Otuz yıl kadar öncesi; geçtiğimiz yüzyılın 80'li yıllarının sonu, 90'lı yıllarının başı! Kürt coğrafyası ateş çemberinin içinden sıyrılıp akarak can havliyle kentlerin kenar köşe bucaklarına sığınan kitlesel göçünü yaşadı. Köyler “güvenlik” gerekçe gösterilerek hızla, kaşla göz arasında boşaltılıyordu. O boşaltılan köylerden zorla göçertilen sakinler kentlere akın ediyordu.
İşte o göçzedelerin büyük çoğunluğunun adeta bir getto oluşturarak yerleştikleri mekânlardan biri de Diyarbekir’in Bağlar semtiydi. Daracık sokaklar, karşılıklı yüksek binalar, sağlıksız yapılaşma, o binaların adına daire denilirse her bir dairesine birkaç aileyi konuk ettiği hâl idi ahvalleri göçzedelerin.
İşte o hengâme içinde zaten politik nedenlerle kente gelen yeni sakinler, daha da politikleşerek kentin çehresinde adeta yeni yüzler oldular.
Bunlardan biriyle haylidir tanışıyor okur taifesi: Özgür Amed…
İlk kitabı "Kürdocul İşler"i hemen ilk çıktığında alıp okumuştum. Üslup sahibi bir genç yazar ve ilk kitabıyla tanıştığımın hemen farkına varmıştım. O vakitler adıma imzaladığı Kürdocul İşler kitabının ithaf sayfasında; "Şarlo'nun 'yakın planda bakıldığında hayat trajedi, uzaktan bakıldığında ise komedidir' söylemini keşfettiğim gün, şuna karar vermiştim. Kürdo gençler oturup, tavlada zar atacaklarına, tavlayı ters çevirip, dama ya da satranç oynadıkları zaman birçok şey değişecektir" diyordu.
Kürdocul İşler’in yayınlanışının üzerinden yedi yıl geçmiş.
Şimdi ikinci kitabı ile karşımızda; “Böbreği Kim Yedi?”*
Coğrafyada önüne gelen siyaset yapıyor. Özgür Amed, bildiğimiz manada siyasetten uzak duruyor. Ama siyasetten beslenmeyi de asla ihmal etmiyor. Siyasetten beslenmesini de doğal karşılamak gerek. Zaten kitapta anlattığı “taş”a dair hikâyelerin sanığı olup üç yıl kadar “dar alan” konukluğu da var.
Özgür Amed, gündelik hayatın sokağa değen siyasetinin satır ararlında kalmış çoğu kez anlık gülümseme ile geçiştirdiğimiz kara mizahın siyasal arka planı üzerinden bir dille okuruna sesleniyor.
Daha önce Doktor Martinez müstear adıyla yazan rahmetli Altay Martı ve yine rahmetli Evrim Alataş coğrafyanın kara mizahına vurup geçmişlerdi. “Qırıx” çizgi kahramanıyla Doğan Güzel’i de unutmamak gerek.
Özgür Amed, anılan şahsiyetlerin yanına yeni ekler katıyor üslubuyla. Zengin okuma dağarcığını, isimler, kitaplar, filmler serpiştirerek okurun yeni arayışlar içine girmesine ortam sağlıyor.
Chomsky’nin “Rıza’nın İmalatı”, Pier Paolo Pasoloni’nin “Teorema’sı, Stefan Zweig, Pavlov, Rendall Collins, Dante’nin İnferno’su, Eduardo Galeano, Spinoza, Emma Goldman, Aristo, Solon, Sokrates, Nietzsche, Sigmund Freud, Hegel, Marquez, Jung, Andy Warhol, Hawking, Kobayaşi, Dostoyevski, Adorno, Aragon, Çehov, Baudrillard, J. Lacan, Diego Velazquez, Maxmililien Robespierre; filozof, sanatçı, dahi, ressam ya da her kim ne ise gündelik hayatların adeta yedek malzemecisi rolüne soyunuyorlar Böbreği Kim Yedi’de…
Daha dün soyadı gibi kendisi de “Kırık” lakabıyla anılan kentin renkli simalarından “Qırıx Meheme”yi öte yakaya uğurlamışken şehir! Şehrin kırıkvari jargonunca;
“Sene bindokuzyüz otız.
Saç, saqal toppız.
Tabê, sız daha yoxtız…” derlerken!
Uzaktan şehre her otobüs yolculuğunda 21 nolu koltuğa bilet kesip! “
“Sana yolculuk yapmak istiyorum.
Kes, yüreğine giden bir bilet.
‘Can’ kenarı olsun…”
Diyenlerin ruh halinin olanca kıvraklığı ve esrikliğiyle okuru ayrı bir dünyaya yolculuğa çıkarıyor.
Bu kadarı yetti artık kitabı alıp okumak şart oldu diyorsanız Diyarbekir qırıxlarının jargonunca; “elıze, eyaxıza çabox olın”… imza var.** (ŞD/ÇT)
* Böbreği Kim Yedi, Özgür Amed, Lis yayınları, 2018 Diyarbakır.
** Özgür Amed, İMZA. 15 Eylül 2018, saat:17.00, Lilav Kitabevi, Ofis-Diyarbakır