İnsanlık onurunu paraya tahvil eden zihniyete, hasta bedeni, pırıl pırıl kalbi ve köreltemedikleri zihniyle tokadı patlattı Dilek Özçelik:
“(Ağlarken) Yanlış anlaşıldım; ben dilenci değilim. İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız.”
“İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığı yaşamakta” çok haklıydı ama ne yazık ki bu sözleri Betonlaştırma Bakanı’nın duvarlarını aşıp vicdanına ulaşamadı.
Normal şartlar altında (gerçek anlamda adalet ve merhamet duygusuna sahip olunduğu varsayılıyor) bu sözler, görevi halka hizmet olan bir siyasetçiyi, devlet memurunu (tüm insanları) utancından yerin dibine sokmaya yeter, hatta Dilek’e “insanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığı yaşattığı” için istifa etmesine de yeter bir gerekçe…
Demek ki normal şartlar altında değiliz! Bu yüzden sosyal devlet, hukuk devleti kavramlarının peşine düşmeye gerek yok. Zaten ne zaman Anayasa’dan bir atıf yaparak bir şeyi eleştirmeye kalksam, aklıma savunmasını yapan sanığa hâkimin hafif tebessümle “Bunları hepimiz biliyoruz, işlerin böyle yürümediğini de biliyoruz,” minvalindeki sözleri geliyor ve boşa kürek sallama hissine kapılıp vazgeçiyorum hukuk metinlerinden. Hem insanın sol göğsünün altında atan bir kalp taşıması yetmez mi bu sözlerin altında ezilmek için? Yirmi yedi yaşındaki genç bir kadını yaşatamadık ve “bakan” düzeyinde ona dilenciymiş gibi davrandık, utanmak için illa birinin çıkıp yüzümüze mi tükürmesi gerekiyor?
Dilek’in sözleri bana hayatımın belki de en zor derslerinden birini verdi. Defalarca dinledim, okudum; boğazım düğümlendi, içime karamsarlıkla karılmış acıtan bir kızgınlık saplandı.
Öyle naif, öyle içten, öyle “insan” ki… Kulağıma nerden çalındığını şimdi hatırlayamadığım, “Kıyamet kopmuyorsa bu iyi insanların yüzü suyu hürmetinedir,” sözündeki “iyi insanlardan” biri Dilek… Onurun paraya kafa tutuşunun sembolü… Yitirdik onu! İçimdeki “Kıyamet kopsaydı ya!” sesini bastıramıyorum.
Işıklar içinde uyusun!
Dilek… Biz geride kalanları affedecek kadar temiz yüreklisin, yüreğinde hırsa, nefrete yer yok biliyorum ve bu çok daha acı verici biliyor musun?
Işıklar içinde uyu…
Dilek’in o pirüpak yüreğini, yürekten yüreğe taşıyalım, büyütelim onu ki “bir daha kimse insanlık konusunda hayal kırıklığı yaşamasın!” (BA/AS)