Nurten Tuç "barışı görmeden ölmek istemiyorum" diyenlerdendi, barışı göremedi.
"Bekliyorum, güzel bir örgüt olsun, ama güzel olsun" diyordu.
"Hrant dink anmalarına gidiyorum. Toplantılara katılıyorum. Ama hayalimde Kürtler ve sosyalistlerin bir arada olduğu gerçek bir sosyalist parti var. Bunu görmek istiyorum."
Yoldaşlarından
Birgün'deki ilanda Türkiye İşçi Partili arkadaşları "Nurten Tuç'u kısaca anlatmışlar:
"Türkiye İşçi Partisi (1961-1988) Beşiktaş ilçe yöneticilerinden, Nazım Hikmet'in kitaplarını 1960'tan sonra ilk kez basanlardan, İzlem Yayınları kurucusu, Dostlar Tiyatrosu kurucularından ve müdürü, Bilim Yayınları yöneticilerinden, redaktör, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin emektarlarından, her daim güleç, özverili, dayanışmacı, hepimizin sevgili ablası Nurten Tuç yoldaşımızı kaybettik."
Nurten Tuç, Türkiye kadın tarihi, sosyalizm tarihi, demokrasi ve özgürlük mücadelesi tarihindeki öncü kadınlarındandı.
Fotoğraf, Aziz Nesin'in davetiyle gittikleri Nesin Vakfı ziyaretinden (Beril Eyüboğlu arşivi)
İtirazlarından
Aydınlardan Hükümet'e "Ölümleri Durdurun" Çağrısı/ 5 haziran 2011
Aydınlar, akademisyenler, yazarlar, sanatçılardan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blokuna destek/ 11 Mayıs 2011
TMK Mağduru Çocuklara "Af" Sorunu Çözmez / 1 Eylül 2009
"Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları "'Çocuklara yargılama muafiyeti sağlansın' demiyoruz, Sadece, 'terör suçlusu' gözüyle değil, 'suça sürüklenen çocuk' gözüyle ele alınmalarını talep ediyoruz. "
Yüzlerce İmza 301'e Karşı, Hrant Dink İçin/ 21 Temmuz 2006
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün "Pencereden Bakın Sayılarını Görürsünüz" başlıklı, "Azgın azınlık" ifadelerini içeren yazısına "Barış Girişimcileri"nden yanıt/ 22 Nisan 2002
Düşünceye Özgürlük: 80 Bin Kişi Kendini İhbar Etti/ 1996
Savaşa, Milliyetçiliğe, Irkçılığa Karşı: Arkadaşıma Dokunma!/ 1995
Bu başlıklar Türkiye'nin on onbeş yılından; Nurten Tuç'un da itirazının, isyanının, mücadelesinin, ve hayatının kısa bir kesiti.
Bozüyük'te
Orta halli bir aile. Anne Bulgaristan göçmeni, baba milli mücadelede asker, sonrasında polis. Anne halk mekteplerinde okuma yazma öğreniyor.
27 Mayıs 1933'te Bozöyük'te doğuyor Nurten Tuç; "beni en çok kitaplar etkiledi" diyor.
Nazım Bursa hapishanesinde yatıyor, şiirler yazıyor, Bursa Lisesi parasız yatılı öğrencisi Nurten de o şiirleri okuyor. "Düşünmek değiştirmez hayatı" dizelerine takılıyor şairin, "Nazım'ın ne demek istediğini 30 yaşımda anladım," diyor.
Neden "parasız yatılı okumak" istediği sorulunca "büyüyünce Madam Curie olmak istiyorum da ondan" diyor.
Sokağa çıkmak serbest, pastanede oturmak yasak. Saçın, eteğin, kısa, uzun, dar, geniş... Kızlar oğlanlar yanyana durmayacak vs. Dehşet bir baskı.
Lisede Nazım şiirleriyle yakalanınca ucuz kurtuluyor, "yolun yol değil, çok sıkıntı çekersin" diyorlar, "aklını başına toplasın" diye. Dedikleri gibi "aklını başına topluyor", kitaplardan sosyalizme giden yolunu buluyor.
"Gemici oluyorum, matrak bir şey!" sözleriyle seviniyor İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaat Mühendisliği bölümünü kazanınca. Makine'de sadece iki kızlar, onca oğlanın arasında.
Tercüman gazetesi geleceğin mühendisleri söyleşileri yaparken, bir de "kız öğrenci olsun" dediklerinde karşılarında Nurten'i buluyorlar. Söyleşideki "din" sorusuna cevabı ortalığı karıştırıyor. "Din fikrini gereksiz buluyorum, hatta da zararlı" deyince kıyamet kopuyor adeta; mektuplar, tehditler vs.
Üniversitede kurdukları Sanat Kulübü iki yıl sonra kurulacak Genco Erkal'lı, Mehmet Akan'lı Genç Oyuncular'a bir adım adeta.
TİP
Türkiye İşçi Partisi üyesiydi, her kademede çalıştı. Erkekler tam gün partide olurdu, kadınlar aynı zamanda çalışırlardı, birinin para kazanması gerekiyordu çünkü.
Partide temizlik yapılacak mesela, iş kadınlara düşerdi. Erkekler kadınlara siz yapın demezlerdi tabii, ama kadınlar anlarlardı. Ev işleri onu çıldırtıyor, hiç sevmiyor. "Kadın severse köle oluyordu, erkek de severse öldürüyor" derken gülüyor.
Türkiye İşçi Partisi'nin Genel Başkanı Behice Boran'dı. Nurten Tuç "tabii ki Behice hanım olacaktı", diyor "kadın olduğu için düşünülmedi, kadın sorunu diye bir şey yoktu".
"Düğün yapmazdık, gider nikahlanırdık", derken şimdilerdeki düğünlere hala şaşırıyor ve ekliyor: "Çocuk da o kadar kolay yapılmazdı."
Hapislik
12 Mart 1971 askeri darbesinin ikinci ayında nisanda hapislik başlıyor, TİP davasından iki yıl kalıyor içerde. Af çıkınca da "Çorum sürgünü"nden kurtulduğunu anlatıyor sevinçle.
O yıllarda hapishanede tek komün olduğunu özellikle söylüyor, 1980 sonrası siyasetlere göre ayrı ayrı kurulan komünleri hatırlayarak.
Can Atalay anlatıyorNurten Teyze çocukluğumun kahramanlarındandır. 12 Eylül'ün ayazında sıcacık bir sığınaktı Şişli'deki evi. Envai çeşit peynirle kurulan sofralar, akşam izlediğim Yalınayak Sokrates'i sabah salondaki kanepede gözümü açtığımda karşımda görünce nefesimin kesilmesi; giderek edebiyata/tiyatroya merak saldığımda gökte uçuşan bahisleri usulca boyumun yetişeceği yere indirişi... 12 Eylül karanlığı az biraz dağıldı ama biz bayramın ikinci günlerinde Nurten Teyze'ye gittik hep. Bir insanın sevdiklerine hitap ederkenki sesi ile örneğin Kenan Evren hakkında konuşurkenki sesinin bu kadar farklı olabilmesine hep şaşıracağım. Kendisi ile hiç konuşmadım ama Bir Gün Tek Başına'nın "öncü" genç kadın kuşağından, sosyalizmin toplumsallaşması hamlesinin emektarı, Türkiye İşçi Partililerin Nurten ablasını uğurluyoruz. Hep gülümseyerek hatırlayacağım. Bu dünyadan Nurten Tuç geçti! |
Dostlar Tiyatrosu'nu kurdular
Nurten Tuç'un ilk tutukluluğu Dostlar Tiyatrosu'nun 1970-1971'de sahnelediği Havana Duruşması oyunu nedeniyle. Fotoğrafta, oyuncularla birlikte, yanındaki Genco Erkal.
Ayşegül Sönmez "Dostlar Tiyatrosu'nun 20 yılına merhaba" yazısında 1969'da Nurten Tuç'un da aralarında yer aldığı altı kurucu gencin hikayesini hatırlatıyor.
"Oysa, 1969'da kafa kafaya vererek Dostlar Tiyatrosu'nu kuran altı gencin amacı Anadolu'da tiyatro yapmaktı. Mehmet Akan, Şevket Altuğ, Ferit Erkal, Arif Erkin ve Nurten Tuç, Genco Erkal'ın önerisi üstüne, yarı ödenekli bir bölge tiyatrosu oluşturmak için bir araya gelmişlerdi.
"O günün -belki bugünün de- koşullarında gerçekleşmeyecek bir 'düş'tü bu. Adana'ya yerleşmeyi düşünen kurucular, tiyatroları için belirledikleri ilerici-toplumcu anlayışı sürdürebilme yolunda ne Adana Belediyesi'nden, ne de Adanalı para babalarından destek gördüler."
Kadın editör/ Nurten Tuç60'lı yıllarda sosyalizmin yeniden bu topraklarda, kendi küllerinden doğmasından sonra; yayıncılık alanında müthiş kadın editörler, yeteneklerini göstermeye başladı. Bunlarda estetik, grafik, biçim olarak kitap dünyasına daha üst düzeyi taşıdılar. Bunlardan biri Nurten Tuç'un 1962'de kurulan İzlem yayınları. Tiyatro devriminin yaşandığı 60'lı yıllarda, Brecht ve diğerlerini okurlara taşıdığı gibi; faşizm ve demokratikleşme konusunda da önemli yayınlar yaptı... Bu kaygı ile sosyalist kurumlarla değil, geleneklerle görüşmenin daha yerinde olacağını düşündük. Sosyalist geleneği sahiplenen tüm kurumlara cinsiyetçilik konusunda totalden bakabilmek bizim için avantaj oldu. |
Ragıp Zarakolu Kandıra Cezaevi'nden gönderdiği, bianet'te yayımlanan yazısında Nurten Tuç'un editörlüğünü de anlatmıştı.
Sanki Eşittik'ten
Nurten Tuç'la ilgili anlatılar Gülfer Akkaya'nın Kumbara Sanat'tan çıkan Sanki Eşittik: 1960-70'li Yıllarda Devrimci Mücadele'nin Feminist Sorgusu kitabından, Gülfer Akkaya, Güliz Sağlam ve Gülşin Ketenci'nin ortak projesi belgesel-kitap videosundan. Kitap için çekilen güncel fotoğraflar da Gülşin Ketenci'den.
bianet'te çıkan Emel Gülcan'ın yaptığı söyleşide on devrimci kadının yer aldığı kitabı anlatırken Nurten Tuç'u özetleyen cümle şu: Sınırsız özgürlükleri olan bir kadın, hayatını da öyle kurmuş.
Ai Weiwei sergisinde
"... Yüksel Selek ile yaşıt fakat artık neredeyse yürüyemeyen Nurten (Tuç) Ablam’la, isteği üzerine önce tiyatroya, bir başka gün de haksız yere hapis yatan akademisyen Onur Hamzaoğlu’na destek toplantısına gittiğimiz gibi, “Beni Sabancı Müzesi’nde Ai Weiwei’nin sergisine götür” dediği zaman hiç yadırgamadım.
"Müzeyi o tekerlekli sandalyede oturur, ben de sandalyeyi iterek dolaşır, gerçekten hoş, farklı eserleri heyecanla izlerken, sanırım diğer ziyaretçilerin ilgisini Ai’den daha çok toplamıştık. Bol bol fotoğrafımız çekilmişti çünkü. "
Bu iki paragraf da, Vivet Kanetti'nin "Nurten'in evlatları"ndan dediği Osman Kapusuz'un, 20 Aralık 2020'de blogunda yayımladığı Trabzon-Antakya bisiklet turu yazısından.
Karşılaşmamız
Nurten ile benim yolum da Özgürlük ve Dayanışma Partisi yıllarında kesişti, Tarih Vakfı Mütevelliler Kurulu'nda da beraberdik. Nerden baksan 30 yıl nerdeyse.
Çok birlikte olamadık ama toplantılarda, protestolarda karşılaştık, imzalarda da isimlerimiz buluştu, zaman zaman da yan yana olduk, alfabetik sıralama sayesinde.
Bir dönem, kadınlar olarak, erkekler yüksek politika yaparken biz de yatay/dikey toplaşalım, barış adacıkları oluşturalım, sonra adacıklar kartopu misali büyüsün diyerekten bizim evde ilk adacık buluşmasını yapmıştık, Nurten'in de katıldığı. Yemeli içmeli buluşmamızda hararetli tartışmaların lezzzeti unutulmaz.
Bu hararetten bana Tencere kadınları kaldı, hayatımın kazançlarından ilk sıralarda yer aldı nihayetinde.
Nurten, böylece hem uzak hem yakın güzel biri oldu hayatımda.
Uğurlarken
"Can dostum, sevgili arkadaşım Nurten aramızdan ayrıldı. Hayat tarzıyla insanlara yaklaşımıyla biricikti. Nurten Bursa Lisesi'nde okurken Nazım'ın şiirleriyle tanışmış, sosyalizm rehberi olmuştu. Nurten ile yollarımız TİP'te kesişti. Partiye üye olmaya karar verdiğimi söyleyince kollarını açıp kucaklayışını hiç unutmayacağım. Rahat uyu Nurtencim (Beril Eyüboğlu)
"Gençliğimin ikonik figürü Nurten Tuç'un vefatını öğrendim. Son günlerine dek gencecik zihninde hiçbir hücre yorulmamışcasına keskin bir mizah, gözlem ve yorum gücü, dil zekâsı ve duyarlılığı. Onca yetenek (sanattan siyasete) ve tümünü hep hep sevdiklerine dağıtmayı tercih etti."
"Nurten Tuç uyumaz, uyumaya çekilmedi zaten. Enerjisini devretti. (...) Ardında ne cenaze, ne mezar. Bazen Komünistler böyle ölür. Ve şaşarsınız, bunun hiç tantanasını yapmadan. " (Vivet Kanetti Uluç)
"Nurten Tuç'u kaybetmişiz... İnsanı her şeyi yapabileceğine inandıran heyecan dolu sesini unutmak imkânsız. Sosyalist mücadeleye katkısı tarifsiz. Çok özleyeceğiz. "(Çiğdem Öztürk)
Buluşma 10 Temmuz'da
Nurten Tuç, vasiyeti üzerine şimdi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde. Dostları, yoldaşları onun için 10 Temmuz Cumartesi günü Mimarlar Odası/ Karaköy Teras'ta buluşuyor.
Merhaba Nurten! (NM)
* Gülşin Ketenci'ye Sanki Eşittik: 1960-70'li Yıllarda Devrimci Mücadele'nin Feminist Sorgusu kitabı için çektiği fotoğraflarıyla manşet görseli uygulaması, Güliz Sağlam'a video, Gülfer Akkaya'ya söyleşiler için teşekkürler.
Sanki Eşittik: 1960-70'li yıllarda devrimci mücadelenin feminist sorgusu
Kitap: Gülfer Akkaya, belgesel: Güliz Sağlam, fotoğraf ve röprodüksiyon: Gülşin Ketenci, kurgu / editor: Özlem Sarıyıldız, Güliz Sağlam, müzik Olcayto Art
Görüşmeler: Sevim Belli, Latife Fegan, Nurten Tuç, İlkay Alptekin Demir, Necmiye Alpay, Ümide Aysu, Serap Mutlu Doğan, Mukaddes Erdoğdu Çelik, Nilgün Yurdalan, Gülseren Pusatlıoğlu.