi Çan, Scilla." (Mathilde Jacob'a, Berlin, 13 Nisan 1915)
"Şimdi tamamen dolu on iki bitki defterine sahibim ve 'yerel florayı' örneğin buradaki, tavuklar ile benim keyfime açan birkaç çalı ve yabani otunun bulunduğu hastane avlusundakileri çok iyi tanıyabiliyorum. Böylelikle, sürekli akıllıca bir şeyler söylemesi beklenen ciddi bir kişiden beklenmeyecek şekilde son derece keyif verici şeyler bulabiliyorum." (Luise Kautsky'e, Berlin, 18 Eylül 1915)
"Bu arada sizin oralardaki, arıların da hamarat bir biçimde çiçek suyunu emdikleri mavimsi güzel Yıldız Çalılarının (Asteramellus) Virjil Yıldız Çiçeği adını taşıdıklarını öğrendim. İhtiyar Virgil'in klasik burnunu sokup, eğlenerek koklayıp koklamadığını bilmiyorum ama ben bolca elime geçen çiçeklerden büyük keyif alıyorum." (Clara Zetkin'e, Berlin, 18 Ekim 1915)
"Burada hemen kahvaltıdan sonra küçük bahçeme gidiyorum ve harika bir meşgalem var: Pencere önünde ektiğim çiçekleri sulamak. Kendime güzel küçük bir çiçek sulama ibriği aldırdım ama onunla da bahçe yataklarını yeterince sulamak için küvete en az bir düzine kez koşmam gerekiyor. Sabah güneşi su damlacıklarını parlatıyor ve damlacıklar uzun süre yarım açmış olan pembe ve mavi Sümbüller üzerinde kalıyorlar. Buna rağmen üzüntüm geçmiyor. Niye mi? Öyle zannediyorum ki gökyüzündeki güneşi ve gücünü gözümde büyütmüşüm. Ne kadar ışınlarını gönderirse göndersin, kendi kalbim güneşe sıcaklık vermediği müddetçe beni ısıtamayacak." (Hans Diefenbach'a, Wronke, 12 Mayıs 1917)
"Buradaki durum hemen hemen Barnim Sokağındaki gibi, sadece her gün herhangi bir botanik veya zoolojik keşif yaptığım o güzelim yeşil hastane avlusu eksik." (Sophie Liebknecht'e, Breslau, 2 Ağustos 1917)
"Gönderdiğiniz Leylak Ağacı tüm gücüyle yanımda çiçek açıp, hücremi bahar kokusuyla dolduruyor." (Marta Rosenbaum'a, Breslau, 28 Şubat 1918)
"Sizlerin gönderdiği harikulade bir Orkide buketi ile Costia'nın gönderdiği devasa beyaz ve mavi sümbül sepeti hücremi kış bahçesine çevirdi." (Clara Zetkin'e, Breslau, 11 Mart 1918)
"Canım Mathilde'm, bugün muhteşem bir gün. Güneş altında nasıl yandığınızı ve güzelim yerlerde gezindiğinizi hayal ediyorum ve bu da beni neşelendiriyor. Biraz önce gönderdiğiniz çiçekler elime geçti, hepsi taptaze! Kantaron Çiçekleri, Peygamber Çiçekleri, mor bir Merkep Kulağı (Mayasıl Otu), muhteşem bir Burunca Otu =Devedili (kalın sapı üzerinde sarı yıldızlar), bir Yakı Otu, birçok güzel otlar, Beyaz Yonca, iki pembe Çivitotu. Hemen onları ılık suya koydum ki güzelce açsınlar." (Mathilda Jacob'a, Breslau, 16 Eylül 1918)
Ve elimizdeki o herbaryum
Rosa, 1918 yılı sonbaharına dek, yani 1. Dünya Savaşı bitene değin hapishanede kaldı. Gri ve mavi kapaklı 17 Herbaryum defterinin yanında bir de jeolojik ve botanik notlar aldığı 18. defteri vardı.
Rosa 1917 Ağustos ayından sonra, çok sevdiği ve kendine örnek aldığı Almanyalı devrimcilerden Ferdinad Lassale'ın mezarının da bulunduğu Breslau'da kalıyordu. Ve Lassale'ın mezarından bir çiçek getirterek onu da herbaryuma özenle yerleştirdi ve yanına duygusal içerikte mısralar ekledi. Böylelikle sonuncu ve 17. herbaryum defterini 1918 yılı Ekim ayında Lassale'ın anısını bir kez daha tazeleyerek kapatmış oldu.
Ve çoktandır "Kızıl Rosa" olarak da ünlenen Rosa, hapisten çıktığında kendisini ismiyle özdeşik bir yaklaşımla, elinde kırmızı bir gülle kadın bir yoldaşı karşıladı.
Onun herbaryum defterlerinin açığa çıkmasının ise apayrı bir hikâyesi vardır. Rosa 1918'de hapisten çıkmış ve 15 Ocak 1919'da savaşın yenilgisini hazmedemeyip bunun acısını işçi sınıfından çıkartmaya çalışan Almanya faşistleri tarafından katledilmişti. Onun herbaryum defterleri ise son olarak Polonya Cumhuriyeti Evraklar Arşivi (Archiwum Akt Nowych)'ndedir.
Akt Nowych'e nasıl intikal ettiği henüz netliğe kavuşmadı. Rosa'nın ilişkide olduğu yakınlarının izini süren Almanyalı adli tabip Michael Tsoskos, bazı uzmanlardan herbaryum hakkında bilgi edinmişti. Bunun üzerine Tsoskos Archiwum Akt Nowych'e bir yazı ile başvurmuş, arşiv çalışanları ise arşivde karton içerisinde korunan defterleri tespit ederek Tsoskos'a müjdeli haberi vermişti.
Bunun üzerine adli tabip 24 Haziran 2009 tarihinde Varşova'ya geldiğinde defterler yetkili arşiv uzmanı tarafından inceleme için kendisine sunuldu. Yalnız bu tarihten çok önce, 1 Ocak 1979'da Doğu Almanya Cumhuriyeti'nde Das Magazin dergisinde Annelies Laschitza imzalı "Rosa ve Çiçekleri" adlı bir yazı yayınlanmıştı. Yazıda Rosa'nın bitkilere olan tutkusundan bahsediliyordu. Ama bu yazıdan sonra Rosa'nın bitki koleksiyonculuğu ile ilgili yeni bir ses çıkmadı.
Peki, Herbaryum acaba ne zamandan beri Polonya'da ya da Akt Nowych'teydi?
Sağlığında Rosa'ın avukatlığını Sosyal Demokrat Parti içinden sevgilisi de olduğu söylenen arkadaşı Paul Levi yapıyordu. Levi'nin kendi elinde bulunan belgeleri aile yakınlarına Polonya'ya teslim etmiş olabileceği ve II. Dünya savaşı Yahudi soykırımı başladığında, Rosa'nın defterlerinin de Varşova'dan ABD'ye kaçış zamanında göçle gitmiş olabileceği düşünülüyor.
Savaştan sonra ise Herbaryum yeniden Polonya'ya dönmüş ve ülkeyi yöneten Polonya Birleşik İşçi Partisi'ne teslim edildi. Sosyalist sistemin dağılmasıyla Polonya Birleşik İşçi Partisi (PZPR) 1990'da kendini feshedince belgeleri de Akt Nowych'e devredildi. Herbaryum'un söz konusu yolculuğuna dair bilgiler (özellikle de ABD'ye nasıl gittiği ve döndüğü) net bilgiler değil.
Kesin olan tek şey onun kendini fesheden Polonya Birleşik İşçi Partisi arşivinin bir parçası olarak Akt Nowych'te bulunuyor oluşu.
Herbaryum öncelikle Rosa Luxemburg Vakfı tarafından Almanya'da yayımlanarak (2019) kamuoyunun bilgisine sunuldu. Herbaryum'un, Rosa Luxemburg Vakfı işbirliği ile alt yazılarıyla birlikte Türkçeye çevirisi ise (Ceylan Yayınları tarafından) daha çok yeni.
Onca maceraya, zorlu geçen uzun yıllara rağmen en son bir kutudan dışarı çıkartılan defterler artık "Rosa Luxemburg, Herbaryum" kitabı: Rosa'nın mücadelesinin tanığı, nişanesi olarak gün yüzüne çıkmış oylumlu bir yapıttır. Rosa'nın Herbaryum'a özenle derleyip eklediği çiçek ve bitkilerde ayrıca onun kalbinin sesi ve ışıltısını hissetmemek mümkün değil.
Rosa Luxemburg, Herbaryum Çev.Murat Çakır, Ceylan Yayınları Aralık 2022, Resimli 421 sayfa.
(HEA/SD)
[1] Rosa Luxemburg Herbaryum kitabının "Başlarken" başlıklı giriş yazısından sf.10
[2] Mektup alıntıları Herbaryum kitabının 409-421 sayfaları arasında yer almaktadır