Üç kilit mevkideki bakan, başbakan, ekonomi bakanı ve dışişleri bakanı kısa süre önce görevlerinden istifa ettiler. Bu kişiler Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) okumuşlardı.
Kendilerine teşekkür edilen bakanlar
Başkanın özelleştirme ve bütçe ayarı programını uygulamaya çalışıyorlardı. Elektrik kurumlarının özelleştirilmesine karşı ayaklanmalar üzerine kendilerine "teşekkür edildi".
Toledo arabayı geri vitese takmaya mecbur oldu. Ne yapacağını bilmiyor. Rakibi merkez sol popülist Alan Garcia'nın desteğini arıyor.
Peru gelişmelerini Lima'da çıkan 100 bin tirajlı "La Republica" gazetesinden izliyoruz. 1981'de yayın hayatına giren bu ceride, merkez solda "iyi haber alan" bu haberleri net biçimde yansıtan, Peru toplumunun ve kırılma noktalarının farkında bir medya organı. Peru'nun nüfusu 27 milyonun üstünde.
Kaybolan sol sözcüğü
La Republica'dan Mirko Lauer, bazı yabancı gözlemcilerin Peru'da sol akımın ortadan kaybolmasına şaşırdıklarını yazıyor. Yorum biraz aşırı olsa da yanlış değil, "sol" sözcüğü siyasal tartışmalarda artık yer almıyor. "Sağ" sözcüğü de.
Bu iki sözcüğün kapladıkları tarihsel çıkarlar ortadan kalkmış değil. Politika bir kamuflaj sanatı oldu da, ondan böyle. Siyasal söylem zamanla neo-liberal-popülist, otoriter-demokratik, kokuşmuş-yurttaşlık bilinci taşıyan gibi yeni bölünmeler icat etmiş.
Yine de, bir yoksul hala bir yoksul ve günümüzde en yoksunlar siyasal olarak temsil edilmiyorlar.
Peru siyasal jargonunda solun eşanlamlısı sözcük "geçmiş hayranlığı". 1990-2000 dönemi diktatörü Alberto Fujimori yanlısı basın, günümüz hükümetinin solcularla dolu olduğunu yazıyor. Ancak hiçbir hükümet üyesi kendini solcu saymıyor.
Ülkenin ilk yerli kökenli başkanı Toledo, en yoksullardan yana sosyal programı sayesinde seçildi, ama bu hükümetin solculuğu tartışılır. Liberal çizgideki Ekonomi Bakanı Pedro Pablo Kuczynski, 11 Temmuz'da özelleştirme programına karşı sosyal protestolar üzerine istifa etti. Hükümette daha sağda olanlar da mevcut.
İlericilik?
Sol-sağ ayrımının silinmesi birden olmadı. Uluslararası basın onbeş yıldır Perulu sosyalistleri "muhafazakar" olarak niteliyor ve bugün solcu sayılmak için sosyal-demokrat olmak kafi. Hangi çizgiden otursa olsunlar sadece üçüncü dünyacıların milliyetçiliği yıkıcı addediliyor. Avrupa ülkelerinin korumacı küreselleşmeciliği ise ilericilik yerine geçiyor.
Marksist sol süpürüldü
Peru'nun istisnai bir durumu var. Peru'nun ikinci ve Üçüncü Enternasyonal geçmişi olan Marksist kökenli ve sendikal yönelimli solu siyasi arenadan süpürülmüş durumda. Bu sol 1978'de oyların yüzde 78'ini almıştı, şimdiyse bütün Latin Amerika'da sadece Peru'da izi kalmadı.
Sosyalist Enternasyonal'in Perulu üyesi, Alan Garcia'nın partisi Latin Amerika Devrimi Derneği sol bir parti olarak tanımlanamaz. Kaldı ki, seçimlere bu sıfatla katılırsa bir şey elde edemeyeceğinden, kendisini sol diye de görmüyor.
Bütün ülkenin tek büyük sol oluşumu Patria Roja'nın (Kızıl Yurt) tek bir milletvekili var. Peru'nun en ünlü solcusu Javier Diez Canseco'nun, kendisine Kongrece eşlik edecek grubu bulunmadığı gibi, sokakta asgarî varlık gösteren bir partisi bile yok.
Sol politikacının farkı ne?
Bu marjinallik aşırılıklarından değil, söylemlerinden kaynaklanıyor. Patria Rojacılarla, Diez Canseco ağızlarını açıp bir şey söylemiyorlar ki, öteki politikacılardan farkları ortaya çıksın.
Kısa süre önce bugün daha çok muhafazakar çizgide sayılan bir demokrat gazeteci Francisco Igartua, Diez Canseco'nun başkanlığa en layık kişi olduğunu yazmıştı. Luis İnacio "Lula"da Silva'nın Brezilya seçimlerinde favori gösterildiği, tipik muhafazakar solcu Ricardo Lagos'un Şili'yi yönettiği bir sırada böyle bir öneri Latin Amerika için tuhaf değil.
Sağın propaganda aygıtı
Peru içinse evet. Diez Canseco nitelikli bir kişi, solculuğunun aşırı bir yanı yok. Ancak seçmenlerin gözü başka yerde. Bu durum Patria- Roja yöneticileri Alberto Moreno ya da Rolando Brena için de geçerli.
1990'lı yıllarda oluşan sağın propaganda aygıtı ağır basıyor. Ayrıca, Fujimori'nin 1990'dan itibaren hizaya soktuğu sendikal hareket ancak ayağa kalk-maya çalışıyor.
Maocu gerilla hareketi Aydınlık Yol'la, Alberto Fujimori'nin siyasi polisinden korkular ortadan kalktığından bu yana halkın önemli bir bölümü harekete geçmeye hazır.
Demokrasi, sağın ideolojik tekelinde
Büyük sol fikirler adına değil de, tek tek amaçlar için talepte bulunuluyor: Bir devlet işletmesini kurtarmak, tarım ürünleri fiyatlarını korumak, şu ya da bu yöneticinin istifasını sağlamak gibi. Peru demokrasisi sanki sağın ideolojik tekeline geçmiş artık.
Sol böyle bir bağlamda yenilik arz eden çözümler sunmuyor. Eski Maocu Patria Roja ile eskiden Moskova çizgisindeki Komünist Partisi'nin yakınlardaki birleşmesi, iki partinin de hep paylaşmış olduğu Stalinci düşüncenin pek uzağına düşmüyor.
Kurulu düzene anakronik alternatifler
Bu partiler tepki gösteriyorlar göstermesine, ancak kurulu düzene anakronik bir alternatiften başka bir şey getirmiyorlar. 1960'lı yıllarda, bu iki Komünist Parti'ye karşı çıkarak şehirli orta sınıflardan insanların desteğini gören sol da daha iyi bir noktada değil.
Eski ileri gelenlerin çoğu bugün demokratik hizmetlerini yararlı biçimde yerine getiriyorlar, ancak demokrasinin yararlarından istifade edemeyen çoğunlukları seferber etmenin çok uzağındalar. Türkiye'de de durum farklı değil. (NH)
* Ara başlıklar ve vurgular Bianet 'e aittir.