Hıristiyan dünyası 24 Nisan'da, İsa'nın diriliş günü kabul ettikleri Paskalya'yı kutlayacak.
Ermeniler, Paskalya Bayramı olarak bilinen Surp Zadig'te (İsa'nın Yeniden Diriliş Günü), "Kristos hariav i merelots" (İsa ölülerden dirildi) ve karşılığında "Orhniyal e harutyun Kristos'i" (Kutlu olsun İsa'nın dirilişi) diyerek bayramlaşır.
Surp Zadig'te insanlar birbirlerine kırmızı yumurta armağan eder. Yumurtalar geleneksel olarak kırmızıya boyanır, ancak değişik renklerde boyanmış olanları da vardır. Yumurta dünyayı simgeler. Dış kabuk gökyüzünü, zarı havayı, akı denizleri, sarısı ise yeryüzünü...
Kırmızı rengi ise İsa'nın kanının tüm dünyanın kurtuluşu için aktığını gösterir.
Surp Zadig'te ayrıca saç örgüsü biçiminde paskalya çöreği yapılır. Ertesi gün mezarlıklar ziyaret edilir. Ölen aile fertleri için mezarları başında dualar okunur.
Bu yıl Paskalya, 1915'te yaşanan Ermeni katliamıyla aynı güne, 24 Nisan'a denk geldi.
Agos gazetesinin bu haftaki sayısında (21 Nisan) katliam ve bayramın aynı güne denk gelmesiyle ilgili yazıda bir bölüm şöyle:
Bu yıl 24 Nisan...
Zadig yani Paskalya yortusuyla 1915'te yaşanan Ermeni kıyımının başladığı gün 1915'ten bu yana ilk kez aynı güne denk geldi...
Bazen yıldönümleri diğer günlerden farklı görünmez insana. Öyle ya, dünyanın kendi etrafında, güneşin etrafında, ayın dünyanın etrafında dönüşünün ürünü olan günler, aylar, mevsimler arasında temelde hiçbir fark yoktur. Neticede 365 gün birbirinden ayrılmaz. Peki, sahiden böyle midir?
İnsan, medeniyetinin başlangıcından bu yana özel günlere, kutlamalara, yortulara önem vermiş. Bireylerin ve toplumların inanma ihtiyacını karşılayan dinler de bazı günlere özel anlamlar yüklemiş. Ayinlerle, ritüellerle, adetlerle onları diğerlerinden ayırmış. Çoğu zaman doğa olaylarıyla, emekle, üretime, ürün toplamayla ilgili olan bu özel günler hem insanı, hem de onun günlük yaşayışını şekillendirmiş, hayata anlam katmış.
Buradan bakıldığında, 24 Nisan tarihinde Zadig, yani Paskalya yortusuyla, 1915'te yaşanan soykırımın yıldönümünün aynı güne denk gelmesi, bu büyük rastlantı bizler için derin anlamlar ima ediyor. Yas ve diriliş, karanlık ve aydınlık, ölüm ve yaşam, keder ve umut yan yana, iç içe... Tıpkı günlük hayatımızda olduğu gibi, tıpkı toplumların yaşantısında olduğu gibi, tıpkı insanlık tarihinde olduğu gibi... (AS)