Tarihin acılarıyla yüzleşmek yerine, acıları yeniden kanatmak ve insanlarda karmakarışık duygular yaratarak şaşkınlığa uğratmak yaşam biçimimiz olmuş.
Taksim'de yapılan "Hocalı Katliamı" mitinginde "Hepiniz Ermenisiz, Hepiniz Piçsiniz" pankartı ne demektir? Neden piç kelimesini kullanarak ve Ermenileri hedef alarak nefret söylemleri yayılıyor?
Piç, Farsça sıfat ve büklüm, kıvrım, dolaşık demek. Osmanlıca-Türkçe Sözlük (Mustafa Nihat Özön.1965) böyle yazıyor.
Hatırımda, sizlerin hayatına dair her daim, piçtabım var benim... Yazıyı yazan ve göstere göstere yürüyen hanım ve onun gibilerin ruh haline dairdir bu düşüncem. Çünkü, piçtab demek telaş, sıkıntı ve şaşkınlık demektir.
Nasıl telaşlanmam? Nefret söylemleri, düşmanlık ve kin yayıyorsunuz...
Nasıl şaşırmam, protesto ederken bile, piçtab yaratıyorsunuz bilerek ve isteyerek...
Aslında haliniz piçâpiç, ya da piç ender piç; yani pek dolaşık, karmakarışık...
Ama biliyorum ki, siz bu kelimeyi lügat anlamında kullanmadınız. Tam aksine küfretmek, nefretinizi saçmak için, kinle, düşmanlıkla ve intikam duygularıyla kullandınız.
Piç, dediğinizde "anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk" anlamında, önyargıyla ve nefret için kullandıysanız eğer; siz ne anlarsınız çocuktan? Siz ne bilirsiniz "evlilik bağı olmadan" yaşamanın, sevginin ve çocuk yapmanın ne olduğunu?
Çocuklar dünyaya geldikten sonra anası babası arasında evlilik birliği olmasa bile bizim ülkemizin vatandaşı değiller mi? Çocuklar üzerinden nefret söylemleri yaratmak ve onları öne sürerek politika yapmak, hangi ana babanın düşüncesi olabilir?
Yoksa terbiyesiz, arsız çocuklar için mi kullandınız bu kelimeyi?
Yoksa Atilla İlhan'ın "Nasıl olsa bugünü de harcadık, piç ettik." dizelerindeki gibi, katliamı protesto edeyim derken, sizlerde işi bozdunuz ve tadını mı kaçırdınız?
Aslında yarattığınız piçâpiç, pek dolaşık ve karmakarışık değil, çok açık.
Siz nefret duygularınızı dile getirmek için pankartlara "piç" yazmadan önce, çocuklara hakaret etmekten ve çocuklarımızın şahsi hallerine, dünyaya gelmeleri sırada yaşardıkları hallerin ne olduğuna baksanız ya!
Yoksulluğun, göçlerin yol açtığı travmalar, yaşamın acımasızlığı gibi nedenlerle her gün daha çok çocuk suça sürükleniyor, çocuklar aleyhine açılan davaların oranı dikkat çekici biçimde artıyor.
Cezaevlerinden tahliye olan çocuklar duygularını ve hayal kırıklıklarını nasıl yazıyor biliyor musunuz?
"Çocuk mu var evde yok mu hiç önemsemezlerdi, başka aileler öğle yemeğinde, akşam yemeğinde en azından çocuklarını eve çağırırlardı, en azından açlıklarını düşünürlerdi çocuklarının, bizimkilerde o da yoktu. Şimdiki aklım olsa kaçar giderdim o evden" (Yaş, 20).
"Arkadaş, dost kavramlarına cezaevine girdikten sonra farklı bakıyorum ve sadece bir tane dostum var o da suçu birlikte yaptığımız cürümüm. Onun da içinde kötülük yok, kara gün dostu." (Yaş, 19).
"Tahliyesiniz dediler. Biz inanamadık. Akşam karanlığında tahliye olduk. Çıkar çıkmaz gökyüzüne baktım. Gökyüzüne hep başım dik bakardım, artık normal bakınca da gökyüzünü görebiliyordum. Yıldızlara, gökyüzünün o anki manzarasına âşık oldum. Ama oradan ben değil 'içimdeki ağlayan çocuk' dışarı çıktı." (17) (Cumhuriyet. 03.03.2012. Figen Atalay Haberi)
Yıldızlara âşık olan çocuğunuz var mı sizin? Siz hiç kafanızı kaldırıp gök kubbenin ne kadar güzel olduğunu fark ettiniz mi?
Kin ve düşmanlığınız, nefret söylemleriniz kimseye yakışmıyor...
Önyargılarınızla yaşıyorsunuz, herkese nefret bulaştırıyorsunuz ve nefret söyleminin topluma hâkim olmasını istiyorsunuz. Önyargılarınızdan kurtulun ve nefret suçuna dönüştürmeyin.
Irkçı şiddetin ve nefret söyleminin tam karşılığıdır bu pankart. Irkçı nefreti yayın, kışkırtan bir niteliğe sahiptir. Bu yüzden nefret suçlarını işleyenlerin mağdur etmek istedikleri kitle çok geniştir. Mağdurun dışında mağdurun mensubu olduğu grubun bireyleri de suçtan zarar görmüş gibi etkilenirler. Tedirgin olurlar. Başkasını tedirgin etmek, kimsenin hakkı değildir. Hedef kitlede yer alan insanları zarar görecekleri endişesi ile karmakarışık (piç ender piç) etmeye kimsenin hakkı yoktur. İnsanlar arasındaki barışı bozamazsınız. Toplumsal çatışmayı tetiklemeyin.
Çocuklara, Ermenilere, hiç kimseye ve hatta kendinize bile nefret suçlarını bulaştırmayın.
Barış bu toprakların kaderi olmalıdır, kin ve nefret söyleminden vazgeçin. (Fİ/HK)