Vahit Tursun, bir yazı yazmıştı: Anadolu'nun Romeyika'sı Ölüyor diye...2007 yılında Radikal'de yayınlanan yazı şöyle başlıyordu:
"Evet, Anadolu'nun bir rengi daha yok oluyor... Her ne kadar son zamanlarda bunu fısıldayamaz hale gelmiş olsak da, hani şu zengin renklerinden, mozayiğinden söz edip bazen gurur duyduğumuz Anadolu'nun bir rengi daha, dünyanın gözü önünde silinip gidiyor. Bu sorunu detaylandırmadan önce, bu rengi yansıtan yerleşim birimlerinden birisi olan Oçena (Trabzon/Çaykara/Köknar) köyünden, orada yaşayan toplumun tarihsel arka planı ve kendine özgü kültürel yapısından söz edelim. Çoğumuzun şimdiye kadar adını dahi duymadığı bu köyü, en azından şimdiye kadar yaşatmış olduğu antik bir dilin yok oluşuyla tanıyalım..."
Bu yazıyı belki binlerce kişi okudu, üzüldü, bir şeyler yapılması gerektiğini temenni etti ama bir kişi yollara düşmeye karar verdi: Yeliz Karakütük.
Karakütük, yazıyı okuduktan sonra kaybolan Romeyika dilinin izini sürmek ve dili belgelemek adına yollara düştü ve ortaya Romeyika'nın Türküsü isimli çalışma çıktı. Trabzon'un Köknar Köyü'nde başlayan "kaybolmakta olan bir dilin seslerini arama serüveni", atalarından kendilerine miras kalan hatıralarla bildikleri Karadeniz'i ve Romeyika'yı yaşatmaya çalışan 2. nesil Yunanistanlı Karadenizlilere kadar uzandı...
Romeyika'nın Türküsü, Trabzon- Atina- İstanbul hattında bize anlattıkları ile yanlış anlamaları bir kenara bırakıp, Karadeniz kültürünün farklı coğrafyalardaki kardeşliğine dikkat çekiyor. Karadeniz Rumcası olarak da bilinen Romeyika, Türkiye'de konuşulan kesin rakamları belli olmamakla birlikte 28 ile 36 arasında olduğu tahmin edilen dillerden sadece biri...
UNESCO'nun 2008'de Dünya çapında yaptığı araştırmalarla oluşturduğu dil atlasında ise dünyadaki pek çok dil ile birlikte artık ölmek üzere olan bir dil... Genellikle Trabzon- Of- Çaykara ve çevresinde konuşulan dil, artık yüksekte kalan birkaç köy dışında hemen hemen konuşulmuyor...
60 ile 90 küsur yaşları arasındaki nüfus tarafından konuşma dili olarak kullanılan dil, yeni yetişen gençlerin köylerden uzak olması sebebiyle unutuluyor ve sadece onların diliyle "mamikaları" (büyükanneleri) ile anlaşabilmeleri için mecburi bir kullanım haline geliyor.
Belgesel için söylenecek çok şey var fakat öncelikle belgeseli izlemek için, 15 Nisan Perşembe günü yolunuzu İstanbul Film Festivali'ne düşürmelisiniz... Saat 19.00'da, İstanbul Pera Müzesi'nde gösterilecek belgeselin ardından belgesel ekibi izleyiciyle buluşacak.(UB/EÜ)