Uyutmaz beni ninniler şimdi
Ve gürültüler uyandırmaz
Her şey sessiz
Her şey dümdüz olsa ne gezer
Saçlarım hala asi hala yaramaz
Çocuğun Ölümü, Gülten Akın
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü, bu yıl 6 Şubat’ta meydana gelen Türkiye'de 11 kenti ve Suriye’yi etkileyen depremlerdeki yıkımın duygusuyla karşıladık.
Yaklaşık 13 milyon insanı derinden sarsan, toplumları on yıllar boyunca ekonomik, sosyal ve politik açıdan etkileyeceğini tahmin ettiğim depremlere ilişkin, en net cümlelerden biri, sanırım şu:
“Öfkeliyiz, yastayız, buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz. Patriyarkal Kapitalist Yıkıma Karşı Feminist İsyandayız!.”
Cümleler, önce 5 Mart’taki Kadıköy’deki 8 Mart kadın buluşmasında, ardından 8 Mart’ta Taksim’de düzenlenen 21. Feminist Gece Yürüyüşü’ndeki açıklamalarda haykırıldı.
Deprem değil bu bir katliam
Bir gece önceden neredeyse yarı açık polis merkezine dönüştürülen, binlerce polisin yığıldığı Taksim’de 8 Mart Gece Yürüyüşü gecesi sıklıkla duyduğumuz sloganlardan biri “Hükümet istifa”, diğeri de “Deprem değil bu bir katliam” sloganıydı.
Birçok kadın ve lubunya vardı ki polise, “İki ayınız kaldı, gideceksiniz” diye parmak sallıyor, bir başkası da “Polis defol bu sokaklar bizim” diye haykırıyordu.
Kimse korkmuyordu o gece
TOMA’sıyla, biber gazıyla, jopuyla, kalkanıyla kadınların, lubunyaların karşısına dikilen patriyarkal sisteme karşı kadınların, lubunyaların öfkesi korkusunu çoktan yenmişti.
Öfkeliyiz beyler!
Sizi deprem anında “kendisini korumaya iten refleksinize” karşı, biz kadınları çocukların odasına koşturan ve orada öldüren patriyarkal sisteminize karşı öfkeliyiz!
Enkaz altından “su su” diyen insanlara el uzatmayan devlete, öfkeliyiz.
Çadır sırasına girip çadır vermediğiniz, kentten ayrılırken aracınıza almadığınız lubunyalara homofobikliğinize de öfkeliyiz.
Çadırları, yurttaşlara dağıtmak yerine özel kurumlara satan Kızılay’a, öfkeliyiz.
Enkazların altında soğuktan ölen insanlara ulaşılmamasına, öfkeliyiz.
Enkazdan çıkartılanlara yaptığınız cenazelere saygısızlığınıza, öfkeliyiz.
Enkazdan çıkarıldıktan sonra kaybolan çocukları ve kadınları kaydetmeyen sisteme, öfkeliyiz...
Depremin üzerinden bir ay geçmesine rağmen halen daha “çadır çadır” diyen yurttaşlara çadır sağlanmamasına, öfkeliyiz.
Enkazdan kenti elleriyle çıkardığı yakınını kefensiz gömmek zorunda bırakılan tüm yurttaşlar için öfkeliyiz.
"Önce sağ çıksın sonra cenazesi çıksın şimdi de cenazesi tek parça çıksın diye yalvarıyorum" diyen kadın için de öfkeliyiz.
Adıyaman'da politik çirkin rant ilişkileriniz nedeniyle yapı denetiminden bilimsel kurallara göre geçirmediğiniz İsias Otel'de can veren Kıbrıslı çocuklar ve rehberler için de öfkeliyiz...
Çocuk odaklı bir afet yönetim sistemi olmadığı için kaçırılan, kaybedilen çocukları, korumayan sisteme karşı, öfkeliyiz.
Depremin hemen ertesinde çadır kentlerde artan erkek şiddetine, öfkeliyiz.
Deprem döneminde, herkesin canı ağzında, herkes yakınlarından haber beklerken, depremden hayatta kalanlar ve kalmak isteyenler seslerini duyurmaya çalışırken, sosyal medyayı kısıtlayan zihniyetinize öfkeliyiz.
Depremden hayatta kalan çocukların tarikatlara verilmesini, ilgili prosedürlere uygun bulan “çocukların ailelerinin izni var” diyenlere öfkeliyiz.
Korkmuyoruz, beyler. Sadece yastayız! Öfkeliyiz! Hiçbir yere gitmeyeceğiz.
Yirmi yıl boyunca enkaza çevirdiğiniz, içini boşalttığınız, yozlaştırdığınız, her kelimeyi, her anlamı, her bir resmi kurumu alıp yeniden var edeceğiz.
Evet beyler.
Sağlıktan eğitime kadar hayatımızda ne varsa bilimsel hakikatlerden uzaklaştırdığınız her bir politikayı yeni baştan kuracağız. Feminist sağlık sistemini inşa edeceğiz. Eğitimde eşitliği sağlayacağız.
Bir afet olduğunda, deprem olduğunda, enkaza devlet gitmedi ya işte, dünyanın bir ucuna su, köprü, yol götüren devletin gidemediği yerlere giden kadınların, kadın hareketinin gücü ve tecrübesiyle yapacağız bunu.
Sadaka sisteminizle değil, dayanışmayla öreceğiz ülkeyi yeni baştan.
Kadınların polislere söylediği gibi “İki ayınız var beyler...”
Ve feminist Tuğçe Özçelik’in söylediği gibi “Depremde ölmek sınıfsal olduğu kadar patriyarkal...”
O patriyarkal sisteminize minik çentikler açsak da bir gün gelecek o sırtınızı dayadığınızı erkek egemen sistemi yıkıp, eşitlik düzenini inşa edeceğiz...
Yaşamı birlikte kuracağız...Bu ülkeyi yeni baştan var edeceğiz...
Enkaz altında kalan sadece canlar değil beyler...
Sizin patriyarkal sisteminiz de günü geldiğinde enkaz altında kalacak...
Korkmuyoruz, siz de korkmayın beyler... Eşit olacağız!
TIKLAYIN - Fotoğraflarla 21'inci 8 Mart Gece Yürüyüşü
(EMK/AS)
*Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet