Deauville yat limanı
Fransa’da izinlerin yeni bir Covid-19 krizi olmadan alınması gerekiyor sağlıkçılar için. İşte bu şekilde boş olan bir günde Normandiya kıyılarında, önce Deauville şehrini gezdik sonra da Honfleur'de akşam yemeği yiyip konakladık.
Normandiya kıyılarını, daha çok da Honfleur ve Deauville şehirlerini keşfetmem 1985'in sonlarına uzanır.
Eşimin anne ve babası bizi görmeye Paris’e gelmişlerdi. Özellikle de babası ileri yaşına rağmen bu yolculuğu göze almıştı. İkisi de dünya tatlısı insanlardı. Önce onlara Paris'i gezdirmeye çalışmıştık.
Hiç unutmuyorum bir caz kulübe götürmüştük, niye caz kulüp şimdi anımsamıyorum ama özellikle de Nuri Baba çok sevmişti caz kulübü. Şadiye anneme de Galeri Lafayette ve Hotel de Ville mağazalarını gezdirmiştim.
Parfüm almak istiyordu, Lafayette'e bakmıştık, almamıştı, sonra Hotal de Ville'de aynı parfümü denedi, almaya karar verdi, ama "öbür mağazaya gidelim, oradan alalım, oradaki kızlar daha güzeldi” deyince çok eğlenmiştim!
Hotel Normandy, Coco Chanel'in butik açtığı otel
Nuri Baba alışkın olmadığı yeni yiyecekleri tatmaktan da çok zevk almıştı, hatta bir seferinde “Buraya gençken gelmek varmış“ dediğini anımsıyorum. Çok sevecen bir insandı.
Onları gezdireceğimiz Paris‘e yakın yerlerden birisiydi Honfleur. O fikri bize kim vermişti şimdi hatırlamıyorum. Küçücük sevimli bir otel bulmuştuk, kış günü, hava soğuk.
Otel sahibi Türkiye'den olduğumuzu öğrenince kendi atalarından birilerinin de İzmir Rumlarından olduğunu söylemişti, biz de bunu Nuri Baba'ya tercüme etmiştik .
Adam bir kelime Türkçe bilmese de Nuri Baba'nın yavaş yavaş, tane tane konuşarak, Türkçe, kendisini anlatmaya çalışması hep gözümün önünde. Tabii ki dediklerini adamcağıza Fransızca anlatmıştık.
Med-cezir
Bir de med-cezir (gelgit) olayını görüp yaşadığım ve anladığım ilk yer olmuştu Honfleur. Şehre ulaştığımızda deniz çekilmişti, birçok kayık ya da yat kumun üzerindeydi, kıyıya vurmuş gibi, akşamüstü ise yeniden derin suyun üzerinde yüzüyorlardı.
Deauville kıyılarında birkaç saat önce suların olduğu yerlerde, at binicileri yarışlar yapıyorlardı…
Denizin geriye gelmesi çok hızlı olabiliyor ve her yıl buralara ilk gelenler arasından kazaya uğrayanlar maalesef var. Kumsalda yürüyormuş gibi biraz ilerlemişken denizin bir anda yükselmesiyle sular altında kalanlar az değil.
Bu geri gelme çabukluğunu dörtnala gelen yarış atının hızına benzetir Fransızlar.
Manş Denizi kıyısında görüp idrak ettiğim med-cezir daha sonraki yıllarda Atlantik Okyanusu kıyılarında tatile gittiğimizde hayatımızın bir parçası oldu.
Marée haute (denizin kabarması) ve Marée başse (denizin inmesi) saatlerine göre denize girilirdi. Her tatil yerinde bunlar yazılı olarak asılırdı ya da kağıda basılı olarak turizm acentelerinden temin edilirdi. Ayın ve güneşin çekim hareketlerine göre her yıl değişir bu olay.
Manş kıyısında denizi her gördüğümde aklıma yeğenim gelir. 2003 yazı çok sıcaktı, 15 bin yaşlı ölmüştü sıcaktan ve yalnızlıktan ne yazık ki!
Sarımtrak renkli deniz
Alp’i de alıp tatile çıkmıştık, Aydın ve Kuşadası sıcağına alışkın olmasına rağmen çok sıkıntı çektiğini biliyorum. Onu da getirmiştik bir seferinde Deauville’e. Denizin sarıya kaçan, sarımtrak bulanık rengini görünce kesinlikle girmemişti denize! Türkiye'de turkuaz renkli denize alışkın kişiler için zor Manş denizinde denize girmek…
Med-cezir'li Normandiya sarımtrak denizi
Halbuki denizin renginin sarı-yeşile kaçıyor olması denizin yaşadığı akıntıların bir sonucu, buna çok ince olan kumun da bu akıntılarla yer değiştirmesi, suda yüzeye yakın durması ve içindeki deniz yosunlarıda eklenince, denizin kirli olmadığını Akdeniz ve Ege'de denizi tanımış insanlara kabul ettirmek zor.
Girmesiyle çıkması bir olmuştu Alp’ın Manş denizinden. Bu yıl ilk defa suya sadece ayağımı sokabildim, çünkü soğuktu, aklıma Alp geldi.
Yine bir yıl Bordeaux yakınlarında Arcachon civarındaki tatil dönüşünde, arabada o zamanlar altı yedi yaşlarında olan küçük oğlumun “Anne biz ne zaman tatile gideceğiz" diye sorduğunu hatırlıyorum.
"Ama oğlum biz tatildeydik, bitirdik dönüyoruz" diye cevapladım. "Ama bu tatil değildi ki, deniz sıcak değildi, yağmur yağdı, havuza gittik, ben bunu saymıyorum" demişti, kendisi de daha önce Türkiye'de denize girmiş olanlardan olduğu için.
Honfleur ve Deauville, Paris’e 170-180 km uzaklıkta, yani iki üç saatlik bir mesafe, o yüzden Parislilerin günübirlik gidip gelebildikleri yerlerden biri.
Sakin Deauville
Yazın iğne atsan yere düşmez denilebilecek kalabalıktan dolayı Deauville'le hiç barışamamıştım, bu yıl gittiğimde post-Covid’den mi bilmiyorum çok sakindi, sokaklarda rahatça dolaşabildim, Normandiya mimarisinin en güzel eserlerini görüp hayranlıkla seyretme fırsatım oldu.
Kahvelerin ve restorasyonların özellikle de açıktaki kısımları dolu ama yine de yer bulmak mümkündü.
Deauville, 19. yüzyılın ortalarında küçücük, sevimli bir köy iken 1858’de deniz banyoları modası ortaya çıktığı dönemde 3. Napoléon’un üvey kardeşi finansçı Morny dükü bunun kokusunu alıp burayı hiç yoktan şıklığın, zarafetin merkezi haline getirmeyi becermiş. Zaten şehrin merkezindeki meydan da kendi ismiyle anılıyor: Place de Morny .
Filmler
İlk defa Claude Lelouch’un 1965’te çevrilen “Un homme et üne femme/Bir Erkek Bir Kadın” filmiyle (1966’da Altın Palmiye ve aynı yıl iki Oscar aldı) sinema dünyasına giren Deauville sinema ile yakından ilgili: Deauville Amerikan Filmleri Festivali 1975’ten beri var, daha çok korku filmlerinin gösterildiği bir etkinlik.
Deauville Belediye binası
Her yıl sonbaharda Eylül başında olan festivalin 2019 sezonu Woody Allen’ın “New York’ta Yağmurlu Bir Gün” isimli filminin gösterildiği yer olması dolayısıyla feministlerin ve #MeToo hareketinin temsilcilerinin arenası olmuştu.
Woody Allen evlatlığı Dylan Farrow tarafından, 7 yaşındayken kendisine cinsel tacizde bulunduğu iddiası ile 1992’de sorgulanmış, takipsizlik kararı alınmıştı.
Fakat 2018'de #MeToo hareketi sırasında bu suçlamaları yenilemişti. Woody Allen, Deauville’de kendisini destekleyen Catherine Deneuve ve Scarlett Johansson’a rağmen zor günler geçirdi 2019’da.
Bu yıl 4-13 Eylül tarihleri arasında olacak festivalde 10 gün boyunca, 24 saat film görmek mümkün. Her yılki gibi Centre International de Deauville'de yapılacak 46. festivalde, Covid yüzünden değişiklikler olabileceği şimdiden anons edilmiş…
Honfleur
Honfleur şehri, Normandiya'da Seine nehrinin denize açıldığı alandaki küçük ve şirin bir kasaba. Meşhur askılı Normandiya köprüsüyle Le havre şehrine bağlanıyor, son sayımlara göre 7425 kişi yaşıyor.
Varlığıyla ilgili ilk yazılar 1027 yılına dayanan Honfleur önce denizcileriyle meşhur. :unlardan Jehan Denis 1506'da Labrador ve Terre Neuve’u (Amerika kıtasının kuzey kıyıları) ziyaret ediyor ve Fransız kralı adına fethediyor.
Samuel Champlin de onun izinden devam edip bu seferleri sırasında 1608’de Quebec şehrinin kuruluşunun temelini atıyor. Quebec, Kanada’nın halen Fransızca konuşulan ve Fransızların kuzenlerimiz dediği Frankafon kesimi. Ayrıca bir zamanlar korsanlar şehri de olmuş. Honfleurlu korsan Jean Doublet bunların ünlülerinden biri….
Kanada, Louisiane, Antilles, Afrika kıyıları ve Açores adalarıyla (Portekiz’in açıklarında) ilişkileri Honfleur'u önemli bir esir alım satım merkezi haline getirdi.
Kral 14. Louis’nin bakanlarından olan Jean Baptiste Colbert devlet adamlığı yanında Fransa’nın esir politikalarının başını çekenlerden, 17. yüzyılın siyah yasasını yazan ve böylece esirliği ilk defa anayasaya koyan kişi.
George Floyd
Georges Floyd‘un ABD’de polis tarafından öldürülmesi üzerine Fransa’ya da sıçrayan “Siyah hayatlar önemlidir” hareketi sırasında Colbert ‘in meclisin önündeki heykeli de en büyük esirci diye tahrip edilmeye çalışıldı.
Christophe Colomb’un Rouen şehrindeki heykeli de aynı şekilde protestolara uğradı.
Deniz ticareti sırasında zenginleşen Honfleur, Fransa’nın Amerika kıtasındaki kolonilerini kaybetmesiyle ve Fransız devrimiyle önemini yitirdi, fakirleşti, ama başka hareketlere sahne oldu: 1923, 1924 ve 25 yazlarında Honfleur’de uluslararası pasifistler (kadın- erkek) toplantıları yapıldı.
Honfleur ekolü
1824'de başlayan ve 1900’lere kadar süren Honfleur ekolünün en önemli isimleri arasında Auguste-Xavier Leprince, Paul Huet, Eugene Boudin, Eugene Isabey ve Johan Jongkind Honfleur yer alıyor.
Bu ekolün varlığı empresyonistler akımının doğuşunda önemli rol almış. Claude Monet, “Ben ressam olduysam Eugene Baudin sayesinde oldum” diyordu. Kendisi yine ressam ve Deauville'de yaşayan Gustave Courbet ile dost oluyorlar…
Daha sonraki yıllarda empresyonist ressamların çoğu Honfleur'de yaşamış ve Honfleur evlerini çizip ölümsüzleştirmişler.
Maalesef günümüzde evlerin çehreleri korunmuş olsa da 1985’lerde bile var olan resim atölyelerinin yerini restoranlar almış durumda.
Covid'de tatil
Tatiller ve evlerine gidemeyen göçmenler ve Covid salgını devam ediyor…
Bu yıl Covid icabı yabancı kökenli Fransızlar ya da burada yaşayan ve çalışan binlerce göçmen işçi alışık oldukları gibi yaz tatiline ülkelerine gidemeyecekler. Çünkü Avrupa ülkeleri dışında sınırlar çoğu ülke için halen kapalı.
Fransa’daki göçlerin çoğu magreb (Cezayir, Tunus, Fas) ya da Afrika ülkeleri (Senegal, Mali) kökenli, tabii Türkiyeliler de var ama Almanya gibi çoğunlukta değiller. Bu tabii ki insanların onlarca yıldır süregelen tatil kavramlarını değiştirecek, Nerede tatile gidilecek, nasıl organize olunacak gibi yeni sorular var artık.
Yani her anlamda sıcak bir yaza hazırlanıyor Fransa, sonra belki de sıcak bir sonbahara, çünkü gidilecek ülkelerden getirilebilecek ya da oralara götürülebilecek Covid vakaları var.
Çocuk doktoru olarak Magreb ve Afrika ülkelerinden gelen çocuklardaki, yaz dönüşü sonrası ateşli ishallere, bazı sıtma vakalarına ve ufak tefek parazit sorunlarına alışkınız ama ilk defa pandemik bir düzeyde, bir virüs hastalığının yoğun olduğu yaz tatili yaşayacağız.
İkinci dalga?
Sonbaharda ikinci dalga geliyor deniliyor. Fransa'da yaz tatili bunu kolaylaştıracak mı, tekrar mı karantina? Genel olmasa bile Almanya’daki gibi bölgesel mi?
Bu arada Almanya’daki en son büyük bir mezbahanede (Westphalie) çıkan Covid salgını için çalışmaya getirilen Romanyalı, Polonyalı ve Bulgar işçiler suçlandı. Sonuçta 1000 kişi pozitifti, 6500 kişiye test uygulandı, son haberlere göre yerel karantina ilan edildi, okullar kapatıldı.
Bu arada bu pazar Fransa’da belediye seçimlerinin ikinci turu var, bu olay da artırabilir mi bulaşmayı diye sorgulanıyor. Ama bu sorgulama yersiz bile. Cumartesi akşamı 2000 genç Eyfel Kulesi yakınlarındaki Champs Mars'da sosyal medya aracılığıyla yaptıkları duyuruyla bir araya gelmişler.
Polis müdahale edince de olay topyekün çatışmaya dönüşmüş, 9 polis yaralı, 5 kişi tutuklu. Kaç kişi Covidli, onu daha sonra göreceğiz!
Temmuz başlarken
Resmi olarak, Fransa'da hassas bölge Brezilya yakınlarındaki Fransız adası Guyane. Brezilya ile ortak sınırı ve önemli geçiş yeri olan bu adada salgın artıyor ve karantina devam ediyor.
Geçenlerde sağlık yetkilileri oraya gidip çalışacak gönüllü sağlık elemanı aradıklarını ilan etti, ayrıca hastaların bir kısmı da yakındaki Martinique ve Guedeloupe adalarında tedavi için naklediliyor.
Bu arada Amerika’da salgın bütün hızıyla devam ederken Florida eyaletinde yeni hasta olanlar gençler, ortalama yaş bu eyalette iki ay önce 65 iken şimdi 33'e inmiş durumda. Amerika hükümetinin sağlık danışmanı Anthony Fauci bile işlerin kontrolden çıktığını kabul etmek zorunda kaldı.
Yani onlarca cevapsız soruyla başlıyor Temmuz ayı, tatilin ilk ayı….
Her şeye rağmen iyi tatiller, birbirinize iyi bakın…
(ÇCŞ/APA/RT)
Fotoğraflar: Çiçek Cengiz Şakiroğlu