*Şiddetin detaylarına özellikle yer vermedik, tetikleyici olabilir, lütfen Mor Çatı Vakfı'na başvurun.
Fotoğrafta gördüğünüz kadın Nergis Ş.
İnsan hakları için mücadele ediyor, hak savunucusu.
Lütfen, Nergis’in yüzüne bir daha bakın.
Gördüğünüz yaralar, bir erkeğin kendi evinde Nergis’i saatlerce alıkoyması bu sırada işkence ve sistematik olarak darp etmesi nedeniyle oluştu.
Ayrıca, erkeğin adını da duyuralım Mert B.
Mert B. Nergis’e cinsel saldırıda da bulundu.
Umarım, hakimler, savcılar, yargının tüm mensupları da Nergis’in yüzüne bakar, işkence yaralarını görür.
Nergis şimdilerde, hem cinsel saldırının psikolojik ve fizyolojik izleri ile mücadele ediyor hem de adaletsizlikle.
Evet maalesef kadını, bu hale getiren erkek, işkencesinden dolayı “şimdilik” ceza almadı. Erkek, sadece cinsel saldırıdan ceza aldı.
Bugün 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü.
Gördüğünüz üzere, Türkiye’de yargı, işkence gören kadınla değil, işkence eden erkekle empati kuruyor.
Kadın hakları alanında uzman hukukçu öğretim üyesi Eylem Ümit Atılgan’ın deyimiyle yargı, tıpkı Pınar Gültekin davasında olduğu gibi tüm “hak yönlü empatisini” sanıktan yana geliştiriyor, erkekle-erkeklikle “iş birliği” yapıyor.
Ayrıca dikkatinizi çekerim, kadınlara şiddet uygulayanlara hiç ceza verilmemesi veya cezalarındaki “haksız tahrik” adı altındaki indirimler, “kadına yönelik şiddete sıfır tolerans” diyen İçişleri Bakanlığı’nın ülkesinde gerçekleşiyor.
Bu mu şiddete sıfır tolerans?
Nergis, Mert B.’nin saldırısı sonrasında yoğun bakımdan sağ salim çıktı ve yaşadıklarını anlattı.
Pınar Gültekin, Cemal Metin A.’nın işkencesi sonrasında maalesef yaşama devam edemedi. Onun anlatamadığını, onu öldüren erkek Metin A., kendi işine gelen şekilde anlattı, “beni tehdit etti” dedi, “bana şantaj etti” dedi.
Zaten karşısında ne atıp tuttuysa kabul edecek bir mahkeme vardı. Sonuçta “haksız tahrik” adı altındaki indirimini aldı. Erkeklik ve yargı iş birliği bir kez daha sonuç verdi.
Pınar paramparça edildi, yaşadıklarını anlatamadı, Nergis yaşıyor.
O zaman mahkemenin duymadığını, dinlemediğini, Nergis’in anlatımını* tüm herkes duysun.
Cezai sorumluluğu var!
Kasım 2019’da İstanbul’daki evinde tek başındaydı Nergis. Uzaktan akrabası olan Mert B., kapıya geliyor başının dertte olduğunu söylüyor, içeri giriyor.
Önce Nergis’in telefonuna el koyuyor, Nergis'i darp ediyor, işkence ediyor, saldırıyor.
Cinsel saldırı sonrası Nergis, Kartal’daki Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılıyor.
Yoğun bakıma alınıyor.
Adli tıp raporunda, sağlık durumu, “basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir nitelikte olmadığı” diye ifade ediliyor.
Erenköy ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi de Mert B. İçin “cezai sorumluluğu tam” raporu veriyor.
İstanbul Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Savcılığı, Mert B.’nin “cinsel saldırı”, “kasten yaralama”, “konut dokunulmazlığı” gibi suçları işlediği için dava açılmasını istiyor. Tutuklanarak hapishaneye gönderiliyor.
İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmalarda sanık “içkili olduğunu, bir şey hatırlamadığını” söylüyor. Tanıklar konuşuyor, Nergis’i doğruluyor.
18 Şubat 2020’deki karar duruşmasında, İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık Mert B.’nin “cinsel saldırıdan” suçlu olduğuna karar veriyor “kasten yaralanma” suçunun şartlarının oluşmadığını iddia ediyor.
Mert B., Nergis’in yoğun bakıma kaldırılmasına neden olana kadar sistematik ve çok şiddet uyguluyor, fakat mahkeme “kasten yaralama” şartlarının oluşmadığına hükmediyor.
Tam olarak işte Türkiye’de kadına yönelik şiddetle böyle mücadele ediliyor. Gördüğünüz gibi edilmiyor!
Sonuç olarak, mahkeme sanık Mert B.’ye cinsel saldırıdan 16, “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan 6 yıl olmak üzere toplam 24 yıl hapis cezası veriyor.
Sanığın avukatları Yargıtay'a başvurup zaten indirimli olan cezanın daha da indirilmesini istiyor. Kararın bozulmasını istiyor. Yargıtay da "kararın bozulması" yönünde karar verince, dava yeniden görülüyor.
Davayı Nergis adına takip eden İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı avukat Gülseren Yoleri, yerel mahkemenin kararının uygulanmasını bu kararına da direnmesini istiyorlar.
7 Haziran’daki duruşmada, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden görülen duruşmada sanığın istediği gibi karar veriyor.
Karar tutanağa tam olarak şu cümle ile geçiyor: “Her ne kadar sanık hakkında kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçundan kamu davası açılsa da atılı suçun oluşmadığı anlaşıldığı CMK’nin 232-2-a maddesi gereğince beraatına…”
Nergis'in yüzü aklınızdan çıkmasın!
Nergis’in fotoğrafına baktıkça, yaşadıklarını hatırladıkça ben az önce okuduğunuz "beraat" cümlesini yazarken utandım. Koca koca mahkeme heyeti utanmamış belli ki.
Mahkemeye göre, cinsel saldırıdan suçlu buldukları erkek, bu suçu işleyebilmek için gerçekleştirdiği işkenceden, şiddetten suçsuz.
Avukat Eren Keskin, kararın böylesi davalarda emsal karar olacağını ve bu nedenle korkunç bir karar olduğunu söylüyor.
Mahkemeler, erkeklerle iş birliğine devam ediyor.
Kadınlar, gerçek bir adalete ulaşmak için tüm kamuoyunun harekete geçmesini istiyor.
Şimdi, lütfen Nergis Ş.’nin fotoğrafına bir daha bakın.
Mert B.’nin oluşturduğu işkence izlerinin dışında yargının oluşturduğu adaletsizlik çukurlarını da görüyor musunuz?
Yargı üyeleri lütfen siz de bir kere daha bakın!
(EMK)