Hayatın her alanında ayrımcılığa maruz kalan yaşlanan insanların -başta kendilerine- yabancılaşmaması, yoksullaşmaması ve yoksunlaşmaması için onlar toplumsal hayatın içinde olmalı. Toplumsal hayatın dışladığı yaşlıların bizlerden beklentisi sadece "kaale alınmak."
Onlar kaale alınmalı. Çünkü onlar yaşlı. Giderek gerileyen, kayıplar yaşayan, değerlerini yitiren, geliri azalıp giderleri artan, kaygıları ve karamsarlığı yüzünden kendi dünyasına çekilen bu insanların mutsuzluğu ve sıklıkla bunalıma girmeleri önlenmeli.
Onlar kaale alınmalı. Çünkü onlar yaşlı. Hayatla ilişkileri azalsa da, umutlarını yitirseler de, hep eleştirip, yargıladıkları sevdikleriyle daha çok şey paylaşmak isteseler de, hep yakınsalar da bu insanlarla toplum organik dayanışmaya girmeli.
Onlar kaale alınmalı. Çünkü onlar yaşlı. Zor gören, işiten ve yürüyen, idrarını kaçıran, hijyenine uymayan, kimseye güvenmeyen, ağzından ölümü düşürmeyen, herkese - hatta kendine bile- hoyrat davranan bu insanların yaşamsal gereksinimleri karşılanmalı.
Onlar kaale alınmalı. Çünkü onlar yaşlı. Hep ilgi, destek, ihtimam, sabır, hoşgörü ve özveri bekleseler de, yaşam kalitesini arttırmak için çaba harcayanları yorup yıpratsalar da, yakınlarının yaşamına müdahil olsalar da bu insanların, devletin verdiği güvencelere olan -pasif- güveni arttırılmalı.
Onlar kaale alınmalı. Çünkü onlar yaşlı. Kronik hastalıkları nedeniyle hastaneye yattıklarında, evde bakım sürecinde, rehabilitasyon / özel eğitim, özel bakım / gözetim gerektiren durumlarda değişik güçlükler yaşasalar da onlar sevdiklerinden aktif destek almalı.
Onlar kaale alınmalı. Çünkü onlar yaşlı. Yurttaşlık hakkını -yani ekonomik sosyal fırsatları- kullanamasalar da, ilgili kurum olanaklarından yararlanamasalar da, toplumsal yaşama uyum gösteremeseler de, onların keyifli olmaları sağlanmalı.
Onlar yaşlı ve kaale alınmalı.
İşe nereden başlamalı.
Galiba önce "Yaş yetmiş, iş bitmiş", "Ağaç yaşken eğilir", "Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olur", "Eşek kocamakla (büyümekle) tavla başı olmaz" gibi atasözlerini, "Çaptan düşmek", "Çürüğe çıkmak", "Okunu atmış, yayını atmış", "Ununu elemiş, eleğini asmış", "Elin ermez, gücün yetmez", "Ele şenlik olursun", "Artık köşende oturma zamanı", "Yaşından utanmıyorsan, ak saçlarından utan!" gibi deyimleri, "Yaşlı, tüketicidir", "Yaşlı memnuniyetsizdir", "Yaşlı müşkülpesenttir", "Yaşlılar gençleri sevmez", "Yaşlılar geri kafalıdır", "Yaşlıların kafası basmaz", "Yaşlılar bencildir", "Yaşlı, sağlıksızdır", "Yaşlılar hoşgörüsüzdür", "Yaşlılık durağan ve değişmez bir dönemdir", "Yaşlılar katıdır, esnek değildir gibi kalıp yargıları söylemi(m-n)izden kaldırmak gerek.
Haydi!!! Ne duruyoruz! (ŞD/EÜ)
* Şadiye Dönümcü, Sosyal Hizmet Uzmanı.
** Birleşmiş Milletler, yaşlanma sorununun küresel düzeyde fark edilmesini sağlama amacıyla "1 Ekim"i "Dünya Yaşlılar Günü" olarak ilan etmiş olup, bu gün 1983 yılından bu yana ülkemizde de kutlanmaktadır.