"Sinema küçük parçalara bölünüp, küçük parçaların bir araya gelmesinden oluşuyor" diyen ve işte küçük parçalardan şahane bütünler, filmler ortaya çıkaran Emin Alper'in son uzun metraj filmi "Kurak Günler"i 33. Ankara Film Festivali'nde izledim.
Filmin biletleri satışa çıktığı ilk dakikalarda tükenmişti. Gösterim günü "bir umut belki gelmeyen olur, girerim içeri" diye düşünerek salon kapısında bekleyen onlarca kişi vardı. Şanslıydım, izledim filmi. 7 Aralık'ta vizyona girecek olan filmi, festival havasında söyleşili izlemenin keyfi başkaydı.
Antalya'da 9 ödüle değer görüldü
Film Dünya prömiyerini Mayıs-2022'de 75. Cannes Film Festivali'nde "Belirli Bir Bakış" bölümünde yaptığında, gösterim sonrası uzun süre ayakta alkışlandığını sosyal medyadan izlediğimde, Temmuz-2022'de Hırvatistan'dan, 69. Pula Film Festivali'nden "En İyi Film", "Eleştirmenler Jürisi Özel Ödülü" ve "En İyi Ortak Yapım" ödüllerini aldığını öğrendiğimde de bir sinemasever olarak mutlu olmuştum.
Türkiye prömiyerini Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yapan film ile ilgili olarak gösterim sonrası seyircinin alkışlarıyla yaptığı takdir, sosyal medyada "festival seyircisi 'Kurak Günler'e ilk ödülünü verdi" mealinde yorumlar okumuştum. Film, Antalya Film Festivali'nden "En İyi Yönetmen", En İyi Erkek Oyuncu", "En İyi Görüntü Yönetmeni", "En İyi Kurgu", "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu", "En İyi Müzik", "SİYAD En İyi Film" ve "Film-Yön En İyi Yönetmen Ödülü" ile filmin yapım yardımcısı Çiğdem Mater'in aldığı "Cahide Sonku Ödülü"yle toplam dokuz ödüle değer görülmüştü.
Emin Alper'in ödül alırken yaptığı konuşma çok etkileyiciydi. Ve uzun süre belleğimden silinmeyecek gibi görünüyor.
Yapımcılığını Ay Yapım, Liman Film ve Zola Yapım'ın üstlendiği, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'nden yapım desteği alan film, Alper'in ödül konuşmasının ardından saldırılara maruz kaldı. Bakanlık desteği yüzünden "Devletten para alıp devlete çakan ikiyüzlüler" diye nitelendi.
Konuya dair Cumhuriyet Gazetesine demeç veren Alper (özetle) şunları söyledi:
"Kültür Bakanlığı Sinema Destekleme Fonu biat karşılığında verilen ulufe değil. Bu fon ülke sinemasını uluslararası alanda temsil edebilecek kalitede, sinemamızı ileri taşıyacağı düşünülen ürünleri desteklemekte. 'Kurak Günler'in Cannes Film Festivali resmi seçkisinde yer alması, 2022'de üç büyük festivalde gösterilen Türkiye'den tek film olması ve Antalya'da aldığımız ödüller bu fonun ne kadar isabetli bir yere gittiğinin en açık göstergesi. Fon, önceki başarılarımıza ve senaryonun kalitesine bakılarak verildi.
"Ülkedeki haksızlıklara karşı sesimizi çıkarmamamız şartıyla verilmiş bir destek değil yani. Asıl ikiyüzlülük arkadaşımız, yardımcı yapımcımız Çiğdem Mater'i çekmediği bir film yüzünden 18 yıla mahkûm ettirenlere karşı sesimizi çıkarmamaktır. Filmin aldığı övgülerden ve seyircide yarattığı coşkudan sonra gerçekleşen bu karalama kampanyalarının filmi gölgede bırakmasını ve filmin önüne geçmesini istemiyorum. Bu nedenle bu açıklamadan sonra herhangi bir beyanda bulunmayıp filmin seyirciyle buluşmasını bekleyeceğim."
Farklı ve çok iyi
Nitekim Alper, Ankara'daki gösterim sonrası yapılan söyleşide bu konuyla ilgili gelen bir soruyu da bu demecine atıf yaparak yanıtladı ve artı yorum yapmadı.
Filme dair bilgilere elbette sanal alemde ulaşılabiliyor, ancak bu yazı bir "Kurak Günler Güzellemesi" olmak durumunda, çünkü çok iyi bir film, çünkü Emin Alper ve ekibi şahane bir iş çıkarmış.
"Tepenin Ardı", "Abluka" ve "Kız Kardeşler" filmlerini bildiğimiz, sevdiğimiz ve çok ödüllü bir sinemacı olan Emin Alper'in "Kurak Günler"inin hikayesi ilginç olmanın ötesinde farklı ve çok iyi.
Kısır bir döngüYanıklar Kasabasına yeni atanan ve kendisini bekleyen işlere ciddiyetle sarılan Emre, Belediye Başkanı Selim Bey dahil kasaba eşrafı tarafından saygıyla karşılanmış olsa da ilk günden itibaren bazı gariplikler ve gerginlikler yaşanır. Kasabada sualtı mağaralarından gelen yer altı suyunun kullanılması çevre kurulları ve mahkemelerce yasaklanmıştır. | |
Obruklarımız...
Hikaye –sanki- gerçeküstü. Özet, filmi anlatmakta yetersiz. Film, izleyiciyi önce kendi 'obruk'una, sonra çevresindekilerin obruklarına ve yaşadığımız ülkenin obruklarına çekiyor. Çok kalabalık bir sinema salonunda sadece nefes sesleri duyuluyordu ve sanki izleyici nefes alırken bile çekiniyordu filme dair bir detayı kaçıracağı için. Sonunda yazacağımı şimdi yazayım film esnasında düştüğünüz obruktan, film bittiğinde saatler sonra bile çıkamıyorsunuz. Kasılmalarınız devam ediyor. Filme dair detayları ya da yan konuları yazmaktan imtina ediyorum, ama şunu söyleyebilirim; seyirci ülke tarihine dair detaylarla ya da giderek artan kaygı ya da anksiyete kaynağımızla ilgili pek çok şeyle karşılaşacak filmde.
Film bir gerilim filmi mi? Politik bir film mi? Politik gerilim filmi mi? Homofobi karşıtı bir film mi? Film bir quir film mi? Film bir psikolojik film mi? Bir ülke panoraması mı? Film taşra yaşamını anlatan sosyolojik bir film mi? Bir aşk filmi mi? Sinema yazarı değilim, sinemaseverim sadece ama bu film nasıl kategorize edilir acep diye de düşünmedim değil. Çünkü her biri, az ya da çok ve hatta başka şeyler de var filmde. Alper gösterim sonrası yapılan söyleşide filmini "mikrokosmos bir film" olduğunu söyledi.
Müzik, izleyiciyi vuruyor
İyi bir film' olduğu ödüllere gark olmuş ve daha da olacağı belli olan bir film için sıradan bir izleyici olarak şu çok iyiydi, bu çok iyiydi demek tuhaf kaçacak belki ama yine de yazacağım. Oyuncular o kadar başarılı ki sanki oynamıyorlar da yaşıyorlar. Selahattin Paşalı başta olmak üzere hepsine şapka çıkarıyorum. Mekân seçimi o kadar iyi ki sanki gerçekten o sahneler sadece orada çekilebilirdi diye düşünüyorsunuz. Çekimler yine şahane tabii ki... Müziği filmlerinde çok iyi kullanan Alper, bu filmde de acayip iyi kullanmış. Gerilimin en üst düzeye çıktığı anda, müzik vuruyor adeta izleyiciyi. Kurgu, öyle iyi ki kanımca, boşluk kalmıyor hiç. Ve yönetmen ve senarist ve oyuncu Emin Alper; ellerine, yüreğine sağlık. Sen çok yaşa ki bize çok çok film üret ki izleyelim. Ve bu filmi bize ulaştırmada emeği geçen herkese; iyi ki varsınız!
Sevgili okur; Kurak Günler filmi sanıyorum bu sezonun en iyi filmi ve süreçte de kült olacak bir film. Bize bizi anlatıyor, hal-i pür melalimiz aslında. Bu film sinemada izlenmeli. Kaçırmayın; 9 Aralık'ta vizyonda. İyi seyirler... Obruksuz günler dileğiyle...
(ŞD/AÖ)