Fotokopi makinesinde kopyalanan birkaç evrakla başlayan bir filmi izliyoruz, basit, sıradan bir hikayenin bize sunulduğu buradan belli...
Bir mahkeme salonunda gergin bir kamera diliyle, her gün bir benzerine çokça rastlayabileceğimiz bir olay, bir ayrılık öyküsü...
İnsanların, gururu duygularının önüne geçince küçük bazı hilebazlıklara girerek, beyaz yalanlarla içinde oldukları anı kurtarma derdine girerken nerelere yuvarlanabileceklerinin hikayesi...
Kamera açıları, oyunculuklarla, yönetmen bize bütün karakterlerin hissettiklerini yaşatıyor. İran sinemasının güçlü alt yapısı ve şahane hikaye anlatışının en değişik ve çok iyi bir filmi. Bu güne kadar çoğu zaman batıdan bakarak izlediğimiz İran'ı şimdi İran'dan evrensel bir konuyla izliyoruz. İşte "Bir Ayrılık" filminin öyküsü. İki küçük sınıfın küçük kavgası da diyebiliriz.
Simin ve Nadir boşanmak için mahkemeye başvururlar ancak İran İslam rejiminin mahkemesi gerekçelerini yetersiz bulup boşanmalarına izin vermez. Simin kızı Termeh için iyi bir gelecek kuracağı inancıyla yurtdışına gitmek ister. Nadir Alzheimer babasını bırakıp gitmek istemediğinden bu konuda karısıyla çatışırlar ve ayrılmaya karar verirler.
Küçük yalanlar bu andan itibaren başlıyor; Nadir ve Simin birbirlerini seviyorlardır, aslında ayrılmak da istemiyorlardır, ancak Simin Nadir'i ikna ederim umuduyla boşanma davası açar fakat bu da olayı çözmez. Nadir, hasta babasını bırakıp gitmek istemezken, Simin, kızı Termeh'in geleceği ve eğitimi için gitmekte kararlıdır.
İlköğretim öğrencisi Termeh; anne ve babasının ayrılmalarını istemediği için babasıyla birlikte kalıp bu yolla ayrılmalarını engellemek istemez. Mahkeme boşanmayı reddettiği için; Simin, kocam belki pişman olur yurtdışına gelmek ister umuduyla, ailesinin yanına taşınır ve onlarla yaşamaya başlar. Bu noktadan sonra olaylar gelişir.
Nadir eşi evden ayrılınca hasta babasına bakması ve ev işlerini yapması için gündelikçi bir kadınla anlaşır. Gündelikçi kadın Raziye küçük bir meblağ karşılığında her gün Nadir'in evini temizler ve hasta babasına bakar, ancak kendisine bakamayan Alzheimer babasının altını da temizlemek zorunda kalır. Bu durumun İslamiyet'e göre haram olduğunu düşünen Raziye, Nadir'in babasına baktığını kocasından gizler. Aynı zamanda hamile olan Raziye, gebe olmasını utangaçlığından ötürü de çalıştığını evin ahalisinden gizler.
İşler gittikçe yokuşa sürüklenir. Ev işleri Raziye'nin beklediğinden daha zor olur. Bir de hamile olduğu için çalışmakta güçlük çeker. Bir gün Nadir'in babasını evde bırakıp hastaneye giderken yolda bir küçük kaza geçirir ve neticesinde düşük yapar. Nadir, eve geldiğinde Raziye'nin olmadığını ve babasının da yere düşmüş halde görünce iyice çileden çıkar. Daha sonra eve gelen Raziye'yi işten kovduğunu söyler ve onu hırsızlıkla suçlar. Ancak Raziye haksızlığa uğradığını düşündüğü için gururu gitmeye izin vermez ve Nadir ile küçük bir münakaşa yaşarlar. Nadir, Raziye'yi evden çıkarmak amacıyla Raziye'yi kolundan tutarak kapı dışına iter.
Kopma noktasına yaklaşan ilişkiler burada son viraja girmiştir. Küçük yalanlar ve basit olaylar işleri içinden çıkılmaz hale getirecektir. Hikâye beraberinde; Simin ve Nadir'in ayrılıklarının yanında, filmde bir savaş halinde olan başka çatlakları da iyice derinleştirerek, kopmuş hayatların su yüzüne vurduğu bir final getirecektir.
İşler mahkemeye intikal etmiştir; Nadir cinayetle suçlanır, Raziye adam yaralama ile. Raziye'nin kocasının işsizliği, borçları da tüm yaşananlara eklenince iyice öfkelenr. Bütün kahramanlarımız; bu durumu zararsız kurtarmak için küçük yalanlara, sığınarak beri yandan gururlarından da taviz vermeyerek çabalarlarken, işler bir sarmala dönüşüp boşluğa yuvarlanır.
İyi oyunculuk, oyunculuk yönetimi ve kesintisiz bir hikâye; bizleri vicdan, ahlak ve doğruların sorgulandığı bu öyküde empatiyle bütün karakterlerin dünyasına sokmayı başarıyor. Film uluslararası birçok festivalden bütün oyunculuk ödüllerini toplamış zaten.
Evrensel bir konuya İran'dan bakan film; oryantalist bir bakışa zaman zaman girse de çok ince bir çizgiyle kendini tamamen o dile girmekten kurtarabilmiş. Sınıfsal çatışmaları, aile yapısını ve toplumsal ahlakı özellikle gurur ve küçük yalanlar ekseninde çeviren yönetmen, bir söyleşide, "Normalde herkes yalandan nefret eder, çünkü yalan söylemek ahlaksızca bir şeydir. Ama bazen empati kurarak kişinin niye yalan söylediğini anlayabiliriz. Doğrunun ve yanlışın değerlendirilmesinde, artık geleneksel ölçülerimizi kullanamayız. Çünkü, yalanın söylendiği bağlamı bilmemiz gerekir" diyor.
Yönetmen, tam bir Çehov üslubuyla; Pers kültürünün güçlü imgelerini de kullanarak, İran rejimini ve sınıfsal çatışmayı da sorgulatarak, alkışa değer kopuksuz bir hikaye anlatmış.
Film, "Küçük kaygılar nedeniyle; iyi niyetle de olsa, bir şeyleri kuralım derken küçük hesaplar yaparak oynadığız bazı oyunlar ve söylediğimiz yalanlar önünü alamayacağımız, bedeline katlanamayacağımız ve hayatımızın seyrini değiştirebilecek tazyikte olaylara meydan verebilir" mesajını kafamıza sokuyor. (YK/AS)
* "Bir Ayrılık", Orijinal Adı: Jodaeiye Nader az Simin, Yönetmen: Asghar Farhadi, Oyuncular: Leila Hatami, Sareh Bayat, Shahab Hosseini.