"Medyada tecavüzün yanlış haber yapılışı diğer tecavüzleri çağırıyor, tecavüzü meşrulaştırıyor."
"Polis kılığında tecavüz eylemi" haberlerinin çoğalması üzerine görüşüne başvurduğumuz Kadınların Medya İzleme Grubu'ndan (MEDİZ) Melek Özman böyle söylüyor.
Tecavüz haberi tecavüzü çağırır mı?
Geçen günlerde istisnasız tüm medyada Avcılar'da müzikholde çalışan bir kadının polis kılığında beş kişi tarafından, saçlarından sürüklenerek kaçırılıp tecavüze uğradığını olayın görüntülerini de izleyerek öğrendik.
"Böyle bir olay nasıl gerçekleşebiliyor?" derken dün haberler "Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde kendilerini polis olarak tanıtan beş kişinin, bir kadını saçından sürükleyerek evinden çıkarmaya zorlarken, evdekilerin 155'e ihbarıyla yakalandıklarını" söylüyordu.
Özman'a göre cinsel istismardan tahliye olup kanal kanal gezen Hüseyin Üzmez de rol model olabiliyor.
Tecavüze uğrayan kadının kırmızı, dar bir elbiseyle fotoğrafının basılması, fotoğrafta yüzünün görülmemesi, mesleği, rol aldığı filmlerle kim olduğu anlaşılacak şekilde haberleşmesi de tecavüzü normalleştiriyor.
"Avcılar'da tecavüze uğrayan kadının kamera görüntülerinin yanı sıra ne iş yaptığı 'imalı' bir dille verildi.Elimizde istatistiklere ihtiyacımız yok. Her tecavüz haberinde mağdurun fotoğrafını basar, görüntüsünü verir, nerede yaşadığını, ne iş yaptığını anlatır, mağduru da yargılarsanız tecavüz meşrulaşır."
Ancak bu meşrulaştırma tek başına medyayla gerçekleşmiyor.
Özman'a göre yasaların uygulanmaması, yargının cezasız bırakması, Yargıtay'da cinsel şiddete cezanın hafifletilmesinin tartışılması da tecavüzün normalleşmesine neden.
"Hal böyle olunca tecavüz haberleri niye özendirici olmasın ki? Erkek egemen toplumda yaşadığımız düşünülürse üstüne medya ve yargı tacizciyi, tecavüzcüyü koruyorsa niye tetiklemesin? Başka bir neden aramaya, ilişki kurmaya gerek yok ki?"
"Ordu bacak aranızı koruyor" diyen zihniyet
"Peki neden polis kılığına giriliyor? O da mı özendirici bir etken?" sorusuna Özman'ın cevabı şöyle:
"'Fatih Altaylı' demeden geçemeyiz. Yatak odamıza, bacak aramıza oynuyor.'Ordu bacak aranızı koruyor' demek de o zihniyeti yansıtıyor. Kolluk güçlerinin, ordunun özel alana kadar, kadın cinselliğine kadar uzanmasını meşru gören bir zihniyet. Diğer yandan PVSK'de polisin yetkisi genişletiyor."
Özmen başına gelen bir olayı anlatıyor:
"Bir gece kurgudan çıkıp sabaha karşı dört sularında, Beyoğlu'nda evime taksiyle giidyordum. Çok uykusuzdum. Polis taksiyi durdurdu. Benden kimlik istedi. Benle değil şoförle konuştu. 'Kim bu?, bize niye kötü baktı?' diye sordu."
32. Gün programının "polis şiddeti" konulu bölümünde emekli emniyet görevlilerin konuşmalarını örnek veren Özman "Bir taraftan 'Polisin çalışma şartları yoğun. O olmasaydı sizi kim korurdu?' denilip herkesin potansiyel suçlu olabileceği gibi bir algı yaratılıyor, diğer taraftan 'bacak aranızı da korur' deniyor" diyor.
Polis eğitim alıyor da ne oluyor?
Özman'a soruyoruz: Medya tecavüz haberini nasıl yapacak?
"Kesinlikle kimliği deşifre etmeyecek. Bunun için fotoğraf basmaması, kullandığı dile dikkat etmesi gerekir. Mağduru yargılamaması şart. Türkiye'de tecavüz haberleri pornografik malzeme haline geliyor."
Özman bunun bir formülü olduğunu düşünmüyor. Gazetecilerin hassasiyeti çok önemli ve bu hassasiyet sadece meslek içi eğitimle kazanılacak bir hassasiyet değil.
Ertuğrul Özkök'ün mağduru deşifre ettikleri için yazdığı "özür yazısında" belirttiği "O an düşündüm, Neyyire Özkan ayrıldıktan sonra, birinci sayfayı hazırlayan yazı işleri masasında hiç kadın kalmadı" tespitinin de Özkök'çe yanlış yorumlandığını düşünen Özman kadınların bu tarz erkeklik hatalarını kapatmakla, ayrıca mesai harcamakla yükümlü olmadıklarını savunuyor, "Her gazeteci bunu bilmek zorundadır. Üstelik o yazının yayınlandığı gün aynı yanlış yine yapıldı" diyor.
"Polis de kadına yönelik şiddet konusunda eğitiliyor. Ama bunun geri dönüşü olmuyor. Hatta üzerine insanlar polis kılığıyla suç işliyor. Aldığı eğitimi algılayabilecek hassasiyet eşiği gerekmekte. Demek ki siyasi irade gerekiyor. Yani Üzmez'in cezasız bırakılmasına çalışan bir irade varsa eğitimlerin yararı olmaz."
Ombudsman köşelerine işlev kazandırmak
Özman'ın somut bir önerisi de var:
"Medyanın da yargının da üzerine düşmesini yapması gerekiyor. Siyasi iradeyi de harekete geçirecek bizleriz. Mesela gazetelerin ombudsman köşeleri var. Tepkilerimizi göndermeliyiz. 'Bu haber hak ihlalidir' diyebilmeliyiz. Mağduriyet hala sürüyorsa o gazeteyi almakta neden ısrar ediyoruz? Haberler, gazeteler niye boykot edilemiyor? Yani hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. (EZÖ)