Sık sık gazetelerde okuyoruz, televizyonlarda izliyoruz. Bilmem hangi ülkenin başkanı karısından ayrıldı. Bilmem hangi partinin başkanı karısını aldattı.
Yüce cüce, güçlü erkekler ve karşılarında her şekilde onlardan daha güçsüzleştirilmiş kadınlar... Bu güçlü adamlardan ayrılamayan, onlarla yaşamaya mahkûm kadınlar... Siz de kendinize sormuyor musunuz, güçlü erkeklerle yaşayan kadınlar acaba neler yaşıyorlar diye?
"Baykal aile meclisiyle görüştü, kahvaltı yaptı" gibi yalanın katmerlisi, "dışarıda neler yaşanırsa yaşansın ev içinde sorun yok" tarzı haberleri okuyunca bir daha anlıyoruz, özneler daima erkekler. Hayat onlar için var, hayatı onlar yönetir, kadınlar figüran, ya eş-anne ya da güzellik-eğlencelik figüranlar.
Erkek-koca zulmü altında sürekli canı yanan kadın ya da kadınları böyle bir anda dahi görmeyen, onları "kocasını yalnız bırakmayan, ona destek olan, mükemmel, duygusu, onuru, öfkesi olmayan, tüm varlığı kocasından ibaret insancıklar" diye gösteren, aileyi kutsayarak kadını hiçleştiren cinsiyetçi, zalim erkekler sürüsü, gene medya, siyaset ve eviçinde görev başındalar.
CHP'li vekiller Nesrin Baytok'un yanında
Politikasına cinsiyetçiliğin hâkim olduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve onun tamamı olmasa da ağırlığı bu cinsiyetçiliği destekleyen ırkçı kadın vekilleri, Nesrin Baytok'a sonuna dek sahip çıktıklarını, yanında olduklarını bildirmişler.
"El âlem görsün nasıl bir kadın dayanışması sergileyeceğiz" diyorlar yani.
Yıllarımızı verdiğimiz ve seve seve daha nice yıllarımızı vereceğimiz, kadınların kurtuluşunu göreceğimiz o güzel günlerin yaklaşması için her kadının küçük adımını dahi devasa bir hamle olarak değerlendirdiğimiz, kadınların biricik kurtarıcısı feminist politikamızın CHP'li kadın vekilleri de etkilemiş olmasından ancak biz feministler gurur duyarız.
Zira cinsiyetçilikten hiçbir kadın muaf değildir. Erkek şiddetinden hiçbir kadın kurtulmuş değildir. CHP'li kadın vekillerin bu "yeni" tutumu bugüne dek bizleri meclis kapılarında karşılamayan (Gaye Erbatur hariç), mecliste bizlerle görüşmeyen, hatta bizleri umacı gibi gören, politikalarımızı yok sayan, mücadelemize destek vermeyen kadınların da değiştiğini göstermekte.
Bu yönde bir değişim varsa bu mutluluk verici bir değişimdir, ancak bu değişim yazık ki sanıldığı gibi cinsiyetçilik karşıtı değildir. Daha çok Baykal düşmanlarına karşıtlığı hedeflenmektedir.
CHP'li kadın vekillerin kaset skandalı dolayısıyla Nesrin Hanım'a sahip çıkmasının ardında ne yazık ki, sadece kadın dayanışması yok. Kangrenleşmiş bir Deniz Baykal ile dayanışma vardır.
"Bizi başkandan bir kasetle ayıramazsınız, bakın biz onu kahramanlaştırarak nasıl yeniden partiye getiririz" mesajı daha önde. Yoksa diyelim ki, kaset Baykal'ın değil de başka bir CHP'linin olsaydı bu kadın vekiller o zaman da kasette görülen kadına böyle "içten" sahip çıkabilirler miydi? Yoksa koşulsuz şartsız cinsiyetçi genel başkanlarının talimatına göre mi davranırlardı?
Günler Olcay Hanım için de hiç kolay geçmiyor
Eğer CHP'li kadın vekiller kadın dayanışması konusunda samimilerse sadece Baytok'a sahip çıkmakla kalmamalıdırlar. Elbette Baytok'a sahip çıkmak önemli ve CHP'li kadın vekiller için de bu süreç kadın politikaları açısından öğretici bir süreç. Ama sahip çıkmanın iki zemini olmalı.
İlki, kaset dolayısıyla Baytok ve onun şahsında tüm kadınlara yönelik yürütülen ve yürütülecek olan cinsiyetçi saldırılara yönelik topyekün bir kadın birliği örgütlemek ve bu alanda siyaset yapmaktır.
İkincisi ve CHP'li kadın milletvekillerinin kadın dayanışmasına ilişkin samimiyetlerini gösterecek olan tutum, Deniz Baykal'ın eşi Olcay Hanım ile de benzer bir dayanışma sergilemeleri olacaktır.
Zira Olcay Hanım da Deniz Baykal'ın şiddetine maruz kalmıştır. Ve hala devam eden güçlü adam Deniz Baykal'ı kurtarma planlarında eşinin sadık desteği ve yuvasını dağıtmayan dişi kuş rolündeki Olcay Hanım hiç de kolay günler geçirmiyordur.
Aldatan koca hikâyelerinin tamamında olduğu gibi şiddet dolu ortamda susmak zorunda bırakılan nice kadından biri Olcay Hanım da. Hatta onun daha çok susması gerekiyor zira o, güçlü adam, cumhuriyetin partisi CHP'nin genel başkanı Baykal'ın karısı.
CHP'li kadın vekiller Baykal'ı bu zeminde karşılarına alma pahasına Olcay Hanım'la da bir dayanışma kurabilecekler mi? Asıl mesele bu.
Kurtuluş için tek yol...
Kadınlar arasında bir dayanışma örülecekse bu dayanışma başta kendi evimizdeki, partimizdeki, ideolojimizdeki erkekler de dâhil olmak üzere erkekleri karşısına alan bir yerden kurulmalıdır.
O yüzden CHP'li kadın vekiller Nesrin Baytok'a sahip çıkma görüntüsü altında aslen Deniz Baykal'a sahip çıkmak yerine, mevcut cinsiyetçi saldırılardan dolayı gerçek bir kadın dayanışmasıyla Nesrin Baytok'a sahip çıkmalılar.
Ve yeri gelmişken Deniz Baykal'ı da cinsiyetçiliğinden dolayı eleştirerek aynı zamanda Olcay Baykal'ı da sahiplenmelidirler.
Bu kavga gürültü içinde unutulan, yok sayılan, yaşadıkları önemsenmeyen Olcay Hanım'ı da anımsayarak, onun da bu eril şiddet ortamında neler yaşadığını -kendilerinden yola çıkıp empati kurarak- "Olcay Hanım nasılsınız?" diye sorabilmelidirler.
Uzun lafın kısası kaset olayı da bizlere göstermiştir ki kadınlar erkeklerle hangi şekilde ilişkilenirse ilişkilensin hayatın sahibi erkeklerin egemenliğinden, şiddetinden, sömürüsünden kurtulamıyoruz. Kurtuluş için tek yol kadın dayanışması, feminizm. (GA/BB)