Geçen gün uzun uzadıya bir arkadaşım, şu dillere pelesenk olan meşhur bitcoin'in ne olduğunu anlattı, anlattı ve anlattı. Sonunda şöyle sordum "Bir bitcoin kaç dolar ediyor peki?"
Paradan anlamam budur. Yine aynı arkadaşımla, kimine göre illet, kimine göre eğlence ve artık kimine göre bel bağlanan kazanç kapısı olan kumarın, şimdilerde gereklilik mi yoksa hala eğlence mi olduğunu konuştuk. Eskiden "bana çıkmaz demeyin, şansınızı deneyin, Milli Piyango..." jingle’ıyla kulaklarımıza yer eden ve naiflikle alınan biletin yanına, birbirinden farklı şans oyunları eklenmeye başladı. Hükümetin yeni "orta vadeli program" paketinde, şans oyunlarından ve çekilişlerinden elde edilen gelirlerden alınan yüzde 10 oranındaki vergi, yüzde 20'ye çıkarılıyorken, bu pakette açıklanan verilere göre kişi başına düşen milli hasılat ise 304 dolar.
Güzel bir arkadaş çevrem var. Hepsi kendi ofsaytlarında şahane insanlar. Size arkadaşlarımı övmeyeceğim tabii ama övebileceğim kadar iyiler diyeyim. Bahsetmek istediğim, üniversite mezunu, ortalama işleri olan kimselerin de iddia, şans topu, şans yalanı, 10 numara zenginlik, cumartesi kaç lira kazanmak istersiniz gibi devlet teşvikli kumara para yatırmaya başlamış olmaları. Devletin kemer sıkma politikası ve üst üste yağan zamlarla, açlık sınırının 1.639,59 TL, yoksulluk sınırının 5.330, 93 TL olmasıyla, herhangi birinin bu oyunlardan medet umması da çokça anlaşılır hale geliyor. Sanırım herkes sadece eğlence, vakit geçirmek, küçük adrenalin salınmaları ve parasına para katmak için, şemsiyeli içkilerini yudumlarken oynamayı tercih ederdi.
Bu kadar kumardan bahsettikten sonra - teşvik etmek gibi olmasın- size yüzlercesinin içinden en sevdiğim, üç “kumarlı” filmi sıralamak istiyorum.
Casino (1995)
Nicholas Peggi'nin aynı adlı romanından uyarlanan filmin yönetmeni şahane Martin Scorsese. Başrollerinde ise muazzam aktör Robert De Niro, şehrin en sert sarışını Sharon Stone, mafya filmlerinin vazgeçilmez ismi Joe Pesci, harika James Woods var. İki güçlü kişiliğin kumar cenneti Las Vegas'ı tekeline almak isteme savaşını anlatan film, şehrin o şaşalı, bol ışıklı, gürültülü ambiyansı içinde fazlasıyla ihanet ve güç savaşını gözler önüne seriyor.
Ne demişler: "Vegas'ta olan, Vegas'ta kalır."
Lock, Stock and Two Smoking Barrels (1998)
Yönetmenliğini ve yazarlığını İngilizlerin asi ve bir o kadar sevilen yönetmeni Guy Ritchie'nin üstlendiği filmin öne çıkan isimleri Jason Flyming, Dexter Fetcher, Nick Moran ve Jason Statham. Burada Jason Bey'e bir kıyak geçeceğim ve 2015 yapımı "Spy"daki aktörlüğüne de bir göz atın diye üsteleyeceğim.
Dört arkadaşın, kartların azizliği sonucu akbabaların, köpekbalıklarının eline düştüğünü izlediğimiz oldukça aksiyon dolu filmin en muhteşem repliğini veriyorum:
Eddie: Dolular.
Soap: O da ne? Dolular mı? Ne demek dolular? Neyle dolular?
Eddie: Ihh, kötü ağız kokusu, renkli bir dil ve toz alıcısıyla... Ne demek neyle dolular?! Tabii ki silahlarla, seni korkak!
Cool Hand Luke (1967)
Yönetmenliğini Stuart Rosenberg'ün yaptığı filmin başrollerinde efsanevi isimler Paul Newman, George Kennedy, Strother Martin ve J.D. Cannon var. George Kennedy, bu filmle 1968 senesinde en iyi yardımcı erkek Oscarı’nın da sahibi oldu.
Paul Newman'ın kaybedip ayağa kalkan karakteri, hayatın ta kendisi gibi. Filmde kumarın yanında hapis de var. Sanırım ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Luke’un (Newman) hapishane koğuş numarası 37'dir filmde. Bu da İncil'de Luke 1:37'ye göndermedir. Manası: "Tanrı sayesinde imkansız diye bir şey yoktur." Amerikan güneyini oldukça anlatan bir şık gönderme…
Bu üç film benim en sevdiklerim. Meraklısına şu linki sunuyor ve Ocean's serisine ihtişamlı bir selam gönderiyorum.
Bilen bilir; ikinci yenilerden Cemal Süreya, "Süreyya" olan soyadının diğer "y"sini, girdiği bir iddia sonucu kaybetmiş ve bunu da elma şiirinin son dizesinde dile getirmiştir:
"...
İstanbul'da bir duvar duvarda bir kilise
Sen çırılçıplak elma yiyorsun
Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun
Bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz
Bir yanda Sirkeci'nin tren dolu kadınları
Adettir sadece ağızlarını öptürürler
Ayaküstü işlerini görmek yerine
Adımın bir harfini atıyorum"
Kazanmak da var kaybetmek de.
Şeytanınız bol olsun... (GP/AS)