Osmanlı topraklarında çekilen ilk filmlerin Yanaki ve Milton Manaki kardeşlerin çektiği belgesel görüntüler olduğu artık herkesçe kabul ediliyor.
1800'lerin sonunda Batı Makedonya'nın Avdella köyünde doğan Ulah kökenli yönetmenler Makedonya'nın Manastır şehrinde yıllarca sürdürdükleri film ve fotoğraf faaliyetleriyle tarihe adlarını yazdırdılar. Türkiye'de özellikle Sultan Reşat'ın Selanik ziyareti görüntüleriyle tanınan başarılı kardeşlerin çalışmaları 50.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında seyircilerle buluşuyor.
Balkanların ışık ressamları
İlk çektikleri görüntünün büyükkaneleri Despina Nine'ninki olduğu tahmin edilen Manaki kardeşler, köyün mutluluk içinde iplik eğiren kadınlarının, açık havada yapılan ders esnasında öğretmenleri kulaklarını çekse de kameraya merak ve heyecanla bakan öğrencilerin enerjisini yakalamışlar.
Romen heyetinin memleketlerini ziyareti sırasında üstü açık faytonlarla gezenlerin sevinç içinde şapkalarını havaya kaldırarak kameraya doğru sallamaları yüz sene sonra görüntüleri seyredenlerde tarif edilmez duygular bırakıyor; insanların ilk defa gördükleri film kamerası karşısındaki şaşkınlıkla karışık hayranlık refleksleri saflıklarının katışıksız teyidi.
Ulah halk dansları, Ulah göçerleri, köyde düğün, Hıdırellez kutlamaları, sudan haçı çıkarma törenleri, Manastır'da panayır ve cenaze gibi başlıklar altında seyrettiğimiz görüntüler geleneksel değerlerimizden ne kadar uzaklaştığımızı bir kez daha gözler önüne seriyor.
Manaki kardeşlerin arşivinde Jön Türklerin gösterileri, Makedon halkına yönelik baskının sonucu idamlar, Türk piyade ve süvarilerin geçit töreni, Sultan V. Mehmet Reşat'ın Selanik ve Manastır ziyaretleri Osmanlı egemenliği altındaki Makedonya'dan günümüze yansıyan siyasi içerikli sahneler önemli yer tutuyor. Gözünün önünden bir rüya gibi geçmekte olan görüntü silsilesi karşısında insan geçmişe yönelik bir özleme kapılmadan edemiyor. Mesela Selanik körfezinde demir atmış Osmanlı donanmasının hantal savaş gemileri dışında birbirinden zarif yat ve kayıkların yerinde bugün yeller esmekte. Balkanların incisi Selanik'teki mimari değerlerin çirkin apartman egemenliği altında yok edilmesi de bir diğer utanç vesilesi.
Antalya'daki gösterimlerde restore edilmiş mevzubahis filmler için Blagoj ve Bojan Marotov'un özel olarak besteledikleri müzikler canlı olarak icra ediliyor; sessiz filmlerden alışık olduğumuz piyano eşliği dışında çağdaş tınıların kullanılması nostaljiye fazla kapılmamamız için tasarlanmış olsa gerek.
7 Ekim Pazartesi saat 11.00’de konuyla ilgili yapılan panele Makedon sinemateğinin Film Arşiv Başkanı Igor Stardelov, Sinematek direktörü Mimi Gjorgoska-Ilievska ve Marotov'lar katıldı, filmlerin ikinci özel gösterimi ise saat 20:00'de AKM'nin Perge salonunda gerçekleşti.
Makedon mirası
1974 yılında çıkan bir yasayla faaliyete geçmiş olan Makedonya sinemateği Manaki Kardeşlerin eserlerini görmemizi mümkün kılan kurum. Sinemateğin başlıca görevi özel bir sanatsal, kültürel, bilimsel, tarihsel değere sahip olan görsel ve işitsel malzeme ve filmleri satın almak, derlemek, muhafaza etmek, araştırmak ve sunmak, bu anlamıyla ulusal düzeyde görsel-işitsel kültür mirasını korumak.
Gönül Türkiye'de de birçok sinemateğin kurulmasını diliyor, ne de olsa Makedonya halkı Manaki'lerin ortaya koyduğu sinemasal deneyle gurur duyuyor. Ulis'in Bakışı filminde konuya el atan Angelopoulos da Manakiler’e sahip çıkmıştı; 50.Altın Portakalın konuklarından Burçak Evren konunun memleketimizdeki uzmanı olarak festival kataloğuna katkıda bulunmuş ve takip edilmesi gereken zihniyeti açıklamış.
Tabii son demokrasi paketiyle çoğunluktan olmayanların kültür ve geleneklerine yönelik bakış açısının pek değişmediğini insan bir kez daha anlıyor. Hele hele mevzu - her ne kadar sahiplenmemiz gerekir diye düşünülse de - Milton ve Yanaki Manaki kardeşler olunca boş ümitlere kapılmamakta fayda var… (MT/EKN)