“Nisan”, 4 Ekim 2022 tarihinde Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki Süleymaniye’de uğradığı silahlı saldırıda katledilen Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi ve Jineoloji Dergisi Editörü Akademisyen Nagihan Akarsel’in yayınlanmamış şiir dosyasından derlenmiş ilk demet.
Nagihan, Nisan ile okurlarıyla bu kez şiirleriyle buluşuyor.
Jingeh Yayınları’ndan çıkan Nisan, gazeteciler Fatma Kolçak ve Bekir Avcı’nın editörlüğünde hazırlanan Nagihan’ın şiir kitapları serisinin ilki oluyor.
Nagihan Akarsel’i hatırlamak
Nisan ile Nahigan’ı, “yüreğinin dilinden” okuyacaksınız.
Nisan ile Nagihan’ın yazı ile kurduğu bağı, kendisi olma çabasını göreceksiniz.
Nisan ile Nagihan’ın yaşamın sırrına erme serüvenine tanıklık edeceksiniz.
Nisan ile “yeryüzünün kirlenmiş varlığının” dayanılmaz sancısını çekeceksiniz.
Nisan ile “sonsuz güven ve inançla örttüğümüz anlamlara” ulaşacaksınız.
Nisan’da Nagihan’ın “kayan yıldızların” ardından yaktığı ağıtları bulacaksınız, yankısı Dersim’den Şengal’e uzanan.
Nisan’da “güneş kokulu zamanların anısını” dinleyeceksiniz.
“(…) Vardığım yollar geldiğim yolların sonucu
Hayallerim gideceğim yolların müjdesi
Bakışında umudu özlemi direnişi yaşadıklarım
Şimdi hepsini yazamasam da tarih yazıyor biliyorum.
Çünkü tarih kalbimden dökülen gözyaşları ile yazılıyor…
Yazmak istiyorum[1] (…)”
(Katledilmeden bir gün önce yazdığı dizeler…)
Nagihan’ı tanıyanlar bilir, çok konuşmaz, dinler, iyi gözlem yapardı.
Nagihan’ı birkaç seferlik sohbetimiz üzerinden nasıl anlatacağımı düşünürken, neyse ki Kenan’ın (Kırkaya) anlatımları düştü önüme, daha iyi anlatamazdım onu: “İç dünyası çok kalabalıktı ama gürültücü değildi.”
ÖZGÜR BİR ZİHİN VE KADIN MÜCADELESİ BIRAKTI
Gazeteci Nagihan Akarsel öldürüldü
Tam da bu yüzden Nagihan’ın şiir kitabının çıktığını okuduğumda heyecanlandım, nihayet iç dünyasındaki o kalabalığın gürültüsünü şiirleriyle duyabilecektim.
Evet! Nisan, Nagihan’ın iç dünyasındaki kalabalığının nihayet dışa vuran gürültüsü… Bu gürültü size Kürdün tarihsel acısını, Dersim’i, Şengal’i, Atakan’ı şiirle bağıracak!
Şiir, çoğu şair için sığınaktır! Şair, şiire dökmese içini, içindeki çağlayan onu savurup taşlara vuracakmış gibi hisseder. İşte şimdi o sessiz, naif mi naif Nagihan’ın; Murathan Mungan’ın dizesiyle, “sanayileşmekte olan bir kentin bütün cehennemiyle” nasıl baş ettiğini anlayabiliyorum, içimde bir ukdeyle: Keşke, diyorum, onu son gördüğümde şiir üzerine iki kelam etseydik.
Şimdi bize, gazeteci arkadaşlarına, sevenlerine, halkına Nagihan’dan kalan, imgelerle çizilmiş bir rota olan “Nisan” var, ona tutunuyoruz.
Nisan’da Nagihan’ın şiirlerini okurken, sayfalarda kim bilir ne anlamlar yüklediği hatıralarına da rastlayacaksınız: Bileklikler, deniz kabukları, doğal taşlar, kolyeler… Acaba hangisi, hangi vedadan kalma?
"inanalım soğuk mevsimin başlangıcına"
işte her şey demirden daha ağır bir suskunluğun ardında gizli
bir çift gözün çığlığı üzerine kurulan hayatın acımasız tiz sesi
an ile bağdaş kuran
ölümün üzerinde yükselen bir garip insan hikâyesi
"inanalım soğuk mevsimin başlangıcına"
Her şey çünkü daha kötü olacak
sonsuz güven ve inançla örttüğümüz anlamlarımız
çoktan çalındı
ve biz
“yeryüzünün kirlenmiş varlığını anlamanın başlangıcındayız"
Nagihan’ın Nisan’ı size emanet, okuyup okutmanız dileğiyle…
(BA/AS)
[1] Nagihan’ın 23 Eylül 2022 tarihli, ‘Yol’ isimli son şiirinden.