*Görsel betimleme: Çeşitli pankartlar taşıyan bir grup kadının bir protesto etkinliğinde olduğunu gösteriyor. Kadınlar, "SUSMUYORUZ, KORKMUYORUZ, İTAAT ETMİYORUZ", "Kayyım kaç kadınla geliyor", "Kayyım ne ayol", "Susmak yok direnmek var" gibi sloganlar yazan pankartlar taşıyorlar. Bu pankartlar, kadınların seslerini duyurma ve taleplerini iletme çabasını yansıtıyor. Arka planda, "Yer Altı Çarşısı" yazılı bir tabela görünüyor.
Yerel seçimler sonrası yaşanan başarı tüm ülkede uzun zamandır hissettiğimiz kara bulutları kaldırmış, bir parça bile olsa umut olmuştu.
Halkı, umutsuzluğa, çaresizliğe hapsetmeye alışan iktidar çok beklemeden Van’da kayyım darbesini gerçekleştirmeye çalıştı. Birçok kesimden karşılaştığı itiraz ve direniş sonrası bu haksızlığı/hukuksuzluğu devam ettiremedi.
Van halkının iradesine karşı yapılan haksızlığın üzerinden çok geçmemişti ki bu defa 3 Haziran’da Hakkari’ye kayyım atadı. Bunu atarken de “Elimizde 28 dosya daha var” diyerek devamının geleceğinin mesajlarını verdi.
Halkların seçimlerine, iradesine tahammül edemeyen iktidar yüzünü yine Kürtlere ve kadınlara döndü.
İktidar, bir yandan kadın kazanımlarının en görünür olduğu belediyeleri gasp ederken öte taraftan torba yasalarla, kadın mücadelesiyle elde edilen kazanımları geri alma peşine düştü.
Dünyada bir benzeri olmayan eş başkanlık sistemimizi seçim sürecinde provokasyonlarla yıpratmaya çalıştı.
Yerel yönetimler halkın doğrudan erişebildiği somut yansımaları olan alanlardır. Kadın, sosyal ve kent politikalarını güçlendiren yapı taşlarıdır. Yerelde olamayan kadın iradesi, evde, sokakta iş yerlerinde ve iktidarda olamıyor.
Bürokrasinin birçok alanında olduğu gibi yerel yönetimlerde eril anlayışın hüküm sürdüğü, iktidarın tahakküm alanlarıdır. AKP iktidarı üstlendiği bu zorba yapıyı yerellerde de sürdürmek istemektedir. Bu nedenle kadın temsilimizin en yoğun olduğu belediye başkanlığı, meclis üyeliği, kadın daire başkanlığıyla önde olan partimizin karşısına, kadınların suretine dahi tahammül edemeyip seçim arabalarına taşıyamayan, domuz bağlarıyla kadınları öldüren Hizbullah’ın erkeklerini getirdi.
Kayyım atadığı belediyelerde yaptığı ilk iş iktidarın eril görüntüsünü aktarmak oldu. Demir bariyerlerle çevrelediği belediyenin etrafının içini kapitoneli, deri, büyük kapılarla kaplattı. Sadece sözle değil görüntüyle de sarayın küçük versiyonlarını ortaya koydular.
Mekânsal olarak erkekleşmenin içeriğini laikiyle doldurdular ve belediyeleri erkin, iktidarın belediyeleri haline dönüştürdüler.
Gültan Kışanak, Kürt Siyasetinin Mor Rengi kitabında belediyeleri nasıl kadın belediyeciliği haline dönüştürdüklerini anlatır. Kadınların özgürce gelebildiği ve ana dillerinde konuşabildikleri için kendini aktarabilme hallerinden bahseder.
Kadına yönelik şiddetle mücadele birimleri, çok dilli Alo Şiddet Hatları, kadın sığınakları, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı belediye bütçelemesi, kadın evleri, kadın istihdam ve meslek edindirme alanları…
Belediyelerde toplumsal cinsiyete dayalı iş kollarının yeniden yapılandırma çabası ve bunu dönüştürmek adına yapılan çalışmalar, büyütülen kadın alanları kayyım belediyeleri tarafından tasviye edildi veya atıl duruma alındı.
Daire başkanlıkları ve müdürlüklerin içleri boşaltıldı. Kadın özgürlükçü ve eşitlikçi bakış açısının yerine başka bir anlayışı tesis etmek için mevcut personelleri işten çıkardılar ya da başka alanlarda yok saydılar. Kadın kurumlarını kapattılar ya da işlevlerini tamamen değiştirdiler.
Kayyım belediyeleri öncesinde bu çok dilli, kültürlü olan belediyeler TEK DİL’e indirgendi. Kürtçe tabelalar kaldırıldı. Kadınların ana dilinde başvurduğu, rahatça kendini ifade edebildiği kadın kurumları kapatıldı ya da işe yaramaz hale getirildi. Bu kurumlarda çalışan kadınlar bulunduğu pozisyon dışında işlere yerleştirildi, hiçleştirilmeye çalışıldı. Kadınlar için açılan ortak kullanım alanları kuran kurslarına, evlendirme dairlerine ve ‘erkek’ spor salonlarına dönüştürüldü. Selis Kadın Danışmanlık Merkezi gibi kadın kurumlarının yerleri yok pahasına kira adı altında başka kurumlara ama en çok bakanlıklara verildi.
Kayyım belediyeciliği ile geçen bu süreçte kadının toplumsal ve kamusal alanlarda geri bırakılmasına ve görünürlüğünün azalmasına yol açtılar. Bunun sonucunda kadına yönelik şiddet her yerde olduğu gibi kayyım belediyeciliklerinde daha da arttı.
Belediyecilik anlayışımızda olan Kadın Politikaları Daire Başkanlığımız ve ilgili müdürlükleri yeniden ve daha donanımlı bir şekilde geliştirmek. Cinsiyete dayalı kadın istihdamı yerine her iş kolunda kadın istihdamımı sağlamak, dikiş- nakış gibi toplumsal cinsiyete dayalı kurslar yerine kadınlara yönelik çok yönlü kurslar açmak. Mahallerde kadın ağlarını güçlendirmek. Kadınların ortak kullanım alanlarına dönüştürülen çamaşırhane, mutfak alanlarını arttırmak. Özellikle ilçelerde ve köylerde çok amaçlı kadın merkezleri açarak meslek kursları planlamak. Çok dilli danışmanlık hizmetleri, kültür sanat etkinliklerini bir arada yürüten bütünsel politikaları hayata geçirmek.
Kadın işsizliğine karşı kadın kooperatifleri kurmak, kadına yönelik şiddetle mücadele ağları ve birimleri kurmak. Kadınların toplumsal, sosyal ve kültürel alanlarda üretim ve ifade alanlarını büyütmek. Mevsimlik göçü önlemek amacıyla “Doğduğun yerde doysun” projesini hayata geçirmek. Mor market zincirleri kurmak. Aylık ücretsiz ped dağıtımı, regl izni, ücretsiz HPV aşısı, Jinkart uygulamasının geliştirilmesi, kamu çalışanlarına işaret dilinin öğretilmesi ve kadınlar için kültürel etkinlikler belediye kadın çalışma anlayışımızdan birtakım örneklerdir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan çıkarılan “kadın” yerel yönetimlerde de Kadın Daire Başkanlıklarından çıkarılmaya çalışılıyor. Kayyım atanan belediyelerden birinde Kadın Daire Başkanlığı’na erkek atandı ve tepkiler sonucu geri alındı. Fakat kurumda erkek psikologlar çalıştırıldı.
Kayyım belediyeleri aile vizyon belgesi ve devletin aile politikasının pilot merkezi haline getirilmiştir. İktidarın her seferinde halkın iradesine karşı kayyım atamasının temel sebeplerinden birisi de budur. Evliliğe teşvik ve aile değerleri broşürleri dağıtılıp kadın spor salonları gibi ortaklaşma alanlarının erkeklere istihdam edilmesi. Aile vizyon belgesi ve kadınların kendilerini erkeklere anlatması istenmesi, kadınların kamusal alanda silinmesi çalışmalarıdır.
3 Haziran’dan bu yana yollardayız, alandayız. 30 Haziran’da birçok kentten Hakkari’ye doğru yola çıkan yürüyüş kolu, günlük 30 km yol yürüdü. Her durakta yeni buluşmalarla büyüyen yürüyüşümüz Hakkâri belediyesinin önünde yapılan basın açıklamasıyla son buldu. Biz kadınlar da buradan Hakkari’deki arkadaşlarımıza dayanışma gösteriyor ve kayyım politikasını tanımadığımızı söylüyoruz.
(AÖ/RT)