Yalan, hile, zorbalık, cinayet, işkence, toplama kampları, yağma, katliam şantaj... Libya'da olanlara baktığımızda yapılanları anlatmak için tüm bu sözcükler kifayetsiz kalıyor, üstelik bize Suriye'nin yakın zamanda başına neler geleceğine dair ipuçları veriyor. Libya'da olanlar Suriye gerçeğini görmemizi de sağlıyor.
NATO'da karar verici konumda olanların akıllarından ne geçtiğini tam olarak anlayabilmek güç. Harap Libya'yı görüp bu durumdan ders çıkarması gereken NATO üyesi ülke liderleri, ilginç bir biçimde ortadaki tablodan gayet memnun görünüyor. Oysa normal bir insanın, normal şartlar altında yaptıklarından böylesine korkunç sonuçlar çıkması karşısında umutsuzluğa kapılması gerekirdi. Eğer görevleri gereği böyle bir tutum sergilemek zorunda kaldıklarını iddia edeceklerse, bunun karşılığı ancak görevi kötüye kullanmaktan yargılanmak olabilir.
NATO'nun Libya'daki görevi uçuşa kapalı alanlar oluşturmak ve de masum sivilleri korumaktı. Aslında Irak'ta olanlara bakıldığında bu argümanın hiç de inandırıcı olmadığını anlamak pek de güç değildi.
Bu nasıl bahar?
Libya'yı bekleyen daha fazla şiddet, daha fazla cinayet, daha fazla işkence, daha fazla tecavüz ve de geleceğini kaybetmiş nesillerden başka bir şey değil artık.
Diğer bir ülkenin de aynı sorunlarla karşı karşıya kalmasına seyirci mi kalınacak? Sosyal medyada izlediğimiz korkunç görüntüler bize gerçekleri tüm açıklığıyla gösteriyor. Sokaklarda ağır silahlarıyla gezen saldırganlar, hastaneleri bile hizmet veremez hale getiren saldırganlar...
Sivillerin başta tıbbi olmak üzere yardımlara ulaşmalarını önlemek savaş suçu değil mi? Libya'daki nasıl bir demokrasi, nasıl bir bahar?
Libyalı muhaliflerin siviller için gönderilen tıbbi malzemeleri ve yiyecekleri yağmaladıklarını biliyoruz. Ancak NATO güçleri bunların hiçbirini görmüyor. NATO'nun görev tanımında Sirte'yi uçuşa kapalı tutmak var ama bu kente helikopterleriyle bomba yağdırıyor.
Misrata'da ırkçı saldırılar
Ülke tam bir kaos içinde. Hemen her şehrinde çatışmalar yaşanıyor, insanlar ölüyor, zaman zaman bu ölümler etnik temizliğe kadar uzanıyor. Etnik temizliğin yaşandığı en önemli noktalardan bir tanesi Misrata. Saldırganlar ırkçı sloganlar atarak etrafa ateş açıyor.
Neden özellikle Mistrata? Çünkü burada yaşayanların çoğu Tavergha şehrinden göçen siyahiler.
Misrata'daki teröristler tarafından öldürülen siyahi Tavergha sakinleri dünyanın gözü önünde yok ediliyor.
Oysa NATO birlikleri burada kontrolü elinde bulunduruyor olmalıydı. Libya'da da tıpkı Irak'ta olduğu gibi Batılı güçler ırkçılığı, işkence ve tecavüzleri bir türlü görmüyor. Bunun neticesinde de Libya'da kaos giderek büyüyor.
Libya ve özellikle Misrata'da olanları görmek için aslında duvarlarda yazılı sloganları okumak bile kafi, "Mistrata tugayları köleleri ve siyahileri yok etmek için var. Tavergha yerlilerinin Misrata'da çalışması, yaşaması ve de çocuklarını okula göndermeleri yasaklanmalı." NATO'ya selam olsun, gerçekten iyi iş becermiş. (NM/HK)