AKP hükümeti; 4857 sayılı İş Kanunu ile başladığı ve SSGSS yasası, kıdem tazminatı fonu önerisi gibi projelerle devam ettiği çalışma yaşamını baştan düzenleme çabalarına bir yenisini daha ekledi: İş Sağlığı Ve Güvenliği Yasa Tasarısı.
Sosyal Haklar Derneği’nin (SHD) bir araştırmasına göre;
- Türkiye’de 1946-2005 yılları arasında 53.194 işçi iş kazası ve meslek hastalığı sonucu hayatını kaybetti,
- 143.012 kişi ise bir daha çalışamayacak şekilde sakat kaldı.
Davutpaşa ve Tuzla'daki işçi ölümleri medyada yer buldu
Ancak özellikle geçen yıl İstanbul Davutpaşa’da yaşanan patlamaya kadar bu ölümler pek de kimsenin gündeminde yer almıyordu.
Önce Davutpaşa ardından da Tuzla tersanelerindeki ölümlerle işçi güvenliği konusu, bu konuyu yıllardan beri görmezden gelmeyi alışkanlık haline getiren ana akım medyanın bile gündemine girdi.
Çalışma Bakanı da “İş Güvenliği ve Sağlığı Yasa Tasarısı”nı tanıtırken bu rakamlara başvuruyor ve yıllardan beri olmayan İş Güvenliği ve İş Sağlığı Yasasını çıkarmakla övünüyor.
Türkiye’de ilk kez bir İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası hazırlanmasına saflığımdan olsa gerek sevinmek istiyorum aslında ama AKP Hükümeti hevesimi kursağımda bırakıyor.
Derviş’in fikri neyse zikri de odur misali daha en başından yasanın isminde niyet açıkça belli ediliyor, güvenliği ve sağlığı düşünülenin işçi değil, iş olduğu açıkça hepimize duyuruluyor.
Bırakın yeni bir yasayla daha ileri düzenlemeler getirmeyi mevcut düzenlemeleri bile uygulatma ve denetleme ihtiyacı duyulmuyor.
1.166.892 işyerine 561 müfettiş
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Eylül 2008 istatistiklerine göre Türkiye’de sigorta kapsamında 1.166 892 işyeri var, burada hatırlatmak gerekir ki, bunlar sadece kayıtlı işyerleri, bir bu kadar hatta bundan daha fazla da kayıt dışı işyeri var muhtemelen. Bakanlığın bir soru önergesine verdiği yanıta göre ise sadece 561 iş müfettişi var.
Yani sırf kayıtlı işyerleri denetlenmeye kalkışılsa bile bunun imkânı yok, hoş zaten kimsenin niyeti de yok.
Bu denetimsizlik ise Türkiye’de Dickensvari çalışma koşulları yaratıyor.
Öyle ki artık 16 yaşında bir çocuğunun çalıştığı işyerinde elektriğe kapılıp ölmesine şaşırmıyoruz bile. Zonguldak’ın bir ilçesinden neredeyse her hafta bir ölüm haberi gelmesi "orada neler oluyor acaba dememize neden olmuyor?" veya her yaz annesiyle beraber kamyon kasasında ölen 9-10 yaşındaki mevsimlik tarım işçisi çocuk “ah vah” malzemesi oluyor.
Meslek hastalıklarında ise durum çok daha vahim, meslek hastalıklarını azaltmak için önlemler almak bir kenara Bakanlık meslek hastalığına yakalanan ve hatta meslek hastalığı sonucu ölen işçilerin sayısını bile bilmiyor.
Her yıl yayınlanan istatistiklerde meslek hastalığı sonucu hayatını kaybeden işçi sayısını dalga geçer gibi 1-2 olarak veriyorlar.
Ama eğer meslek hastalığına yakalanan işçi sayısı konusunda genel bir fikir sahibi olmak istiyorsanız, -hazır önümüz de bayram-, ziyarete gelen misafirlerinize sorun bakalım, kaçında bel fıtığı var, hem de öyle ağır işlerde çalışanlara falan değil, masa başında çalışanlara sorun.
Sizi ziyarete gelen çağrı merkezinde çalışan üniversite öğrencisi yeğeninize sorun duyma kaybı var mı, sırt ağrıları başlamış mı veya bilgisayar kullanmaktan bileklerinde bir rahatsızlık oluşmuş mu?
Herhalde yüzsüzlük böyle bir şey olsa gerek ki, İşçi Sağlığı ve güvenliği konusunda sanki bu resim hiç yokmuş gibi, Başbakan ve Çalışma Bakanı bir de “Uluslararası İş Güvenliği ve Sağlığı Konferansı”na ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
İstanbul’da bir yıldan uzun bir süredir Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasına karşı oldukça etkin bir muhalefet yürüten Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu, herkesi 1 Kasım Cumartesi günü saat 13.00’de Konferansın yapılacağı Lütfi Kırdar Kongre Merkezinin önüne çağırıyor.
İş kazaları sonucu ölen 50.000’den fazla işçi için değilse bile kendiniz için, “Patronlar için değil, işçiler için yasa” diyerek Bakan’ın ve Başbakan’ın suratına yüzsüzlüklerini haykırmak istiyorsanız bu Cumartesi yanınıza eşinizi, dostunuzu, komşunuzu da alıp Maçka Parkının içinden güzel bir yürüyüş yaptıktan sonra saat 13.00'de Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nin önünde olun. (EÖ/EZÖ)
Yer: Lütfi Kırdar Kongre Merkezi Harbiye - İstanbul
Tarih: 1 Kasım 2008 - Cumartesi
Saat: 13:00